Birlik translate English
4,674 parallel translation
Bu 600 tane birlik demek.
That is 600 one-dollar bills.
Bütün birlik bu dava üzerinde çalışmak istedi.
Well, the whole force wanted to work on it.
Siz.. ikiniz bana karşı birlik mi oluyorsunuz?
Are you... are you two ganging up on me?
Ama sadece birlik olarak kalırsak.
But only if we stay united.
İnsanlar kemer sıkmak isteselerdi, Cromwell'ın piç oğlu ile birlik olurlardı.
If the people wanted austerity, they would have stuck with Cromwell's bastard sons.
Eğer bizim yakasızı birlik beraberliği bozmaya ikna eden sen değilsen öyleyse Kara Dul neyin peşindeydi?
If you weren't the one who convinced no-neck to break ranks, then what's Widow been up to?
Bizim Almanya'mızı yok ettiler. Onlarla birlik olup...
Our Germany is dead, and you have conspired...
- Birlik olarak yani?
A united front, you mean?
Birlik olmak için çok iyi bir sebep.
Good reason, if any, to unite.
Natalie, birlik hâlde kalmalıyız.
Natalie, we need to stay unified.
Sizi bilmem ama ben Sığınak'ta birlik olmayı tercih ederim.
I don't know about you guys, but I would rather be unified in the Refuge.
Yorkshire'daki bütün birlik komutanlarına verilen bir yemekte onur konuğuyum.
I'm guest of honour at a dinner for all the Yorkshire-based commanding officers, so I can't get out of it.
Bu birlik icin yaptigimiz isler..
The things we do for the Corps.
Biz kutu falan tasiriz, savasci birlik degiliz.
We're box kickers, not a fire team.
Peki ya bizim birlik?
And the unit?
FOB Kenan'in disinda bir birlik tespit ettik
I got a Humvee column rollin outta FOB Keenan now, sir.
Bensiz günü birlik geziye gitmiyorsun, değil mi?
Not going on a day trip without me, are you?
Bu sefer günü birlik gezi değil ortak.
Not a day trip this time, partner.
Sanırım bu birlik...
I think it's an associa...
Dostum, ben birlik üyesiydim... Sivilleri kendi dünyamıza kabul etmeyiz.
Bro, I was a frat man, and we don't allow civilians into our world.
Ben birlik üyesi gibi konuşamam ama sen konuşabilirsin.
I don't speak frat, but you do.
Tasarruf planın da o birlik evi kadar aptalcaydı.
Your savings plan was about as lame as that frat house.
Sen birlik dilini konuşuyor olabilirsin ama ben parti dilini konuşuyorum.
You may speak frat, but I parlez vous partay.
Birlik evini kurtarmak için yeterince rehin aldık.
We've recruited enough pledges to save the house.
Eğer sizde Kate Warner gibi kahramansanız, sizinle birlik olacağız, sizi koruyacağız ve sizinle birlikte mücadele edeceğiz.
... to be heroes like Kate Warner, we will stand with you, we will protect you, and we will fight with you.
Birlik olarak saldıracağız.
We attack as a team.
Birlik gönderiliyor, saldırıya başlayın!
Boarding corp, begin attack!
Yani sen burada duygusal ve profesyonel birlik saçmalığını işliyorsun ve ben bunu çözemiyorum.
I mean, I feel like you're creating this emotional and professional cluster fuck that I can't untangle.
Almanlar takviye birlik gönderdi.
The Germans got reinforcements.
Öncü birlik girişi uçursun.
Get ready to move!
Birlik, ona nasıl hayatta kalacağını öğretmek için bir sürü zaman ve para harcadı.
The Corps has spent a lot of time and money teaching him how to survive.
Yalnızca birlik olursak şeytanlarımızı alt edebiliriz ve ailemizi kurtarabiliriz.
Only together can we defeat our demons and save our family.
Şimdi birlik olma vaktidir!
We stand together now!
- Birlik olmamızı.
I want us to stick together.
Bu görevin birlik komutanı olarak bu takım, benim emrimden çıkmayacak, anlaşıldı mı?
And as commanding officer of this mission, that team goes through me, clear?
Benimle birlik olun, yada Vega'dan ayrılın.
Stand with me, or leave Vega.
Bundan böyle hepimiz birlik olup yöneteceğiz.
This time, we rule as one.
Birlik göndermekten daha kötü bu.
That's worse than sending forces.
Birlik olmalıyız.
We need to stand together.
Bu görevin birlik komutanı olarak... -... bu takım dediklerimin hepsini yapacak, anlaşıldı mı?
And as commanding officer of this mission, that team goes through me, clear?
Kural birlik olmaktı.
The rule was, you stick together.
İnsanlar korkuyor, birlik olsunlar.
People get scared, they get tribal.
İki hafta önce buraya Birlik için gelmişti.
She came here for the League two weeks ago.
Sen mezarlığı ziyaret edip Birlik'in güvenli evinde saklanıyorsun.
You're visiting cemeteries and hiding in League safe houses.
Sara'nın Starling'e Birlik için geldiğini söyledin.
You said Sara was in Starling for the League.
Birlik'e düşman birinin burada olduğu söylentileri.
Whispers, that an enemy of the League was here. - Who?
Merlyn'in girişimi Birlik'in prensiplerine aykırıydı.
Merlyn's undertaking violated the League's principles.
Merlyn'in yaşadığı ortaya çıktığından beri Birlik, dünya çapında onu aramaya başladı.
Since learning Merlyn was alive, the League has hunted him all over the globe.
Bu hayalet mürekkep. Birlik'in sır saklamak için kullandığı yollardan biri.
This is ghost ink, one of the means the League employs for concealing secrets.
- Birlik!
- Detail!
Çalıştı derken Birlik için insan öldürmüş yani.
And by "worked," I mean she killed people for the league.