Değişmiş translate English
2,224 parallel translation
Değişmiş bir adamdı.
He was a changed man.
Bazı şeyler değişmiş olabilir.
Certain things may change,
Adam konak, David ise değişmiş olanı.
Adam is the host. David is the alter.
Sadece sahneler değil, her şey değişmiş!
It's not just the scenes. It's everything!
Tren istasyonunun girişi de tamamen değişmiş.
The entrance of the train station has totally changed too.
Ben artık değişmiş bir adamım.
I'm a changed man now.
Zaman değişmiş.
Yeah, times have changed.
- Sanırım kaldırımda çantalar değişmiş.
- I think we switched our bags at the curb.
Değişmiş.
She changed.
Değişmiş mi?
That's a lesson.
Numaram değişmiş olsaydı?
If my number changed?
Bangkok çok değişmiş olmalı, değil mi?
Bangkok must've changed a lot, don't you think?
Duyduğum kadarıyla daha bir yıldır Zhong Du şehrinin başkanıymışsın ve çok şey değişmiş evler ve sokalar daha güvenli hale gelmiş.
As I heard you've been mayor of ZhongDu for only in a year, many things.. has been changed... Streets were safes, homes were secures
Demek işler değişmiş çünkü eskiden o kadar iyi değildi.
Oh, well, then things have changed because he wasn't that good before.
Şimdiden çok değişmiş.
He's changed already.
Seninle böyle konuştuğuna göre değişmiş olmalı...
- He must've changed to speak in such a way
Tabii ki değişmiş, Tirzah.
- Of course he has changed, tirzah.
Zırhları, silahları veya taktikleri değişmiş olabiliyor.
Their armor might've changed, or their weapons have changed, or their tactics have changed.
Wow, Görüyoruz ki burda birşeyler değişmiş Ringo Duran Baştan yaratılmış.
Wow, we are seeing something totally different right from the start from Ringo Duran.
Hiçbir şey değişmiş değil.
This doesn't change anything.
Evet, değişmiş.
Yes, she has.
Çok değişmiş!
She's changed, you know?
Burada her şey değişmiş vaziyette kime rapor vereceğim ;
All the changes going on around here, who do I report to exactly, you or Dana?
Belki değişmiş halinde eski hayatına geri döndüğünde inancını yeniler ve daha iyi bir adam olursun.
Maybe you'll go back to your old life With a changed attitude and renewed faith and become a better man.
İsmin değişmiş, ama ben 73'ten 75'e burda çalıştım.
I see your name has changed, but I worked here from'73 till'75.
- Öleli çok olmuş, yüzünün şekli değişmiş.
- Dead that long, her face would be disfigured.
İnanılmaz değişmiş.
- She's completely different.
- Ama her şey çok değişmiş.
But it's all so different.
Çok şey değişmiş.
Much has changed.
Ergenlik çağından değişmiş.
She changed, and right around adolescence.
Hepimize bulaşmış. Ölümcül hastalık taşıyan değişmiş hali.
I have to conclude that we've all been infected with a particularly aggressive viral mutation.
- Ve buda,... bir tür elçi görevi yapan virüsler, genetik olarak değişmiş elçiler.
- And here,... the viruses that carry the cells are sorts of messengers, messengers of genetically enhanced food.
Numaran yine değişmiş.
Your number's changed again.
Çok değişmiş mi?
Did he change much?
Sende bir şeyler değişmiş.
Something about you changed.
- Hiç.. büyüttüğüm kızım değişmiş.
Well, that just doesn't sound like the daughter that I raised.
Değişmiş.
He's different.
Bahçe son gördüğümden beri bayağı değişmiş.
The garden - looks like it came a long way since I last saw it.
Belki de "Bay Saç Ektiren" gibi bazı istisnalar değişmiş olabilir tabii.
Or they actually do change... With exceptions like Mr. Hair Plugs, of course.
Benim şifrelerim de değişmiş.
I'm locked out here.
Onu son gördüğümden bu yana değişmiş.
She's changed since I last saw her.
Evet. Ve artık değişmiş bir John'umuz var Chuck.
I did, and I'm happy to say we've got ourself a changed man, Chuck.
Şartların değişmiş olmasına ve güzel sınıfına katılmış gibi olmama rağmen, kıskanıyorum.
Even though things have changed... and I seem to have joined the ranks of the beautiful, I am jealous.
Ki bu trenin ucunu kaçırdıysanız bildikleriniz tamemen değişmiş demektir.
That's gone off the rails and has completely altered The cultural landscape as we know it.
Bu kişi bir gün uyandığında dünyanın tamamen değişmiş olduğunu fark etsin. Adına ütopya denilen adaletsizliklerle dolu harika bir dünya olsun. Başına artık başka bir talihsizlik ya da bela gelmeyecek olsun.
But he wakes up one day to a world that has completely changed. and he encounters absolutely no misfortune anymore.
— teşekkür ederim —... bir şekilde değişmiş olabileceği. Senin dışında tabii.
Thanks. with the exception of yourself.
Bir gecede de STC verileri... şey yani tüm dünya değişmiş oldu.
the STC data... the world itself changes.
Bu değişmiş zaman düzlemini de normale çevirebilecek tek kişi sensin.
You're the only one who can restore the altered time plane to its original state.
Çikolata kaynakcısı, sen ee.. değişmiş gibisin.
Chocolate-fountain guy, you look, uh... Different.
Hiçbir şey kaybolmamış sadece yerleri değişmiş.
There's actually nothing missing.
Onun değismiş durumlara adanmışlığı ve bilgisi, ve bilinçli düşünmesi, ve her zaman onu yetkililere karşı çatışma içine sokmuştu, çünkü yasak bir harekattı.
Stop it. His dedication to altered states and knowledge... and tinkering with consciousness, that, as well, always leads one into conflict with the powers that be, because that, too, is an illegal activity.
değişmişsin 53
değişir 70
değişti 33
değiştir 41
değişik 17
değişiyor 42
değişim 17
değişken 23
değiştin 25
değiştim 42
değişir 70
değişti 33
değiştir 41
değişik 17
değişiyor 42
değişim 17
değişken 23
değiştin 25
değiştim 42
değiş 37
değişmedi 19
değişiklik yok 46
değişen bir şey yok 26
değişeceğim 22
değişmemişsin 17
değişebilirim 16
değişmedi 19
değişiklik yok 46
değişen bir şey yok 26
değişeceğim 22
değişmemişsin 17
değişebilirim 16