English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ D ] / Değişken

Değişken translate English

1,193 parallel translation
Şu anda dünyada kaç tane değişken vardır sence?
How many changelings do you think are here on Earth right at this moment?
Geçici olarak, tabi ki. Değişken tehdidi bertaraf edilene kadar.
Temporarily, of course- - until the changeling threat has been neutralized.
Biliyorsun, Odo, değişken olmandan kaynaklanan her sorunun hakkında düşündüm
You know, Odo, I used to think all your problems stemmed from the fact that you were a changeling.
Artık bir değişken değilsin bile
But you're not a changeling anymore.
Katı veya değişken olsan da farketmez Hala bir sefilsin Kendinden nefret eden birisisin
Because solid or changeling, you're still a miserable self-hating misanthrope.
Eğer hala bir değişken olsaydım
If I was still a changeling
Bir Değişken olduğundan korktum.
I was afraid he might be the changeling.
Çok uzun süre şeklini korumak zorunda kalan bir değişken gibi.
Like a changeling who's had to hold his shape too long.
Ben... o bir değişken.
Ben... It's a changeling.
Bir değişken?
A changeling?
Nasıl Thrax bir değişken olabilir?
How could Thrax be a changeling?
Ben kendimi adaletten başka bir şeyle ilgilenmeyen değişken olarak görürdüm.
I thought of myself as the outsider the shape-shifter who cared for nothing but justice.
Ben senin beyninin bir nörokimyasal taramasını yaptığım ve sadece değişken olduğunda tespit ettiğim morfogenetik enzimlerin izlerini buldum.
When I ran a neurochemical scan of your brain I found residual traces of morphogenic enzymes which I've only detected before in changelings.
Kumandan, bir alan yaratıyor..... Alan Değişken.
Commander, the field he's creating- - it's unstable.
Kişiliği, değişken ve önceden tahmin edilemez durumda.
His personality is erratic, unpredictable.
Buna değişken durum diyebilirsin.
This is what you want to call a fluid situation.
- Değişken ruhlu.
- Moody.
Bu onların mantar kafalarına, küçük sayısal dünyalarında çok fazla değişken katmak olur.
That would introduce too many variables into their number-crunching little world.
Değişken bir adresi var.
He's using a dynamic address scheme.
Çok fazla değişken olunca, bir sabite ihtiyacım oldu.
- Well, I had so many variables. I needed one constant.
Şiirin analizi dört dizeli ve beş dizeli değişken bir yapı olduğunu gösteriyor ama bilgisayar, kelimelerde anlamlı bir düzen bulamadı.
Well, metrical analysis shows an alternating tetrameter and pentameter structure but the computer could find no meaningful pattern in the words.
Ve şimdi diyorum ki yerimi alan Değişken sayısız Klingonun ölümüne neden oldu.
It is a grave dishonor. You are not to blame. I can only imagine what my replacement is up to on the station.
Ve artık bir değişken değilsin.
You're not a changeling anymore.
Bu bir değişken. ya da öldüğü güne kadar öyleymiş.
It's a changeling... or it was anyway.
Bir bebek değişken? Hımm.
A baby changeling?
Değişken Dominion hakkında Yıldız Filosu'na çok değerli bilgiler sağlayabilir
The changeling could provide Starfleet with invaluable information about the Dominion.
Bu bir değişken.
It's a changeling.
Değişken ajanlarını tespit etmek için yeni yollar geliştirmek üzere Dünyada Yıldız Filosuyla çalıştığınızı sanıyordum Hımmm.
I thought you were on Earth working with Starfleet on new ways to detect changeling infiltrators.
Artık küçük bir değişken olmaman ayıp değil.
It's a shame you're not a changeling anymore.
Odo, değişken 6 milivolt'tan azına yanıt vermiyor.
Odo, the changeling won't respond to anything less than six millivolts.
Odo, rahatsızlık yaşamadığı sürece bu değişken son derece rahat olacak ve jelatin halinde kalacaktır.
Odo, without discomfort the changeling will be perfectly comfortable to remain in its gelatinous state.
Eğer çok şanslıysan, bir gün... bu değişken... sana olan memnuniyetini
Well, someday, if you're very lucky... this changeling... will give you the satisfaction of saying
Bu değişken senden daha çok daha hızlı gelişiyor.
The changeling is developing far faster than you did.
Bu değişken ile bir bağlantı kurdun.
You formed a connection with this changeling.
Benden intikam alıyorsun sana sattığım hasta değişken yüzünden.
You're getting back at me for selling you that sick changeling.
Ben sanki Değişken olmak ne demektir yeniden hissediyorum.
I feel as if I'm... experiencing what it is... to be a changeling again.
Bazı değişken proton patlamaları tesbit ediyoruz.
We've been detecting some random proton bursts.
Sen değişken, uyuşmaz ve çatışma taraftarısın
You are erratic, conflicted, disorganized.
Değişken.
It's erratic.
Değişken sensör okumaları var.
Sensor readings are erratic.
Başka bir değişken olmalı,... başka bir değişim.
There's got to be some other variable,... some other change.
Bu sebeple, doğal seleksiyon işin özüdür ama türlerin evrimini etkileyen tek değişken de değildir.
And therefore, I am convinced that natural selection has been the main, but not exclusive, means of species modification.
Denklemde çok fazla değişken var.
There are too many variables in this equation.
Çok değişken.
Very unstable.
Ne kadar huzursuz olursan ol ne kadar değişken ve tahmin edilemez kaç kalp kırarsan kır, sen... Bebeğim, sen bir kalp kırıcısın.
Well, whatever restlessness you've experienced, whatever moodiness and unpredictability you've broken hearts with, you're a...
Bu tipler kendilerini motivasyon eksiklikleri, değişken ruh halleri, unutkanlıkları ve tabii ki korkunç düşük sperm sayıları ile ayna gibi belli ederler.
You can spot these people by their lack of motivation, mood swings, forgetfulness and, of course, the dreaded low sperm count.
Değişken bir dünyada bazı şeylerin aynı kaldığını görmek güzel.
In an uncertain world, it's good to know some things never change.
Bununla beraber değişken kişiliklerinin kötü niyeti ile de hareket ettiler.
bending to the inventive demands of their fickle diety.
Deneyimlerime dayanarak söyleyebilirim ki kadınlarda gözlemleyeceğin değişken davranışlar, sorunun temelinin bambaşka bir şey olduğunu gösterir.
- Well, in my experience, Dawson, erratic behavior of the female orientation... usually means the root of the problem is something unexpected.
Değişken tavırları var.
He's labile.
Kaçmalı ve Kaptan Sisko'yu bu Değişken görevini tamamlamadan önce uyarmalıyız.
Creating a precisely modulated graviton field to seal the wormhole won't be as easy as Lenara thought.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]