English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russian → Turkish / [ Г ] / Глядя

Глядя translate Turkish

1,318 parallel translation
Да, я должен был кое-что тебе сказать, глядя в твои глаза.
Evet bir şey var Sana söylemem gereken Baktığımda gözlerine
Господи, тебе нужно было только соврать, глядя ей прямо в глаза.
Kahretsin, Preston! Tek yapmak gereken gözlerinin içine bakıp yalan söylemekti.
Могла бы. Глядя ей прямо в глаза, я бы высказала ей всё, что я думаю о ней.
Gözlerinin ta içine bakar ve ona dair düşüncelerimi açık açık söylerdim.
Ты бы не подумала глядя на меня, но я очень значимый человек.
Eminim oradan bakınca belli olmuyordur, ama ben çok önemli birisiyim.
Ты всегда подписываешь документы не глядя?
Kâğıtlara bakmadan imzalama gibi bir huyun mu var?
Просто читайте, что написано, глядя в камеру. Но читайте, ну- -
Yazanlari oku, kameraya bak ve...
С ангельским лицом, глядя на которое забываешь все, о чем ты знал.
- Listesindeki altın yıldızları ile - Aykırılığın her kırıntısını temizliyor.
Глядя на обстоятельства это может иметь место. Но не сейчас.
Hizmetimin sağlayacağı kazançlar göz önüne alındığında bence bu makul.
Патрик, например, теряет голову, глядя на тебя.
Mesela Patrick, bana senin için deli olduğunu söyledi.
Глядя на тебя, сразу и не скажешь.
Sana bakınca söylenebilecek ilk şey bu değil.
Тебя не беспокоили мысли о том... что лучше было бы провести жизнь, глядя в микроскоп... а не в снайперский прицел?
Nişangahlar yerine... mikroskoplara bakabilecek olman... seni hiç rahatsız etti mi?
Глядя на то, что тут сейчас творится я понимаю, что - сейчас или никогда.
Her şey burada olup bitiyor, ya şimdi ya hiç.
Даже не глядя, куда показывает ученик, учитель улыбнулся и ответил :
Öğrencisinin nereyi gösterdiğine bile bakmayan Usta gülümsedi ve şöyle söyledi...
Мой дорогой граф, когда сидишь, глядя на Вас, напиться просто необходимо.
- Sevgili Kont. Uzun süre karşında oturup sana bakabilmek için sarhoş olmak gerekir.
перестань лгать, глядя нам прямо в глаза.
Kes yalan söylemeyi, hırsız!
Каждый раз, глядя тебя, я становлюсь сильнее.
Seni ne zaman görsem, enerji doluyorum.
Этот, не глядя, берет, что дают.
- Kaliteye bakmadığını sanmam gencim, güzelim!
Глядя на нее, не поверишь.
Yine de inanılmaz bir tip.
Он пел эту песню, глядя на небо.
Gökyüzüne bakarak şarkı söylerken...
Он пел эту песню, глядя на небо. Я видела его грустную улыбку.
Gökyüzüne bakarak şarkı söylerken... yüzündeki kederli gülüşü gördüm.
Я жажду той безмятежности, которую нашел, глядя в твое лицо
Yüzüne baktığımda bulduğum huzuru özlüyorum.
Глядя на лица мужчин, женщин и детей, пришедших сегодня на закладку Иерихонского храма,
Bugün burada Eriha Tapınağı'nın doğumunda bize katılan erkek, kadın ve çocukların yüzüne baktığımda...
Надо иметь смелость, чтобы купить дом не глядя.
Burayı görmeden satın alarak inanılmaz bir cesaret örneği gösterdiniz.
Вы храбрые люди, раз купили дом не глядя. Не совсем.
Gerçekten bu evi hiç görmeden aldığınız için, çok cesursunuz.
Ты всегда была такой возвышенной, глядя на нас, бедных дегенератов, притворялась, что хочешь помочь, а ты просто хотела быть выше нас.
- Sakin olun! Klinikte her zaman çok yüksek ve güçlüydün. Hep bize, zavallı bağımlılara... yardım etmek istermiş gibi davranıp, kendini bizden üstte görmek isterdin.
Я плачу, просто глядя на него сейчас.
Bakarken bile gözlerim doluyor.
