Birkaç translate English
120,154 parallel translation
Sonraki birkaç ayı fizik tedavi merkezinde yürümeyi, konuşmayı ve yemeyi yeniden öğrenerek geçirmiş.
He spent the next few months in a physical therapy rehab center learning how to walk, talk, and eat again.
Akciğer ya da damar hasarını elemek için birkaç röntgen çekeceğiz ama görünüşe göre mermi girdiği gibi çıkmış.
Mr. President, we're gonna take some X-rays to rule out lung or vascular damage, but it looks like the bullet went straight through.
En azından birkaç saatin var.
You've got at least a few hours.
Ofise döndü, birkaç işi varmış.
He's back at the office, just finishing up a few things.
Dosyayı resmî olarak kapatabilmek için öğrenmem gereken birkaç ayrıntı var. Olur mu?
But I need to cross a few T's and dot a few I's before we can officially close the file.
Yardımcı için bir liste hazırladık, birkaç da potansiyel bakan adayı.
We're compiling a short list of VP candidates for you to look over, as well as more cabinet appointees.
Birkaç gün kalacağım.
I'll probably only stay a couple days.
Sizi kaçırmadan, katılanlardan gelen birkaç sorumuz var, sorun olmazsa tabii.
Before we lose you, we collected a few questions from the audience earlier, if you don't mind.
Senato'ya atanması, siyaset kariyerini birkaç seçim ileri taşıdı.
His appointment to the Senate moved up his national timetable by an election cycle or two.
Pekâlâ. Basın da gelecek, birkaç muhabir.
Um, there is a pool spray at the top...
Geriye sadece birkaç mülkleri kaldı ama ilginçtir ki emlak vergilerini hâlâ ödüyorlar.
All that's left is some realestate holdings, which they're oddly still paying property taxes on.
- Buyurun. Birkaç Cumhuriyetçi lazım, biliyorum. Epey zorlu bir mücadele içindesiniz.
I know you're gonna need a few Republicans, and I know you're facing an uphill climb.
Doğru teşvikle Senato'daki birkaç ılımlı Cumhuriyetçi evet oyu verebilir bence.
I think a few moderate Republicans in the Senate might just vote yes.
Oylamadan birkaç saat önce Emily.
Hours before the vote, Emily.
Sadece Majid Nassar hakkında birkaç şey soracağım.
I just got a few questions about Majid Nassar.
Birkaç kez karşılaşmışlığımız var.
I met him a few times...
Ayakkabılar, yürüyüşünüz birkaç gün önce federal ajanların eski şirketimin arazisini işgal etmiş olması.
Oh, shoes, the walk... the fact that federal agents raided a piece of property that was owned by my former company a few nights ago... Take your pick.
Mesajımızı birkaç mühim noktaya indirgeyip zirve öncesi medya mensuplarına iletiriz. Konuşma da bunlar üzerinden yürür.
We'll boil the message down to a handful of talking points, get those out to some key media outlets in anticipation of the summit, and then your speech in Toronto will build on those.
Çok fazla dosya olduğu için izlerini silen kişi her kimse bu işlemi son birkaç ay boyunca ufak ufak yapmış.
Because there were so many files to begin with, whoever's been covering their tracks has been deleting them in small batches over the past few months.
- Birkaç saat.
A few hours?
Abe, El-Sakar'la ilgili birkaç gün önce gelmişti.
Abe asked me about Al-Sakar a couple days ago, remember?
Sanırım birkaç günlük hasta iznini hak ettin.
I think you're entitled to a couple of sick days.
Times Square olayından birkaç hafta önce Farrell, Kanada sınırından silah geçirirken yakalandı.
Now, a few weeks before Times Square, Farrell was caught running guns over the Canadian border.
Birkaç aptal kolej çocuğu kampüse izinsiz giriyor tıpkı aptal kolej çocuklarının yapmak istemeyeceği gibi.
A bunch of dumb college kids just trespassing on campus as dumb college kids are wont to do.
