Birlikte kalın translate English
313 parallel translation
Size birlikte kalın dedim.
WELL, WHAT ABOUT HIM? YOU WERE WITH HIM.
Birlikte kalın.
Keep together.
Birlikte kalın.
Stay together.
Birlikte kalın.
Stay together!
Birlikte kalın!
Stay together!
Burgess, Wallop burada Marco ile birlikte kalın.
Burgess, Wallop, stay here with Marco.
Müfettiş baş tanığımızla birlikte kalın.
Stay with your chief witness, Inspector. You may need a statement from him.
Ne olursa olsun, birlikte kalın!
Whatever happens, stay together!
Birlikte kalın, ayrılmayın.
And you guys, stay together. No stragglers.
Birlikte kalın, ayrılmayın.
Stay together, guys. No stragglers.
- Birlikte kalın.
Stay together.
Birlikte kalın.
Get together.
Birlikte kalın ; güvende olursunuz.
Um, stay together ; you'll be safe.
Diğer mesaj levhaları ile birlikte kalıntılardan birinde bulduğumuz bu tarihi elyazması taş ispatladı ki Nuh'un anahtarını elinde tutanlar bizleriz.
This ancient stone manuscript we discovered in one of the ruins, along with the other message plate prove that we are the ones who are holding the key to Noah.
Birlikte kalın. Bu tek şansımız.
[gasps] stay together.
Evliliği daimi bir kaynak işi gibi görüyorum birlikte büyüyen iki ağaç gibi, gerçi ablam tam tersi davranışlar sergilese de kalıcı bir kütle gibi iki ağacın aşılanıp tek bir doku olması gibi.
I see marriage as a sort of permanent welding... a growing together of two trees – in spite of anything my sister can demonstrate to the contrary – into a sort of permanent mess – mass. Like a permanent grafting of two trees into a permanent graft.
Dediler ki, öldürdüğü adamın kızıyla birlikte kalıyormuş.
They told me he was living with the daughter of the man he killed.
Eğer bu bizim son gecemiz ise burda seninle kalıp birlikte geçirmek istiyorum... hangi yıldızların çatıyı oluşturduğunu keşfetmek istiyorum.
If it's to be our last night, I want to spend it here with you... discover what kind of roof the stars might have made.
Bununla birlikte, siz burada kalın, çünkü tam bir dakika içinde döneceğim.
You stay here, however, for I shall weave back in just one minute.
Kalın, birlikte bekleriz.
Let's wait for her together.
Yarın da kalırsam birlikte yaşıyor olacağız, yani evli gibi birşey..
If I stayed longer, we'd be almost married.
Bu evde kal, ya da sana bir ev alayım annenle birlikte yaşarsın.
Stay here, or I'll get a house for you... and your mother to live together.
Burada kalın, benimle birlikte uyanık durun.
Abide here and watch with me.
Bununla birlikte bir şey var ki 12 yaşımda hizmetçiyle üzerimde kalıcı bir iz bırakan annemi şaşırtan, kızın boş yere işsiz kalmasını sağlayan bir tecrübem oldu.
It's true, at the age of 12, I did have an experience with the housekeeper that left an indelible impression on me shocked my mother no end and cost the poor girl her job.
Hayatta kalıyorum çünkü savaşı kazanan zekam oluyor, birlikte yaşamalarını sağlıyor.
I survive it because my intelligence wins out over both, makes them live together.
Babamla birlikte sağIığıma kadeh kaldırın, Ben gitmek zorundayım, hoşça kalın.
Dine with my father. Drink a health to me. For I must hence, and fatewell to you all.
O zaman burada kalıp, bizimle birlikte savaşmalısın, Chuka... ve senyoranı en iyi şekilde koru.
Then you'll just have to stay and fight with us, Chuka... and protect your señora as best you can.
Chuck, birkaç adamla birlikte çocuğun yanında kalın.
Chuck, you and a couple of boys stay with the kid.
Değirmende, kasabanın dışında, karısıyla birlikte kalıyor.
At the mill. Out of town. Where his wife lives.
Yarın giysilerini ve elektrikli diş fırçanı getirirsin. Burada birlikte kalırız.
Tomorrow you get your clothes and your electric toothbrush, and you move in here with me.
Birlikte olduğum kızların çoğunda rol yapmak zorunda kalırdım.
With most of the girls I've loved, I've played a role.
Çarşafsız yatağın demir parmaklıkları arasında yakalanan balık son derece kalın yosundan kayıyor. Kızıla boyanan mızrak ucu, deniz çekilirken derinin altındaki ipeği deşiyor. Akşam ölü yosunla birlikte beyaz köpükte kara bir süs oluşuyor.
