Doğru değildi translate English
1,039 parallel translation
Bu kadar iyi ve dürüst birinin beni kullanıp bir kenara attığını düşündüm. Ama bu doğru değildi.
Thinking that a fine, decent man had used me as though I were a cloth to wipe his shoe on,
Doğru değildi.
You didn't mean it.
Harlan'ın dediği doğru değildi değil mi?
It isn't true, is it? What Harlan said.
Bu doğru değildi.
It wasn't true.
Bu arada, o teypte benim hakkımda söylenenler, doğru değildi.
By the way, what was said about me on that tape, it wasn't true.
Doğru değildi, değil mi?
That wasn't true, was it?
- Söylediklerinin biri tanesi bile doğru değildi.
Not a word of it is true.
Doğru değildi tabii ancak sürekli bu şekilde konuşurdu.
Of course it wasn't true, but he'd just keep talking and talking.
Sana babam hakkında anlattıklarım doğru değildi.
The things I told you about Father aren't true.
Özür dilerim efendim ama bunlar tam doğru değildi.
Excuse me, sir, but that's not quite right.
Fakat bilgisayar yine de doğru değildi.
- Now, the stardate... But the computer is inaccurate, nevertheless.
Ancak, bu bilgi doğru değildi.
Apparently, our information was incorrect.
Ayrıca, onların hiçbiri doğru değildi. Zeki bir avukatın varmış.
Besides, none of it was true.
- John, doğru değildi.
- John, that's not right.
Doğru değildi, birçoğunun olduğu gibi.
I was untrue. Untrue with many. - That is a lie.
O adamın az önce söylediği kesinlikle doğru değildi.
What that fella said a minute ago ain't strictly true.
Ama bu doğru değildi.
But that wasn't true.
Roma'dan, Cremona ya da Ferrara'dan geldiği doğru değildi.
It is not true that he came from Rome, nor from Cremona, nor from Ferrara.
Özür dilerim. Söylediklerim doğru değildi.
I didn't mean those things I said.
Tamam, anlattıklarım doğru değildi.
OK, it isn't true.
Öyle gerekiyordu ama tek kelimesi bile doğru değildi!
It had to read that way, but there wasn't a word of truth in it.
Birçok insan El Alameyn'de çok büyük bir baraj ateşi açıldığını ve ateş biter bitmez harekete geçmek üzere herkesin sıraya girdiğini düşünür. İnanın bana bu doğru değildi.
Many judge that El Alamein it was a great barrage of artillery with everybody to the wait behind, e that all had waited that it stopped to start to fight, but it was not nothing of this.
Mektupta yazanlar doğru değildi!
The letter was a lie!
Bana korse alman da doğru değildi. Haydi, gel.
You weren't supposed to buy me a corsage either.
Hayatın onların için ucuz olduğunu düşünürdük ancak bu doğru değildi.
We thought life was cheap to them, but that's not true.
İnsanların onun hakkında düşündükleri doğru değildi.
It wasn't true what people thought about her.
İnsanların düşündüğü doğru değildi.
It wasn't true what people thought.
Orada söylediklerim doğru değildi.
I didn't mean sit back there.
- Doğru değildi.
- It's not true.
Onu kazanmak için hayatının bir parçası olacağıma inanmasına izin vermiştim. Ama bu o kadar doğru değildi.
In order to win her, I let her believe... that I would be part of herlife... which wasn't at all true.
Doğru değildi.
It wasn't true.
Ama zaman doğru değildi.
But the time wasn't right.
Yaptığım doğru değildi, anladın mı?
had no right, see?
Bu kesinlikle doğru değildi.
It obviously wasn't true.
Doğru değildi.
That it wasn't right.
Yani, söylediğin hiçbir şey doğru değildi.
I mean, nothing you've said has been right.
O adamlarla, sebepsiz yere yattığımı söyledim, ama bu doğru değildi.
I said I slept with those men just for the hell of it but that's not true
Zamanlama doğru değildi.
The moment's not right.
Bu yaptığın tamamen yersizdi, ve doğru değildi.
You know, that was completely unnecessary and not right.
Bu doğru değildi.
That- - That wasn't right.
O f doğru değildi akortsuz duymadın mı?
That F wasn't right, didn't you hear it was off-key?
Doğru, eski bir aktris olsa da ilgisi sırf oyuna yönelik değildi.
True, but her interest was not primarily in the play, former actress though she may have been.
Doğru kişi değildi ne de olsa.
it wasn't the right thing, after all?
Niye, çünkü hiç kimseye onu yargılayıp mahkum etme hakkını verecek türden biri değildi. Bu da doğru mu?
Because he would never have given any man... the right to judge him, and sentence him.
Üvey annemin cesedinin yanında üç hafta kaldığım doğru değil. Çünkü Madam Rosa benim üvey annem değildi.
It's not true that I stayed three weeks next to the corpse of my adoptive mother, because Madame Rosa wasn't my adoptive mother.
Doğru, ama kardeşlerim değildi.
That's true, but my brothers weren't.
İfademde polislere o gece benimle olduğunu söyledim. - Ama doğru değil, benimle değildi.
I had to talk to these cops and tell them that he was, but he wasn't.
Doğru zaman değildi.
It just wasn't the right moment.
Sizden istediğim hiç de doğru bir şey değildi.
What I asked you to do was unfair.
O bizim için doğru kişi değildi.
She just isn't right for us. You know, ever since our little accident,
Sanırım bütün gece burada sizinle değildi, doğru mu?
Guess he was here with you all night?
değildi 207
değildir 62
değildim 75
değildin 22
doğru 10892
dogru 95
doğrudur 303
doğru söylüyorsun 77
doğru mu 1537
doğru söyle 45
değildir 62
değildim 75
değildin 22
doğru 10892
dogru 95
doğrudur 303
doğru söylüyorsun 77
doğru mu 1537
doğru söyle 45
doğrulandı 46
doğrusu 383
doğru bildin 42
doğruymuş 64
doğru söylüyor 187
doğru değil 421
doğru mu söylüyorsun 24
doğru mu anladım 18
doğru söylüyorum 192
doğruyu söyle 121
doğrusu 383
doğru bildin 42
doğruymuş 64
doğru söylüyor 187
doğru değil 421
doğru mu söylüyorsun 24
doğru mu anladım 18
doğru söylüyorum 192
doğruyu söyle 121