De görüşürüz translate English
897 parallel translation
Seul'de görüşürüz.
I'll see you in Seoul, ma'am.
Saat 1'de görüşürüz.
But I'll see you at 1 : 00.
İsviçre'de görüşürüz.
See you in Switzerland.
Piccadilly'de görüşürüz.
See you in Piccadilly.
Örneğin, şunu biliyor musun "Ameche'de görüşürüz"
For instance, do you know what this means, "I'll get you on the Ameche"?
" Cumartesi günü Batum'daki Grand Hotel'de görüşürüz.
"See you Grand Hôtel Batoumi Saturday. I love you only you."
Sabah 11'de görüşürüz.
I'll see you at 11 in the morning.
Akşam 7 : 00'de görüşürüz.
See you tonight at 7 : 00.
Yarın akşam saat 7'de görüşürüz öyleyse.
Tomorrow night, then. Seven o'clock.
Yarın akşam 7'de görüşürüz Bay Meegles, olur mu?
Well, I'll see you tomorrow night at 7 : 00, Mr. Meegles, huh?
- Saat yedi de görüşürüz ve zamanında dön.
- I'll see you at 7, and be back.
"Dört ikili" de görüşürüz!
- I'll see you at the Four Deuces.
Philippi'de görüşürüz demeye geldim.
To tell thee thou shalt see me at Philippi.
Git öyleyse, Philippi'de görüşürüz.
Why, I will see thee at Philippi, then!
Sabah 7 : 00'de görüşürüz. Olur.
At 7.00 a.m. Yeah.
Seninle Nicole'de görüşürüz.
I'll meet you at Nicole's.
Saat 8 : 00'de görüşürüz.
See you at 8 : 00.
Yarın 4 : 00'de görüşürüz.
See you tomorrow at 4 : 00.
- Denver'de görüşürüz.
- See you in Denver.
Bu gece Klüp-21'de görüşürüz.
Probably see ya at 21 later.
Şey, yarın 11 : 00'de görüşürüz.
Well, see you tomorrow at 11 : 00.
Evet, saat 1 : 00'de görüşürüz.
Yeah, see you at 1 : 00.
Ders de görüşürüz. - Tabii ki...
- Yes... yes.
Wyoming'de görüşürüz.
See you at the Wyoming.
Vicksburg'de görüşürüz, Hoppy.
See you in Vicksburg, Hoppy.
- Seninle Palfrie City'de görüşürüz.
- I'll see you in Palfrie City.
Ev de görüşürüz.
I'll see you at the flat.
Öyleyse, gelecek çarşamba saat 7 : 00'de görüşürüz.
I'll see you next Wednesday, then, at 7 : 00.
İyi akşamlar, sevgili seyirciler. Gelecek hafta, aynı saatte Suçum Ne? 'de görüşürüz.
See you next week at this same time on What's My Crime?
- Piccadilly'de görüşürüz.
- See you in Piccadilly.
Yarın saat 11'de görüşürüz.
See you tomorrow at 11 o'clock.
Yarın Dover'de görüşürüz.
I'll see you tomorrow at Dover.
Yarın saat 11 de görüşürüz.
We will speak again tomorrow at 11am.
Brüksel'de görüşürüz.
See you in Brussels.
Ben de "kilisede görüşürüz" dedim ve gittim.
I said, "See you in church" and turned on the lights.
- Görüşürüz millet.
- Hi-de-ho, fellows.
- Görüşürüz.
- Hi-de-ho.
Ben de. Sonra görüsürüz.
So am I. I'll see you later.
Saat 2'de büroda görüşürüz.
I'll see you back at the office about 2 : 00, sir.
Eylül'de tekrar görüşürüz.
See you back in September.
Her ikinizle de akşam duasında görüşürüz.
I shall, um... see you both, no doubt, at Evensong.
Yarın görüşürüz. Ve böylece 9 Temmuz 1941'de,
And so, on 9th July 1941, began one of the most daring raids of the North African campaign.
Yemeği evde yiyeceğim, seninle de sonra mağazada görüşürüz.
I'll eat at home and see you at the shop later.
'Hoşça kal'deme'görüşürüz'de.
Say "see you soon" rather than "goodbye".
Yarın tam 11'de provada görüşürüz.
See you tomorrow at rehearsal at 11 o'clock sharp.
Seninle saat 8 : 00'de avukatın orada görüşürüz.
See you at the lawyer's at eight o'clock sharp.
seninle de sık sık görüşürüz.
I'll buy a bottle from you now and then.
Peki, ben de gideceğim. Daha sonra görüşürüz.
Well, see you later.
Altıda görüşürüz ve dâhiyi de yanımda getiriyorum.
I see you at 6 : 00, and then I bring the genius with me.
İkinizle de sonra görüşürüz.
I'll be seeing you both.
- Londra Kulesi'nden mücevherler... polisten uzak dururuz onlar bizim dilimizi konuşmaz... hoşçakal, görüşürüz çok geçmeden döneceğiz... güle güle, hemen dönün ne de olsa sizleri özlerim... sizi seviyorum, güle güle diyorum, elveda değil... fazla gecikmeyin, hemen dönün size bir bakayım, Tanrı sizi korusun... söylediklerimi sakın unutmayın çabuk dönün... uzaklardayken bile bu şarkı kulaklarımızda olacak... hoşçakal, görüşürüz çok geçmeden döneriz... hoşçakal, görüşürüz çok geçmeden döneriz... hoşçakal, görüşürüz çok geçmeden döneriz... hoşçakalın, fazla gecikmeyin ne de olsa sizleri özlerim... sizi seviyorum, güle güle diyorum, elveda değil... uzaklardayken bile bu şarkı kulaklarımızda olacak... hoşçakal, görüşürüz çok geçmeden döneriz...
- ♪ A wallet fat, an old man's hat - ♪ The jewels from the Tower ♪ We know the nosy policemen But they don't know this tune ♪ So long, fare thee well Pip!