English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ B ] / Bakmayacağım

Bakmayacağım translate English

413 parallel translation
Ve bir daha, en çok istediğim şeyi aramaya kalkarsam kendi arka bahçemden öteye bakmayacağım. Çünkü orada değilse onu zaten kaybetmedim demektir.
And its that if I ever go looking for my heartss desire again I wont look any further than my own back yard because if it isnt there I never really lost it to begin with.
Evlenirsen de ben bakmayacağım.
And I will never see you again if you do.
Sana bakmayacağım.
I won't support you.
Davaya bakmayacağım.
I'm not gonna handle the case.
Bir başka erkeğe göz ucuyla bile bakmayacağım.
I ain't even gonna look at another guy.
Hep istediğin gibi olmaya çalışacağım başka bir erkeğe bakmayacağım bile, asla!
I'll try to be everything you want... and I'll not even look at another fella, never!
- Bakmayacağım!
I won't look!
Bakmayacağım.
I'm not going to look.
Başka bir kadına bakmayacağımı biliyorsun.
You know I wouldn't look at another woman.
Hayır, bakmayacağım!
No, I won't look!
- Bakmayacağım.!
- I won't look!
- Hayır bakmayacağım.
- I won't.
Bakmayacağım.
I won't
Bakmayacağım.
I won't look.
Kesinlikle yok efendim, ama siz burası ile ne yapacağınıza karar verene kadar başka bir işe bakmayacağım.
Certainly not, sir, but I can make no plans... until I know what you want to do with the palace.
Geriye bakmayacağım... çünkü o zaman ne düşündüğümü anlarlar.
I will not look back... because then they will know what I am thinking.
Ona artık bakmayacağım.
I won't look after her.
Yemek yemezsem, çocuklara da bakmayacağım.
If I don't eat, I won't take care of the children.
Ne olursa olsun, hiçbir kulübe hoşgörüyle bakmayacağımı söylemiştim!
After all, I've told you that I couldn't tolerate any kind of a club!
- Kadınlara bakmayacağım, değil mi?
I'm not to wait on ladies, am I?
- Hayır, ben ona bakmayacağım.
- No, I will not look at it.
Artık seninle konuşmayacağım, ya da sana bakmayacağım.
I must no longer talk to you or look at you.
Hayır, bakmayacağım.
I'm not going to.
- Bakmayacağım, istemiyorum!
- I don't want to!
Şarap içtim, bir daha tadına bakmayacağım o şaraptan içmelisin.
I drank the wine, you should drink that which I will never again taste.
Bir koca olarak konumumu kötüye kullanıp senin önünde bakmayacağım buna.
I will not abuse my position as husband and see it before you.
Hayır bu kez ikinize de bakmayacağım.
I'm not taking care of either of you this time.
- Bakmayacağım.
- I won't look.
Calley, bu adamlara sözünü dinleteceğini umarım, çünkü kanunları çiğneyen her kim olursa olsun gözünün yaşına bakmayacağım.
Calley, I hope you'll use your influence on these men,'cause I'm gonna come down hard on anybody that breaks the law.
Ama şimdi eline bakmayacağım!
Now I don't want to read your palm!
Zengin ya da fakir olmasına bakmayacağım.
I won't even bother to find out if he's rich or poor.
Sadece bakmayacağım! onu almak istiyorum!
Not only do I want to look, but I also wish to buy it.
Buraya geldiğimde, Agnes'a bakıp bakmayacağımı sordu.
When I came here, she asked me to take care of Agnes.
Küçük Sam'e bakmayacağım.
I won't look at your willy.
Özür için ararsa yüzüne bile bakmayacağım.
I won't answer if she calls to apologize.
Dindar biri olmasam da bir daha kötü havalarda Atlantic'i aşmayacağıma,..... ve asla deveye bakmayacağıma yemin ediyorum.
Though I'm not a religious man... I hereby vow never to fly over the atlantic in bumpy weather... and never to look at another camel. Drinks, anyone?
O zaman da ben sana bakmayacağım.
I may not be interested then.
Beni takipten vazgeçin. Davanıza bakmayacağım.
Stop following me, I won't take your case.
Ayaklarıma bakmayacağım, Başım yukarıda, gözlerim açık... kollar gergin, frame'i koru, kalçaları hareket ettir...
Don't look at my feet, keep my head up, my eyes open... tension in my arms, my frame locked, seat pulled up...
Bakmayacağım bile.
I'm not even gonna look.
Sana hemen bakmayacağım.
Right now, I shan't look at you.
Söyledim sana, çocuğuna bakmayacağım işte o kadar!
I told you, I'm not going to baby-sit for you and that's it!
Tamam, bakmayacağım...
I won't look. I'm not looking.
- Tatil günü... telefona asla bakmayacağım!
- I will never answer... - the phone again on a holiday.
Aşağı bakmayacağım.
I'm not gonna look down.
Ona ben bakmayacağım.
I'm not going to look after it.
Kendi başımıza kalabileceğimiz, kimsenin bizi tanımadığı, kimsenin bize bakmayacağı bir yere.
Somewhere where we'll be on our own, where no one knows us and no one stares.
Bu süre zarfında içkiye ve kadına bakmayacağız çünkü bunlar amacımıza zarar verebilir.
Two : We will not, while this is being settled, look at liquor or any woman, so as to get mix ed up with one or the other harmf ul.
O şeye bakmayacağına adım gibi emindim.
I knew he wasn't going to look in that thing.
Şimdi, Peg'in asla bakmayacağı bir yere saklamam lazım bunları.
Now, I've got to hide this somewhere Peg would never look.
Mobilyaların arkasına bakmayacağım.
I won't look in the corners.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]