Diye düşünmüştüm translate English
4,715 parallel translation
Onunla biraz takılır, beni biraz geliştirir diye düşünmüştüm.
I was thinking of having him take me out, bulk me up a bit.
Yeni bir elbise ve büyüleyici insanı yanıma alırım diye düşünmüştüm.
I thought I might get a new dress. And an ironic fascinator.
Sizinki yeteri kadar yakın değil, ama bizi yakın olabilecek birine götürebilirsiniz diye düşünmüştüm.
You're not a close enough match, but I was hoping you could lead me to one.
Sadece merak ettim, oğlun New York'ta yaşamaya başladığından beri,... avukatında New York'ludur diye düşünmüştüm.
Just wondering since your son's in New York, thought you have a New York attorney.
Bense acıdır diye düşünmüştüm.
I thought they meant spicy!
Yahudi kavanozunda daha çok para olur diye düşünmüştüm.
You'd think there'd be more dollars in the Jew jar.
Eğer abime karşı herhangi bir hırsım olmazsa eğer abim kendi yoluna giderse ve ben de kendi yoluma gidersem ailemizin huzuru olur diye düşünmüştüm.
I thought that I could not covet what is Won's. And as long as he walked his path and I walked mine... I thought that this family would be in peace.
Dinle, toplantıdan birkaç kız çağırırız ve sana yardımcı olurlar diye düşünmüştüm.
So, listen, I was thinking that we could call a couple of the girls from the meeting and have them take turns helping you out.
Sadece bir-iki tane süsün hikâyesi vardır diye düşünmüştüm ama hepsinin varmış.
You'd think only one or two of these ornaments would have a story, but it's every single one.
Güneşli bir yerde, zeytin koruluklarının gölgelerinde şarap içerek saklanırız diye düşünmüştüm.
I imagined us hiding out somewhere sunny, spending the days drinking wine in the shade of an olive grove.
Özür dilerim, ben sadece... esprili olur diye düşünmüştüm.
Sorry, I just... I thought it would be a playful kind of thing.
Terhis olunca az biraz rahat ederim diye düşünmüştüm.
I was then released, and I thought it would get peaceful.
İnsanların gerçekten ilgilendiği şeylere ilgi duymaya başlarım diye düşünmüştüm.
Well, I was thinking of developing some interests that people might actually take an interest in.
Buna kucak derim diye düşünmüştüm.
I was thinking of calling it a "hug."
Öyle mi? Başından savar diye düşünmüştüm.
I thought he'd drag this out.
Hayat hikayemi anlatırsam siz de anlatırsınız diye düşünmüştüm.
I thought that you might tell me your life story if I told you.
Sadece daha fazlası olur diye düşünmüştüm.
I just thought that... would be more.
Bu, işimizi daha da kolaylaştıracak diye düşünmüştüm.
And I thought it was gonna make it easier.
- Belki geri dönmezsin diye düşünmüştüm.
I thought maybe you weren't coming back.
Belki biraz görüşürüz diye düşünmüştüm.
I thought maybe I'd do some consulting?
Hazır buradayken bana yardım edersin diye düşünmüştüm.
I mean, while I have you here, I just thought maybe you could help me with this.
Önemli değil diye düşünmüştüm, ama şimdi dönüm noktası olduğunu düşünüyorum.
I thought it wasn't important, but now I think it will be decisive.
Sana rastlarım diye düşünmüştüm.
I was hoping I'd run into you.
Kalkanından ibaret değilsindir diye düşünmüştüm.
I thought you were more than just a shield...
Nehir kıyısında piknik yaparız diye düşünmüştüm.
I thought we could have a picnic on the river.
Hatta St. Olivia'danmış. Belki tanırsın diye düşünmüştüm.
Get this, he was actually from St. Olivia, so I thought that maybe you knew him.
- Komik olur diye düşünmüştüm.
- No, I thought it'd be funny.
Hoşuna gider diye düşünmüştüm.
I thought you would be excited.
Yani, doğruyu söylemek gerekirse bitirici hareketi yapıyorum diye düşünmüştüm.
Um, I mean, honestly, I thought I was doing like a finishing move.
Ben öylelerdir diye düşünmüştüm hani o yüzden artık isyan edip, bu işi yapmak istemiyorum demişsindir belki.
Mm-mm. Oh, I thought maybe they were and that's why you rebelled and didn't want to do it anymore.
Bizimkiler yürütebilmişlerdi ve ben de hep aynısını yaparım diye düşünmüştüm.
It worked for my parents and I always thought that I'd do the same.
Ve eğer eve dönersem bu, durumu kabullenmek olur diye düşünmüştüm.
And I thought that if I went home it would just be admitting that.
# Bir mektup yazabilirim diye düşünmüştüm #
♪ I thought I might just write a letter ♪
- İçimizi rahatlatır diye düşünmüştüm.
Well, I thought it would be cathartic.
Uzun süredir görüşmedik, buraya gelir de ona denk gelirim diye düşünmüştüm.
We lost touch and I was just hoping maybe I could get lucky and run into him.
Zamanı geldi diye düşünmüştüm...
I thought it might be time...
Acaba burası... o küçük kahverengi ev olabilir mi diye düşünmüştüm.
You know... I thought maybe this was the little brown house.
Bana yardım edebilirsin diye düşünmüştüm.
I thought you might help me.
Beraber kahvaltı yaparız diye düşünmüştüm.
I thought maybe we could have breakfast together.
Yazın beraber oluruz diye düşünmüştüm.
I thought we had the summer.
Bana yürüyüşte eşlik edersiniz diye düşünmüştüm.
I hoped you might accompany me on a walk.
Paris ya da Rouen olabilir diye düşünmüştüm.
I was thinking Paris, or maybe Rouen.
Viski içeriz diye düşünmüştüm.
I was going to pour you a whiskey.
Belki gelmezsin diye düşünmüştüm.
I thought perhaps you wouldn't come.
Evet, işe gitmeden önce tanışabiliriz diye düşünmüştüm.
Yeah, thought we could go introduce ourselves before I go to work.
Takım elbise giymek normal bir şey diye düşünmüştüm.
I thought it's very common to wear suits.
O gece ormanda, benim üstümdeyken "Buraya kadar" diye düşünmüştüm.
That night in the woods, he was on top of me and I thought, "This is it."
Sadece benimle ilgili diye düşünmüştüm.
- I thought it was just me.
Kayağa gitmeniz güzel olur diye düşünmüştüm.
I just thought it would be good for you to go skiing.
Teslimat işleri yapabilirim diye düşünmüştüm.
I was thinking... I could make some deliveries.
Ve kayıtlara geçsin diye söylüyorum sen pencereyi öyle pat diye kırınca bunun cidden bayağı agresif bir hareket olduğunu düşünmüştüm.
And, for the record, I actually thought it was pretty badass when you broke that window like that.