Başın dertte translate English
1,642 parallel translation
- Başın dertte falan mı?
- No. - Well, are you in some sort of trouble?
Başın dertte. O yaptı, değil mi?
You're in trouble!
Eğer kızın sana benziyorsa, başın dertte demektir.
If she's got her mother's looks, you're in trouble.
Başın dertte dostum.
Man, out of the jaw.
O zaman ne? Başın dertte!
Then what is it? ( stuttering ) Uh... uh... ( laughing ) :
Her şey yolunda Reese, başın dertte falan değil.
It's okay, Reese, you're not in any trouble.
Şimdi başın dertte.
Ooh, you are in trouble now.
Başın dertte ve bunu sen de biliyorsun.
You're in trouble, and you know it.
Başın dertte.
You're toast.
- Yarın başın dertte.
- Tomorrow you " ll be in trouble.
Başın dertte gibisin.
Looks like you're in trouble, guy.
- Başın dertte.
- You're in trouble.
Başın bir tür dertte ise...
If you're in some kind of trouble...
- İşte çocuklar şimdi başınız dertte.
- Now you guys are all in trouble.
Kim bilir Tanya'nın başı nasıl dertte şimdi.
However Tanya is in trouble right now.
Tanya'nın başı dertte, hadi.
Tanya is in trouble there, get in.
Başınız dertte Bayan Harrington.
You are in a lot of trouble, Miss Harrington.
Artık başka telsiz ya da mors sinyali gönderemezsek ana kamptakiler başımızın dertte olduğunu sanacak.
If we can't send any radio or Morse signal they'll assume at the base camp that we are in trouble.
- Gorthan'ın başı dertte Biff!
- Gorthan's in trouble, Biff!
Weiss'ın başı dertte.
Weiss is in trouble.
Karının başı büyük dertte, dostum.
Yourwife's in real trouble, man.
Bir arkadaşımın başı dertte.
A friend of mine is in quite a bit of trouble.
Mcallister'ın mükemmel genç kızının başı dertte.
Mcallister's perfect debutante is in trouble.
Başının dertte olduğunu düşündüm.
I guess he was in trouble.
Kızınızın başı dertte dedim.
I said that your daughter is in trouble.
Oh, olamaz.Çocuklar, babanızın başı dertte.
Oh, no. Kids, your father's in trouble.
Başının büyük dertte olduğunu kabul etti.
She is in... way over her head.
Anlayacağın başın çok büyük dertte.
So, you should be expecting 1,000 pound crap hammer to be falling on your head.
Başın zaten yeterince dertte.
- Don't you trivialize this.
Artık başın dertte!
You're in trouble now!
Başının büyük dertte olduğunun farkında mısın DiNozzo?
Do you realize the kind of trouble you're in here, DiNozzo?
Ben, yıllarca gençler için kamu avukatlığı yaptım. Başı dertte olan birçok çocuk gördüm anlayacağınız.
I was a P.D. in the juvenile system for a number of years, and I... well, I've seen my fair share of kids in trouble.
Evet. Seth, Marissa'nın başının dertte olduğunu söyledi.
Yeah, well, Seth said Marissa's in trouble?
Hayır, babamın başı dertte olabilir.
No, Dad might be in trouble.
Bak babanın başı zaten dertte.
Look, your father's already in trouble.
Başım dertte olsa ve tek yardım edebilecek kişi Lex olsa sen ne yapardın?
If I were in trouble, and Lex was the only one who could help, what would you do?
Bize başınızın dertte olduğunu bildirecek bir şifre.
Preferably a codeword that'll let us know you're in trouble.
Eğer ölmediyse, Babamın başı şimdi dertte, hissedebiliyorum.
Dad's in real trouble right now if he's not dead already. I can feel it.
Başınız büyük dertte! Ama...
You're not goin'anywhere!
Başının dertte olması gereken kişi sensin.
You're the one who should be in trouble.
Kutup ayılarının başı büyük dertte ve bunu gösteren birçok araştırma var.
Polar bears are in deep trouble and there is lots of research to show that.
Ama Mike, Boomobile'ın başı dertte.
But, Mike, the Boomobile's in trouble!
O gece evime geldiğinden sonra başımın dertte olduğunu biliyordum çünkü sonunda çocuk olmayan birisiyle yatmıştım bunca yıl sonra.
After he came over to my apartment that night I knew I was in trouble because I had finally lain down with someone who was not a child after all these years.
Kuduriks'in başının dertte olmasıyla ilgili birşeyler...
It's something about Justforkix being in trouble
Diego, başın büyük dertte.
Diego, you are in a fine mess.
Başınız dertte.
It's on now.
Başın büyük dertte, Johnny.
You're in deep shit, Johnny.
Bana başının büyük dertte olduğunu söyledi ve ülkeden çıkmak için yardım istedi.
He said that he was in big trouble. He needed help to get out of the country.
Başın büyük dertte evlat.
You're in a lot of trouble, son.
Başının dertte, işinin tehlikede olduğunu söylersen başının etini yiyeceğimi mi sandın?
You think that if you told me you were in trouble and your job was in jeopardy, that I'd give you a hard time about it?
Başımın dertte olduğunu bilmeni istemedim.
I didn't want you to know I was in trouble.
başın dertte mi 20
basın 48
basınç 29
başın sağolsun 19
başın sağ olsun 33
başınız sağolsun 27
başınız sağ olsun 59
başın mı ağrıyor 20
başına dikkat et 60
başını dik tut 33
basın 48
basınç 29
başın sağolsun 19
başın sağ olsun 33
başınız sağolsun 27
başınız sağ olsun 59
başın mı ağrıyor 20
başına dikkat et 60
başını dik tut 33