Fish slipping through the overly-thick algae caught in the iron bars of the sheetless bed reddened on the spearhead that rips the silk beneath the skin when the sea is receding with dead algae in the evening a black border edged in white foam.
Etrafı yerle bir edip, sonra da paralarına sığınırlar, ya da düşüncesizliklerine, onları birlikte tutan her neyse işte. Bıraktıkları pisliği temizlemek başkalarına kalır.
They smash things up and retreat into their money, or vast carelessness, or whatever it is that keeps them together, leaving other people to clean up the mess.
Adam Walinsky ve Peter Edelman ile birlikte bize verilen siyasi çizgi doğrultusunda bütün gece ayakta kalıp Robert Kennedy'nin konuşmasını hazırlamıştık. Bu konuşma bir iş adamı tarafından Vietnam üzerine verilen bir öğle yemeğinde verilen Kennedy'nin son demeci olarak tarihe geçti.
I had just given the policy line, stayed up all night with Adam Walinsky and Peter Edelman, helping on a speech for Robert Kennedy... which proved to be his last speech given in San Francisco here... to a businessman's luncheon on Vietnam.
Tam tersine, müstakbel eşinle birlikte yeni sarayımızda kalırsınız diye düşünmüştüm.
On the contrary, I'd hope that you and any husband would continue to live in the new palace.
O senle birlikte olduğu sürece, senin başka bi yüzün, başka bi kalıbın olacak.
When he's through with you, you'll just be another face on another cover.
Madem kitabınız defteriniz yok öyle ise hep birlikte dışarıya çıkalım, çocuklar.
Since you don't have pencils and notebooks... then let's go ouside, children.
Yakalanacaksın. Bizimle birlikte kal, Fısıldayan Orman'da kalırsan güvende olursun. Artık Fısıldayan Orman bile güvenli değil.
You'll be captured stay with us in the safety of the Wispering Woods now even the Whispering Woods are not safe of the Horde
Bizde kalırsın, annemle ve benimle birlikte...
You'll stay with us--mom and me.
Bu yüzden şimdi Tanrı'nın ailenizin ve arkadaşlarınızın huzurunda her ikinize de bu dünyada olduğunuz sürece kalıcı bir birliktelik yaşamak amacıyla birlikte olmayı kabul edip etmediğinizi sormak istiyorum.
So I ask you now, in the presence of God, family and friends, to declare your intentions to enter a permanent union with one another for as long as you both shall draw breath on this earth.
Şimdi tüm bu karmaşa ve dalavere hepsiye birlikte küllere karışacak barış içinde kalın artık
Now, all their hatred and love Vanishes with this smoke Sleep in peace forever
Jojo'yla uzun zaman birlikte kalırsanız kilo alışını görmeye başlardınız.
If you stared at JoJo long enough, you'd see him get fatter by the hour.
Fakat kışın gelip çatması ve buzlu kapısını kapatmasıyla birlikte genç albatros da denize geri dönmek zorunda kalır.
But as the winter sets in and its icy door closes, the young albatross too have to return to sea.
John'la birlikte zaman geçirecektik ama Dr. Chang daha önce bilinmeyen bir uygarlığın kalıntılarını bulduğunu düşünüyor.
John and I were supposed to spend time together but Dr. Chang thinks he's found the ruins to an ancient civilization nobody's ever heard of before.
Yo, yo, ben sadece... Yarın gece birlikte yemeğe çıkalım mı?
- Are you free for dinner tomorrow?
Bizi yıkıyorsun.Eğer seninle kalırsak, bizi de kendinle birlikte yıkacaksın.
If we stay with you, you'll take us down with you.
O zaman yılın yarısı burada Hades'le birlikte öbür dünyada kalıyor, diğer yarısındaysa Doğa Ana'yla kalıyor.
That means she can stay half the year on the other side with Hades...,... half, on Earth with her mother. - There's no way!
John'la birlikte vakit geçirecektik ama Dr. Chang daha önce bilinmeyen bir uygarlığın kalıntılarını bulduğunu düşünüyor.
John and I were supposed to spend time together, but Dr. Chang thinks he's found the ruins of an ancient civilization no one's even heard of before.
"3 kalın arkadaşıyla birlikte."
"He's with 3 of his toughest pals."
3 tane kalın adamla birlikte.
He's with 3 of his toughest pals.
Eğer siz ikiniz birlikte kalırsanız, sonunda sadece onu öldürmüş olacaksınız.
If you two stay together, you're just gonna end up killing him.