Fortune 500 CEO'ları, birkaç senatör.
Fortune 500 CEOs, a couple of senators.
- Birkaç kez.
- A few times.
Quinlan biraz zaman kazanırken nişancının dikkatini dağıtmak için birkaç adama ihtiyacımız var.
We're gonna need some guys to keep the shooter's attention while a couple more go in after Quinlan.
Yüzbaşı burada birkaç isim bağırdı.
The captain here yelled a couple of names.
Kamyonlarımızın birinden gelen lekelenmiş kan birkaç yuvaya ulaştı.
Tainted blood from one of our trucks reached several nests.
Tüm istediğim... Tüm ihtiyacım olan , nasıl desem, sadece birkaç dakika numara yapmak...
All I want... all I need is, I don't know, just a couple of minutes where we just pretend that...
Demek ki birkaç adam ayarlayıp, bu akşam bir başka kamyonu ele geçireceğim.
So, I'm gonna grab a couple a guys, I'm gonna grab another truck tonight.
bugün birkaç kilometre ötede bir teslimat olacak.
There's a shipment today a few miles from here.
- Birkaç müşteriyle konuştum.
- I talked to some customers.
Birkaç dakika içerisinde seni uyuşturmaya başlayacağız.
We're gonna begin your epidural in just a few minutes.
Hemşire Ratchet bana birkaç dakika izin verdi.
Nurse Ratchet gave me a few minutes.
Usta bilgi toplumumuzu birkaç hafta içinde teknolojik bir topluma çevirdi.
The master reverted our information society to a technological society in a matter of weeks.
Birkaç dersi kaçıracağım.
I will. I'll-I'll miss a few classes...
Telefonda konuştuğumuz gibi, onkolog William'ın birkaç ayı kaldığından bahsetti.
So like we discussed on the phone, the oncologist estimates he's only got a few more months.
Yani, Piyano Barı tamam kaldırabilirim de, o da birkaç geceliğine, ama tur da ne?
I mean, I could deal with a piano bar, a couple nights a week, but a tour?
Birkaç kere herifle buluştuk.
I've met him a couple of times.
Birkaç oyuncak ve bir de çeyreklik.
A few toys and three quarters.
Sadece birkaç test yapacağız.
It's just a few tests.
Birkaç günlüğüne sizde kalsam?
Just for a few days?
Sadece birkaç saniye sürüyor.
Only lasts a few seconds.
Evet, ama birkaç saat sonra tekrar deniyorlar.
Yeah, but then they try again a couple of hours later.
- Malibu'ya ayda birkaç kere gidiyoruz.
- We do Malibu a couple of times a month.
- Birkaç günden beri görmedim.
- Not for a few days.
'Birkaç saniye sonra ikinci bir mesaj gelmiş.'
'A few seconds later there was a second message.
Hanımefendi, dava ile ilgili... birkaç noktayı araştırmam gerekiyor.
Ma'am, I need to follow up on a couple of points from your interview.
Şimdi, bu kavşağa ilgi duymamızın sebebi, birkaç yüz metre uzaktaki bir adresle ilgilidir ; Söz konusu adreste o gece bir polis öldürüldü.
Now, the reason we're interested in this particular junction is because it serves an address just a few hundred yards away where, on the night in question, a member of the police forensic staff was murdered.
- Bu sadece birkaç dakika sonra.
- This was just a few minutes after.
birkaç gün sonra 35
birkaç ay sonra 20
birkaç gün önce 41
birkaç hafta sonra 22
birkaç dakika sonra 23
birkaç saat önce 23
birkaç gün içinde 28
birkaç gün 43
birkaç dakika önce 30
birkaç yıl önce 54
birkaç ay sonra 20
birkaç gün önce 41
birkaç hafta sonra 22
birkaç dakika sonra 23
birkaç saat önce 23
birkaç gün içinde 28
birkaç gün 43
birkaç dakika önce 30
birkaç yıl önce 54