Cehennem gibiydi translate English
142 parallel translation
Benim için cehennem gibiydi.
For me, it was hell.
- Cehennem gibiydi.
- It was kind of like hell.
Bana kancasını taktığından beri hayatımız cehennem gibiydi.
Our life has been as hell since she got her hooks in me.
Şu son 20 saat tam bir cehennem gibiydi oğlunuz kendini toparladı biraz etrafına bir duvar örmüş, kabuğuna çekilmiş.
These last twenty-four hours can be a hell and your son has adjusted himself, he's he's built a protective shell around himself.
- Cehennem gibiydi.
- It's been hell.
Öyle yalnız ve perişandım ki, cehennem gibiydi sanki.
I was so lonely and miserable, I might as well have been in hell.
Cehennem gibiydi.
It was hell.
Cehennem gibiydi, sanırım adam bu yüzden yanlış penceredeydi.
Lightning like in hell... it must be why he got the wrong window.
Cehennem gibiydi. Ama toparlanırız. Teşekkürler.
It was hell, but we'll be fine.
Geçen her gün cehennem gibiydi.
It was hell.
Cehennem gibiydi...
It was like hell...
Ev cehennem gibiydi.
My home is hell.
İlk Wingate seferi cehennem gibiydi çünkü cangıl Japonların dostu, bizim ise düşmanımızdı.
It was absolute hell in the first Wingate expedition, where the jungle was the friend of the Japanese, but our enemy.
Konuşman cehennem gibiydi, Larry
- Hell of a speech, Larry.
Cehennem gibiydi.
It was sheer hell.
Ortalık cehennem gibiydi ama Ray sanki bunun için doğmuş bir adam gibi duruyordu.
It got real hot... but Ray stood up like a guy born to do just that.
Orası cehennem gibiydi.
You see? It was hell up there.
- O günlerde cehennem gibiydi.
- Well, then it was hell.
Aşağısı cehennem gibiydi, Howard.
It was hell down there, Howard.
Cehennem gibiydi, Helena.
I was in the badlands, Helena.
Cehennem gibiydi demiştin.
You said you were in the badlands.
Cehennem gibiydi ve tekrar aramıyorum.
I sure as hell don't need it now.
- İçerisi cehennem gibiydi!
- It was an inferno in there!
- içerisi cehennem gibiydi!
- It was an inferno in there!
- Cehennem gibiydi!
- Like hell!
Cehennem gibiydi!
It was hell!
Cehennem gibiydi ve bende içine düşüyordum.
There was this incredible abyss and I'm falling.
Bugün cehennem gibiydi.
This day has been hell.
Bugün burası, cehennem gibiydi.
It just sort of got really crazy here today.
Yüzeyi kalın bir bulut örtüsü tarafından saklanıyordu ve bu dingin dış yüzeyin altındaki koşullar cehennem gibiydi.
The surface was hidden by a thick blanket of cloud, and below that serene exterior, the conditions were hellish.
Tepeden gelirken trafik cehennem gibiydi.
Traffic was a nightmare comin'over the Hill.
Çok küçükken bile cehennem gibiydi.
Ever since I was young, it's been hell.
Cehennem gibiydi, biz yapmadık.
Like hell, we didn't.
İzninizle. Onların yokluğunda iki hafta cehennem gibiydi.
Excuse me, a fortnight without just isn't healthy.
- Dövüş cehennem gibiydi.
- Hell ofa fight.
Bu yolculuk cehennem gibiydi
It's been a living hell.
- Cehennem gibiydi.
- It was a hell-ride.
Kalabalıktı. Cehennem gibiydi aslında.
It was hellish, really.
89 Ekim'i böyle geçti, Alexander Meydanı cehennem gibiydi.
That was October 89', with the demos on the Alexanderplatz.
Vay be - cehennem gibiydi.
Man, that... that hurt like hell.
Fakat cehennem gibiydi... yansımam değildi.
But it sure as hell... is not my reflection.
Eskiden cehennem gibiydi.
She sure as hell was.
Madrid'de hayat cehennem gibiydi.
Life in Madrid was hell.
Umarım iyisindir. Bu hafta cehennem gibiydi, üç gece boyunca... duvardan duvara acil durumlarla boğuştum durdum.
It's been a hell of a week here... wall-to-wall emergencies and three midnight deliveries.
Evet, cehennem azabı gibiydi.
Yes, it's been hell.
"2 Eylül. Öğleyin saat 3'te özel bir aksiyon emri verildi. Buradaki cehennem neredeyse bir komedi gibiydi."
Had to order new trousers, boots and a coat from Berlin. "
Cehennem gibiydi hanımefendi.
It was hell my lady.
Cehennem gibiydi.
And neither is my husband.
Cehennem'de iki gün gibiydi ama başardım.
Well, it's been two weeks of hell, but I did it.
Benin ameliyatım cehennem azabı gibiydi!
When I was operated it was a hell!
Mart cehennem gibiydi.
March was hell.