English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russian → Turkish / [ Е ] / Ей все равно

Ей все равно translate Turkish

337 parallel translation
Она не встречает меня. Ей все равно.
Ama O, buraya gelmedi, gelmeye tenezzül bile etmedi.
Марго не знала, где он, и говорила, что... ей все равно.
Bill hiç gelmedi. Margo nerede olduğunu bilmiyordu ve umursamıyordu.. diyordu sürekli.
Ей все равно.
Farkına bile varmaz.
Его бывшая жена сказала, что ей все равно где будут похороны.
Eski karısı cenazesini kimin kaldıracağının umurunda olmadığını söyledi.
Если ей все равно, нам-то что?
- Boş ver. Önemsemiyor.
Вы имеете в виду, ей все равно, покинет ли она станцию?
İstasyondan ayrılmayı önemsemiyor mu demek istiyorsun? Elbette. Girin.
Как бы школа не выглядела, ей все равно здесь нравилось.
Okulun görüntüsüne rağmen, burada olduğu için çok mutluydu.
Ей все равно, что думают другие.
İnsanların kendisi hakkındaki düşüncelerini önemsemez.
Ты думаешь ей все равно?
Onun da fikrini almalısın.
Она сказала, что ей все равно.
Bana karşı öyle hissetmediğini söylüyor.
Ей все равно придется уйти, ясно?
Yine de gitmeli, değil mi?
Ей все равно откуда $ 100,000 приплыли.
Onun için farketmez, 100,000 dolar nereden gelmiş.
– Что произошло? – Ей не здоровилось но она всё равно работала.
- İyi değildi, ama çalışmak için yataktan kalkması gerektiğini söyledi.
Ей 45. - Все равно, молодая для тебя.
Yine de sana göre çok genç.
Ей всё равно, что я с ним сделаю.
Onunla ne yaptığım bu kadının umrunda olmaz.
Но, он все равно носил их, чтобы ей было приятно.
Yine de onu memnun etmek için giymişti.
И все равно... она вела себя так, как будто нашей любви... моей, вашей, отца в каком то смысле было ей недостаточно, как будто она не нужна была ей.
Ama... aşkımız sanki senin, babasının, benim aşkımızmış gibi davrandı bir bakıma, onun için önemsizdi, ona hiçbir anlam ifade etmiyordu.
Но как только он начнет лакать вино, ей богу, все равно что чудовище.
Aman Allahım, tam bir canavara dönüşür!
Ну и что? Все равно ей сюда нельзя.
Burada dişçi koltuğu varmış.
Ей всё равно, что с нами будет.
Bize ne olacağı umurunda değil.
Я знал от Жарди, что это замечательная женщина, и все равно не переставал удивляться ей.
Gerçi şef bana onun harika bir kadın olduğundan söz etmişti ama beni hâlâ şaşırtıyordu. Hem emir vermeyi hem de emirleri uygulamayı iyi biliyordu.
Я запретил ей это пить, а она ответила, что все равно выпьет.
Karıma anlattım buna katlanamam dedim. O kabul etmemde ısrar etti.
Хочет выглядеть паинькой, но ей тут все равно ничего не перепадет.
Güzel rol kesiyor. Ama bunun için ödüllendirilmeyecek.
Ей всё равно!
Tepki vermiyor.
Ей всё равно!
Hiçbir şeye tepki vermiyor.
Если женщина носит ребёнка, как ей может быть всё равно, кто его отец?
Bir kadın hamileyse, en azından çocuğun babasını bilmeli yanılıyor muyum?
Ей будет всё равно коровы или кофе лишь бы ферма приносила доход.
Para getirdiği sürece inek ya da kahve annen için fark etmez.
Мой папа присутствовал при этом но ей было всё равно.
Babamın orada oluşunu bile, hiç ama hiç dikkate almazdı.
Но ты можешь кормить кошку три года и ей будет все равно
Ama kediyi üç yıl beslesen de zerre umrunda olmazsın.
Ей оно все равно не нужно.
O kullanamaz.
Она сказала, что ей всё равно.
Artık gözünün hiçbir şeyi görmediğini söyledi.
Ей было даже всё равно, есть ли кто вокруг.
Etrafta birileri var mı yok mu umursamıyordu.
Дети, всё равно, ей уже не играют. Идём.
Çocukların oyuncağı olmuştu.
Но ей было все равно.
Sorun, bunu umursamıyordu.
Она ведет себя так, будто ей всё равно, будто ничего не случилось.
Umursamıyormuş gibi davranıyor, sanki hiçbir şey olmamış gibi.
Всё равно ей не жить, как и всем остальным.
Fark etmez, nasılsa kız ölecek... diğerleri gibi.
Магазинная кража - это все равно кража, т.е. преступление... и, что бы вы ни полагали, нет преступления без жертвы.
Dükkân soymak, hırsızlık olduğundan dolayı ki, bu suç teşkil eder. Sandığınızın aksine, eroin kurbanı olmak gibi bir şey söz konusu değil.
Даже когда она видит, что наука бессильна, она всё равно ей полностью доверяет.
Hatta, bilimi gözlerinin önünde başarısızlığa uğrasa bile, ona olan güveni tam.
Я все равно что подписал ей смертный приговор.
Ölüm emrini imzalasaydım daha iyiydi.
Понимаешь, беседуя с Дженнифер, рассказывая ей о прошедших девяти годах, обо всем, что случилось со мной, обо всем, что я делал и думал, это было всё равно что поговорить с мамой.
Jennifer ile konuşmak,... geçtiğimiz dokuz yılda olan biten her şeyi,... başımdan geçen tüm olayları, neler yaptığımı,... neler düşündüğümü anlatmak, tıpkı annemle konuşmak gibi.
Какой смысл давать ей спутниковый телефон, если он все равно не работает! Что с ним в конце концов такое?
Eğer çalışmayacaksa, ona neden bir uydu telefonu verdin?
- Ей всё равно это не надоест.
Umurunda olmayacaktır. Asla yorulmaz.
Ей же всё равно.
Umurunda olduğunu sanmıyorum.
Все равно. Я хотел бы ей позвонить.
Her neyse, ben onu aramak istiyorum.
Вот видишь, ей всё равно.
Umrunda değil.
Что бы ты ни делала, ей всё равно.
Ne yaparsan yap, onun umrunda değil.
Но ей все равно.
Ama onun için bir şey değişmiyor.
Она привыкла, ей всё равно.
Buna alıştı, önemsemiyor.
Он знает, что не может ей помочь, но все равно идет.
Yardım edemeyeceğini biliyordu, ama yine de gitti.
- Как будто ей не все равно.
Sanki çok umurumda.
Дай ей аванс, дай ей кольцо. Мне всё равно.
Depozito ver, yüzüğü falan ver, ver bir şey işte.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]