Настал translate Turkish

Час расплаты настал.

Hesaplaşma zamanı geldi çattı.

Я не допущу, чтобы этот день настал.

Olmasına izin vermeyeceğim.

- Настал твой час.

- Sana bağlı.

Наконец, этот день настал!

Sonunda geldi, çattı!

Мне кажется, что настал момент, когда надо принять решение.

Sanırım artık karar verme aşamasındayız.

Неужели вы не видите, что это касается всех нас что настал момент нарушить молчание.

Bu konunun hepimizi ilgilendirdiğini anlamıyor musun... Gizliliği elden bırakmanı gerektiren bir durum varsa o da şu an.

запах разрушенных бомбами гор. Час боя настал, час сопротивления, час патрулирования полный пота,

işte muharebenin, direnişin zamanı geldi, ter içinde devriye gezme zamanı,

Для вас настал особый момент.

Olağanüstü dakikalar yaşayacaksınız.

Я чувствую, настал момент вернуться в жестокие земли людей.

İnsanın gaddar dünyasına dönme zamanının geldiğini hissediyorum.

Ясно. То вы рассчитали, что настал момент для эмоциональной вспышки.

Yani duygusal tepki verme zamanının uygun olduğuna karar verdin.

Друзья, настал переломный момент.

Arkadaşlar, bir kriz durumu ile karşı karşıyayız.

Чтобы настал мир.

Barışı sağlamak için burada.

И настал мне срок отправляться в небо.

Şimdi darağacına gidiyorum

Теперь настал час моей нужды.

Şimdi sana ihtiyacım var.

Ладно, настал момент истины.

Adil olsun yeter ki.

Час настал, пора действовать.

Artık zamanı geldi, ve zaman bu zamandır.

Момент настал.

Vakit geldi.

Что ж, те доктора, мои близкие друзья, Похоже Франкенштейн решил, что нынче настал их черёд.

Ay o doktorlar, hepsi sevgili dostum olur ama tüm bu yıllar boyu kibirliydiler ve yaşlıları sömürüyorlardı.

Так, момент настал!

Tamam çocuklar, işte geliyor!

Высший момент настал "

O yüce an geldi "

Настал день нашей славы ;

# Şerefinizin farkında olun

что настал момент сделать выводы из вчерашней неудачной инициативы.

Astsubay Bosselet, dün acelece yapılan talihsiz olayın sonuçlarını değerlendirmek gerektiğini düşünüyor.

Но этот день еще не настал.

Ama o gün henüz gelmedi.

Вместо сурового климата, с морозами, доходящими до минус 88 градусов, после выпрямления оси вращения Земли здесь настал бы вечный день вечной весны.

Ardından yerkürenin dönüş eksenine de etki yapılarak eksi dereceler tamamen ortadan kaldırılabilir ve ebedi gündüze ve bahara kavuşulur.

Настал мой конец, да?

Sonum geldi.

"Настал мой конец, да?"

"Sonum geldi."

У меня как у писательницы и монахини настал кризис.

Hem yazar, hem de rahibe olarak bir bunalım içerisindeyim zaten.

Настал момент поговорить, мадре.

Başrahibeyle konuşacağız.

Закат настал для меня, и ночь скоро опустится.

Alacakaranlık çöktü üstüme, yakında gece olacak.

* Кто мог бы предсказать момент, который настал

* Bu anın önemli olacağını kim tahmin edebilirdi ki

Момент настал.

Zamanı geldi.

Но, видно, настал наш черёд защищать вас... от яростных стрел бытия.

Ama şimdi yaşamın acı veren oklarından... seni korumak artık bizim görevimiz.

Когда тошнотворный запах наконец достиг толпы, вот тогда-то и настал звёздный час Царь-Жопы.

Ama yeri göğü kusmuk kokusu tutunca... Yağ Çuvalı'nın planı asıI o zaman işlemeye başladı.

Настал момент истины.

Kareyi dondur. Karar anındayız.

Наш день настал.

Gün bugündür.

Настал мой черёд.

Bu kez sıra bana gelmişti.

Вздохни устало, вот и вечер настал

Gün biter, akşam olur

Ускорены работы по расширению производства. И вот великий день настал.

Fabrikasının yeni bölümünde iş tüm hızıyla ilerliyor, ve bu hafta, büyük gün gelecek.

Ваша мама всю жизнь воспитывала вас, теперь настал мой черед.

Her zaman anneniz sizinle yalnız ilgileniyor ve şimdi sıra bende.

Настал день, когда мне пришлось обратиться к одному, но в моей жизни было и так достаточно боли.

- Ben gitmedim.Sanırım gitmeliyim. Fakat hayatımda yeteri kadar acı var.

Настал наш черед писать историю.

Tarihin bu anını yakalama sırası bize geldi.

Настал наш черед...

Öğretmek için...

Как бы там ни было, летом всему настал конец.

Geçen yaz eğlence sona erdi.

Но, 22 ноября 63, всему настал конец.

Ama bütün bunlar 22 Kasım 1963'te sona erdi.

- Но дружбе настал конец.

- Arkadaşlığınız bozuldu ama.

Наконец, настал большой день.

Sonunda büyük gün geldi.

— Момент настал, Уолтер.

- Bu kadar, Walter.

Долгожданный день настал.

O gün geldi, Yahuda.

День свадьбы настал.

Düğün günü gelip çatmıştı.

- ак вдруг настал мой черед.

Çuvallamamı bekliyorlardı. Aniden sıra bana geldi.

Потом настал мой прорыв.

Daha sonra da yıkımım geldi.