Aklıma geldi de translate English
637 parallel translation
Şimdi aklıma geldi de bir gün sen dışarıdayken o evdeydi.
Come to think of it. One day, you were out and he was home.
- Pişirmeye çalıştığın şu güveç aklıma geldi de.
I remember that pot roast you tried.
Mac, aklıma geldi de - Mac dememin bir sakıncası yok, değil mi?
Mac, did you happen to – You don't mind if I call you "Mac," do you?
- Ayrıca aklıma geldi de - - Hanımefendi.
- And it just occurred to me that
birden aklıma geldi de.
made me think of it.
Bu arada aklıma geldi de, briçte dördüncüye ihtiyacımız var.
That reminds me, we need a fourth at bridge.
- Aklıma geldi de, bir fırt çekmeye ne dersin?
That reminds me. How about a little snort?
Aklıma geldi de yarın ailesini arayıp ne kadar mutlu olduğumuzu söylemeliyiz.
That reminds me. I must call his family tomorrow and tell them how happy we are.
Şimdi aklıma geldi de, sen de çok yakında evleneceksin, değil mi?
I just happened to think, you're going to get married pretty soon, aren't you?
- Aklıma geldi de.
- Just a thought.
Aklıma geldi de, bir hizmetçiye ihtiyacım var.
Come to think of it, I need a housekeeper.
Bana inanmadığın aklıma geldi de...
To think that you didn't believe in me.
Şimdi aklıma geldi de hiç param yok.
I just remembered I do not have money.
- Eskiler aklıma geldi de.
- I was thinking about before.
Hey, amigo, dünkü anlattığın hikâye var ya, aklıma geldi de.
Hey, amigo, you know when you told that story yesterday, I fell for it.
- Aklıma geldi de....
- I was wondering....
Aklıma geldi de, ben sana çiçek bile yollamadım.
And that reminds me, I didn't even send you flowers.
Sadece şu heykel aklıma geldi de.
Yeah, I was just thinking of that statue.
Birden aklıma geldi de, işimi sürdürmem için bir mekan tutmam gerekiyor.
- -Don't mention it. Telephone me sometime?
Çocukları soyduğumuz aklıma geldi de...
To think I robbed children.
Aslında.. aklıma geldi de...
You know, it just struck me...
Şimdi, aklıma bir fikir geldi de -
Look... - I had an idea...
Birden aklıma geldi ki, bugün Cumartesiymiş ve Cumartesi de benim kazanamayacağım bir gün.
I just happened to realise that today is Saturday and Saturday is the one day that can't win.
Evet, ama bir an La Granja'daki karım ve çocuklarım aklıma geldi ve ben de gittim.
For a while, yes. Then I thought of my woman and children in La Granja. Then I went there.
Ana kabloyu kesmek aklıma geldi, ama ya pille de kontrol ediliyorsa.
I thought of cutting the main cable, but it would operate on the battery system.
İyi, şimdi aklıma geldi... destek kıtası yarın Rim'de olması gerekiyor.
Well, as near as I can figure it, the relief column ought to be at the Rim sometime tomorrow.
Aklıma bu fikir ikimizin de aynı memleketten olması ve... -... yalnız kalmasından falan geldi.
And the idea of both of us coming from the same part of the country and both of us being alone...
Aklıma geldi, eskiden Five Points denen bir adam tanımıştım. Tapınak bölgesindeki sokağın ismi de buydu, hani bütün sokakların birleştiği yer.
But, come to think of it, I knew a man once they called Five Points... after that corner in the Temple district where all the streets come together.
Bakersfield'daki çocukluğumuz aklıma geldi. Yaz tatillerinde San Joaquin Valley'de çalışırdım.
I remember when we were kids in Bakersfield and I worked vacations in San Joaquin Valley.
Çocuk dedin de aklıma çocuk geldi, benimde umudum bir gün çocuğumun olması.
I was kid too, when you revived a feeling in me.
Öyle dedin de aklıma geldi.
Aw. Hey, you know, that reminds me.
Fakat, tıpkı senin gibi, benim de aklıma bir fikir geldi.
But, I've got an idea, just like you.
- Aklıma birşey geldi de.
- I was just thinking.
Sadece aklıma senin de çok ilginç... bulabileceğin bir şey geldi.
Though something did just occur to me that you might find of some interest.
Benim de aklıma geldi.
Well, I did think of that.
Sonra aklıma, bir belirti bu yöntemle hafifletilebiliyorsa diğerinin de olabileceği geldi.
And, if one symptom could be relieved by such procedure, another might.
Benim de aklıma geldi.
- I thought as much.
İlkin benim de aklıma bu geldi. .. büroda şakacı kimseler var.
That thought occurred to me at first, you know some of the fellas at the office, some kind of elaborate practical joke, but...
Bu benim de aklıma geldi.
That had occurred to me.
Aklıma güzel bir fikir geldi de.
I've just had a great idea.
Bu benim de aklıma geldi.
That reminds me.
Çok komik, aklıma bir şey geldi de.
Something just struck me as incredibly funny.
Yine de, aklıma güvenilmez bir zihne sahip olduğun geldi.
Still, it strikes me that you've got a very tortuous mind.
Ansızın, aklıma bir şey geldi... ilk cinayet ne denli zekice işlense de... telefon hilesi, burada geç saate kadar çalışma.
Suddenly, I thought of something... how clever that first murder was... the phone gimmick, working late in the office.
Belki de yukarıda kocanızdan bahsedince, o zaman Ralph aklıma geldi.
Maybe what it was is that when you were talking about your husband, I guess that reminded me of Ralph.
Aklıma üçüncü tezgahtarım geldi de başka şeylerde gözü vardı.
When I think of my third salesgirl... She'd had a taste of something else.
- Aklıma komik bir sey geldi de.
- I just thought of something very funny.
Aklıma geldi ya, Hasım babanın 0ğlu Ömer de evden kaçmış aratın.
Asým Baba's son escaped from house. Search! God bless you, sir.
Aklıma geldi de biz boğuşurken bir veya iki tane aile yadigarı paha biçilemez küçük parçalara ateş edebilir miyiz?
- Is that loaded? - Well, of course. What'd be the use of it otherwise?
Bu benim de aklıma geldi.
The thought had occurred to me.
Aynı düşünce benim de aklıma geldi, efendim, fakat bunu niçin yapacaklarını çıkaramadım.
That same thought occurred to me, sir, but I couldn't figure out why they would do it.