Маршалл был на втором курсе юридического колледжа, и умел действительно хорошо думать, глядя себе под ноги.
Marshall, hukuk bölümünün ikinci senesindeydi bu yüzden hemen bir şeyler uydurmakta oldukça başarılıydı.
Готов поклясться, что ты сидишь здесь всю ночь и дрочишь, глядя, как она спит!
Bahse girerim tüm lanet gece burada oturup onun uyuyuşun izleyerek otuzbir çekiyorsun!
Глядя на тебя, проведя с тобой несколько минут... Мне это хорошо удается.
Sana bir bak, seninle birkaç dakika geçiriyorum, um... bunda iyiyimdir.
Глядя на задние двери фургона, я могу только предположить, что это была очень сильная собака.
Kapıların halinden çok güçlü köpeklerin marifetiymiş gibi görünüyordu.
Но я бы никогда о таком не подумал, глядя на тебя.
Fakat Bayan Satsuki, sizde bunu göremiyorum.
Очень многое можно узнать о людях глядя на то, как они едят.
Yenilenleri seyrederken çok şey öğrenirsin.
Вам не хочется плакать, глядя на этот потолок?
Bu tavan hiç sizi ağlamak istiyormuşsunuz gibi yapmıyor mu?
Ты когда-нибудь хотел плакать, глядя на этот потолок?
Bu tavan seni hiç ağlamak istiyormuşsun gibi yaptı mı?
А куда это ты собрался-то на ночь глядя?
Gece gece nereye gideceksin ki?
Только глядя на твое лицо, можно сказать, что у тебя интересный багаж.
Yüzündeki ifadeden ilginç bir hikayen olduğu anlaşılıyor.
Глядя на своего сына,... она видела в нём мужа.
Oğluna bakınca, tek gördüğü kocasıydı.
Здесь, одна глядя в небо?
Az önce, yalnız başına gökyüzüne bakarken.
Только если она пописает в полночь, глядя на полную луну.
Sadece dolunay sırasında ve gece yarısı işerse diye.
Ты чего это, на ночь глядя?
Bu kadar geç saatte ne yapıyorsun.
О Боже, глядя на это, мне захотелось вафельного рожка с мороженым.
Aman Tanrım, bana resmen bir dondurma külâhı istetiyor.
Нельзя наложить макияж не глядя на себя.
Kendine bakmadan makyaj yapamazsın.
И я хочу, чтобы глядя в глаза ее отцу, Я мог сказать, что ты оттер ее бесценную кровь с мостовой до последней капли!
Ona baba gözüyle bakabilmeyi isterim... ve sana onun kanının her bir damlasını temizlemeni söylüyorum.
Ладно, я все равно не повезу тебя на ночь глядя..
Bu saatte seni oraya götüremem, o yüzden
Он делал так, как он умеет... глядя на тебя поверх очков?
Ve tam bunu söylerken, okuma gözlüklerinin.. üzerinden bir bakış attı degil mi?
Или, возможно, она просто ловила кайф, медленно вытягивая из парня жизнь, и глядя, как он мучается.
Ya da bir erkeğin hayatını yavaşça söndürüp acı çektirmekten zevk alıyordu.
В первый день трезвой жизни Бри Ван Де Камп нашла пробку, глядя на нее, поняла, что ей безумно хочется "Шабли".
Alkol almadığı ilk gün Bree, ona Chabils'i ne kadar istediğini hatırlatan bir mantar buldu.
Я получаю удовольствие, глядя в их лица, когда они понимают, что их бремя пропало.
İnsanlar sıkıntılarından kurtulduğunda yüzlerinde oluşan ifadeyi görmeye bayılıyorsun.
В глубокой задумчивости глядя на поля Мандерлея,
Grace, derin düşünceler içerisinde, Manderlay tarlalarını seyretmekteydi ki, aklına Hanımın Kanunu'ndan başka bir sayfa geliverdi :
Но по крайней мере отныне, каждый раз, глядя на луну, мы будем знать, что Виллзиак там, танцует с другими зиподами в своём замке.
Willzy-x'ın orada diğer Zypod'larla kalesinde dans ettiğini bileceğiz.
Мне пришлось, глядя ей в глаза, отказать в иске.
Gözlerinin içine bakıp, o iddialarını yalanlamak zorunda kaldım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]