English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ D ] / Diğ

Diğ translate English

10,221 parallel translation
Koca bir köyü sırf müfrezemin onlara kuyu kazdığını öğrendiği için katletti.
He slaughtered an entire village because they allowed my platoon to dig them a well.
- Biraz daha kazayım.
- Let me dig some more.
İyi de, neden kazıp geri çıkarmamış ki?
But why didn't he dig them up again?
Dal bakalım.
Well, dig in.
Yumul bakalım Damon.
Dig in, Damon.
Hadi. Göreyim seni.
I want to see you dig on this one.
Bu seferki kolay olmayacak.
- dig up, but this one's not gonna be easy.
Maliye bundan haberdardır sanırım, ama biraz daha araştırırlarsa ne bulurlar bilemezsin.
Now, I assume the I.R.S. is aware of it, but you never know what they're gonna find if they dig a little deeper.
Sadece yokluğundan bazı eski dosyaları karıştırarak yararlanıyordum.
I was just taking advantage of her absence to dig through some cold cases.
Daha iyi düşün, korkutucu bir şeyler bul.
Dig deep. Think of something scary.
O yüzden onu zorlaman gerekecek.
So, you're going to have to dig in on him.
Onu zorlaman gerekecek.
You're going to have to dig in.
Biri bunu niye yapsın ki, bu bodrumdan onunkine kazsın?
Why would someone do all this, dig from this basement to hers?
Ve bu bodrum da kazmak için oldukça akıllı bir yer.
And this basement's probably a pretty smart place to dig from.
Teklifinizi geri çevirince onun yerine Al-Haj'a bitişik evden bir tünel kazdırdınız.
When she turned you down, you had Al-Haj dig a tunnel from next door, instead.
Nadim Al-Haj 15 metre tüneli Noel ışığı kadar işe yarayan bir plastik bir şeyi yerleştirmek için kazmadı.
Nadim Al-Haj did not dig a 50-foot tunnel in order to install a plastic bauble with as much function as a Christmas light.
Geçmişini kazıp çıkarmalısın.
You've got to dig deep in your history.
Cesedi taşıyamam.
I can't dig up a body.
İğnelemek veya yargılamak için söylemiyorum ama ofisime parmak arası terliklerinle geldin.
This is not a dig, certainly not a judgment, but you walked in my office wearing flip-flops.
Eğer bazı arkadaşlarım daha derine gitmem için beni ikna etmeselerdi.
Friends hadn't convinced me to dig a little deeper.
Takımına bayıldım.
I dig the suit.
Söyle de biraz çabuk araştırsınlar, mesajcı tehdidini tutmaya karar verip hepimizi yerle bir etmeden önce yani.
Well, tell them to dig a little faster before our texter makes good on his threat to take us down.
Başkan ve başkan yardımcısı yakın alanda tüm insanları tahliye emretti.
Authorities are attempting to dig out residents In four residential blocks near the intersection Of Temescal Canyon Road and Pacific Coast Highway.
Üç gün bekleyip, geri dönersin, kazar bakarsın. Yaşıyorsa, o zaman dilek tutarsın.
You wait three days, you come back, dig it up, and if it's alive, right then is when you make your wish.
Dağın içinde delik açıp, gizlemek için başka ne yaparsın?
Why else do you dig a hole in a mountain and hide?
Daha iyisi ama daha derinden, baba.
Better, but dig deeper, Dad.
Biraz kurcala.
Just dig around a little.
Yazın, Cape Cod adında bir yere gideriz, istridye toplar ve bedensörfü yaparız.
In the summer, we go to this place called Cape Cod, and we dig for clams and bodysurf.
Ben ortalığı kolaçan edip, temiz giysiler bulayım.
I'll dig around and find a change of clothes.
Tabii, beğeneceğini umuyorum.
Yeah, I think you'll dig it.
Bize bir iyilik yap McGee. Kulaklıkla araştır.
Do us a favor, McGee, dig with headphones.
Sanki içinde bir kara mayını var ve kazmamı istiyorsunuz.
There's a land mine inside him and you're asking me to dig it up.
Kremlin'in sisteminde babanla ilgili bilgi araştırmak için Eric'in yetkisini mi kullanıyorsun?
You're using Eric's access to the Kremlin's system to dig up information about your father? Look, Sam...
Artık sen uğraş.
And you can dig yourself out.
Çoğu zaman, tüm seçenekleri düşünmeden kendilerini ters bir duruma sokarlar.
I only meant they dig themselves into a position, often before considering all the options.
Ali'nin evine geri git ve ne araştırabileceğini bak.
Go back to Ali's house and see what you can dig up.
Kentsel dönüşüm bölgesinin ortasında mezar kazmak kolay değil.
It's not so easy to dig a grave in the midst of an executive housing development.
Stephanie'nin Romeo'sunu biraz eşeleyelim. Bakalım Gavin'in masum olduğuna dair bir kanıt bulabilecek miyiz.
We look into Stephanie, dig into her Romeo, see if we can find any evidence that Gavin is innocent.
Konfüçyüs kişinin iki mezar kazmasını uyarır.
Confucius warns that one should dig two graves.
Benden hoşlandın mı canım?
~ Do you dig me, baby?
Sherlock, Oscar'la birlikteyken, adamı araştırabiliriz.
While Sherlock is with Oscar, we can dig into him.
Fakat ne gerek vardı da geçmişi kurcalayıp hayatımı zorlaştırdın?
But why do you have to dig up the past again and make life difficult for me?
Hitler büyük ihtimalle daha aylarca savaşmaya devam edecektir.
Hitler will dig in, probably for months.
- Konuyu deştin mi?
Did you dig further?
İnatlaşıyorlar. Annem her zaman ortamdaki en zeki insan olmuştur.
Both want to dig in, and my mom is the smartest person in the room.
Çıkarması ellerinizden öper.
You're welcome to dig it out.
Yumulun çocuklar.
Dig in, guys.
Helios'u derinlemesine araştırmamı istemiştiniz.
You wanted me to dig up everything on Helios.
Gerçek bir şey bulmadan önce epey derine inmen gerek, evlât.
You have to dig pretty deep, kiddo, before you can find anything real.
Noah'ı daha derinden araştıracağız, bakalım 30 yıl önce o bölgeyle bağlantısı var mı?
We'll dig deeper into Noah, see if we can connect him to that area 30 years ago.
Kesinlikle anlıyorum.
Yeah, I mean, I totally dig.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]