Сломана translate Turkish
743 parallel translation
А твоя жизнь сломана.
Ama sen, senin hayatın paramparça.
У него была сломана нога.
Adam bacağını kırmıştı.
Сломана шея, и его чем-то ударили по виску.
Boynu kırılmış ve şakaklarına bir şey çarpmış.
У него была сломана шея.
Boynu kırılmış.
Раздвижная дверь. Сломана.
Sürgülü kapın kırılmış.
- Нет, не сломана.
Hayır, kırık değil.
- Нет. Сломана.
Evet, öyle.
Кость была сломана.
Kemiği kırılmıştı.
ќн говорит, что его нога сломана, но он может ходить, говорю тебе.
Bacağının sakat olduğunu söylüyor ama yürüyebiliyor, sana söyleyim.
У майора сломана нога в двух местах.
Binbaşının bacağı iki yerinden kırılmış.
Коробка передач тоже сломана.
Vites kutusunu da bozmuşlar!
Я не чувствую ног. Моя спина сломана.
Ayağımı hissedemiyorum!
- Шея сломана.
- Boynu kırılmış.
Его шея была сломана.
Boynu kırılmış.
Система жизнеобеспечения сломана.
Yaşam destek çalışmıyor.
У нее сломана рука, возможно, они будут использовать общий наркоз, но прежде, чем решить, как анестезировать, скажите им, что она беременна.
Bir kolu kırık. Muhtemelen ona genel anlamda yaklaşacaklardır. Ama anesteziden önce onlara, hamile olduğunu söyleyin.
У меня рука сломана.
Kolum alçıda.
У меня рука сломана, я не могу.
Alçılı kolumla yapamam.
- У меня рука сломана.
- Kolum alçıda.
- Это - правда. - У нее сломана нога.
- Kırık bir bacağı var.
У него сломана шея.
Boynu kırılmış.
На повороте ветка была сломана.
Geride bir dal kırılmış. Doğru.
Сломана рука.
Kolu kırık.
- Она сломана.
- Kırılmış.
- У одного из них сломана лодыжка.
- Birinin ayağı kırık.
- А левая сломана в 6-ти местах. - И прожжена до кости.
Soldaki ise sadece altı yerinden kırılıp kemiğe kadar yanmıştı derisi.
что... кофеварка сломана.
Üzgünüm, ama... Sorun aslında, gördüğünüz gibi... Kahve makinası bozuldu.
Одна из рессор сломана.
Yaylardan biri kırılmış.
Спина Джима была сломана в трех места, череп расколот, а грудная клетка раздавлена.
Jim'in omurgası üç yerden kırılmış, kafatası çatlamış... göğüs kemiği ezilmişti.
- Она ведь не сломана?
- Kırılmadı ya?
Ходить можете? - Надеюсь, что не сломана.
Yürüyebiliyor musunuz?
- Входная дверь сломана.
- Tel kapı kırık. - Öyle mi?
Ты остался без крыльев, у тебя сломана рука.
Sen bir gazisin dostum. 5 dakikadan beri eski bir savaşçısın.
Но эта штука не сломана.
Tamir edilecek hiçbir şey yok.
Сломана нога.
Ayağını kırdı.
Моя сестра была просто сломана.
Kızkardeşim yıkılmıştı.
Сломана.
Kırıldı.
Машина была сломана.
Araba bozuktu.
- Одна из них сломана.
– Ne? – Bir tanesi kırık.
- Антенна сломана.
- Anten kırık.
И Тим Трэнкер пил здесь суп из чашки через соломинку, когда у него была сломана челюсть.
Ayrıca Tim Tranter, çenesi kırıkken, pipetle fincandan çorba içmişti burada.
Малоберцовая кость на правой ноге то же сломана.
Sol bacağın kaval kemiği de kırılmış.
— аки не проронил ни слова, и во врем € борьбы мо € клетка была сломана.
Aki hiçbir söz için vakit harcamadı ve dövüş sırasında benim kafesim kırılmıştı.
Парадная дверь опять сломана.
Lobi kapısı yine bozulmuş.
Она сломана, мама.
Bozulmuş, anne.
Мама, она сломана.
Anne, bozulmuş.
Мама, она сломана Мама, она сломана
Anne, bozulmuş. Anne, bozulmuş.
Не думаю, что она сломана.
Bozulduğunu zannetmiyorum.
СЛОМАНА
ARIZALI
У капитана сломана шея.
Kaptanın boynu kırılmış.
Поэтому у него сломана..
Böyle kırdı işte...