English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ E ] / Eşyalarını al

Eşyalarını al translate English

1,066 parallel translation
Eşyalarını al, çocuk.
Get your stuff, kid.
- Eşyalarını alıp gitti.
- He just picked up his stuff and left.
Eşyalarını al.
Get your stuff out.
Tatlım, sen de eşyalarını al.
You too, darling. Go get your things.
Eşyalarını al.
- I know. Get your gear.
O orada evimden eşyalarını alıyordu.
He was there getting some stuff out of my apartment!
- Eşyalarını al.
- Get your things.
Eşyalarını al ve çık dışarı.
Get your things and get out.
Eşyalarını al!
Get your stuff!
- Eşyalarını alır mısın? - Tabii.
- Will you get her things for me?
Eşyalarını al.
Receive your belongings.
Eşyalarını al ve benimle gel.
Get yours things and come with me.
Mac, bu şeyleri laboratuardan depoya taşıyoruz Gel eşyalarını al
Mac, we're movin'those things out of the lab into the storeroom.
Eşyalarını al ve git!
- All right, I can take a hint, Jerry.
Konuşmayı bırak ve yap. Çantalarını, eşyalarını al ve git.
Pack your bags, pack your things and leave.
Eşyalarını al.
Take your things.
- Eşyalarını al!
- Take your things!
Haydi şimdi git eşyalarını al ve iyi geceler.
Now run along, your baggage, and goodnight.
senin hakkında söylediklerini duydun git içerden eşyalarını al ve üçümüz çekip gidelim
You heard what she said about you. Go get your stuff and let`s all three split.
Ofise gidip eşyalarını alıp seni eve bırakmalıyım.
We have to go by the office pick up your things, and take you home.
Eşyalarını alırsan, seni doktorla tanışmaya götürürüm.
If you'd like to grab your things, I'll take you in to meet the doctor.
O zaman eşyalarını al.
Then you better grab your things.
Eşyalarını al ve beni holde bekle.
Take out your things, and wait for me in the hall
Diamanti, eşyalarını al, buraya gel.
Diamanti, come here with your things.
Eşyalarını al.
Get your stuff together.
- Eşyalarımı alır mısın lütfen?
- Will you get my things, please?
Eğer beğenirsen, Globe'a gidip eşyalarını da alırım.
If you like, I'll go back to the Globe and pick up your stuff for you.
Bakın ne yaparız... arabalarınızı ve eşyalarınızı alıp gelin...
I tell you what we could do... if y'all get your car and everything...
Eşyalarınızı alın.
Get your gear.
O halde biri eşyalarını kilerden alıp bu elbise dolabının içine koymuş.
Then someone must have carried his clothing... up from the cellar and placed them in this wardrobe. - I did.
- Şu eşyaları alın.
- Get that stuff.
Acaba özel eşyalarınızı... papağanınıza ya da köpeğinize verme alışkanlığınız mı var?
Are you in the habit of giving intimate articles of your clothing to your parrot or lapdog?
Eşyalarımı altı yıllık dolaptan alıp geçicilerin arasına astın ha?
I been in that locker for six years, and you put my stuff on skid row?
Eşyalarınızı alın.
You take your stuff!
Eşyalarınızı alın.
Get your things.
Eşyalarımı alın sadece lütfen.
Just get my stuff, please.
Bütün eşyalarını sakladım, Billy.
I saved al your stuff, Billy.
Sormadan eşyaları alırsan hırsızsın demektir
When you take something without asking, it's stealing.
Eşyalarınızı alın kovboylar.
Get your gear, buckaroos.
Lütfen 312 nolu odaya gelip, eşyalarımı alır mısınız?
This is room 312. Could you send someone for my luggage?
Git bunu göster, eşyalarını geri al.
Take this and claim them.
Paralarınızı ve diğer..., değerli eşyalarınızı yanınıza alın.
Bring your money, and valuables with you.
Al şunun eşyalarını.
You take his stuff.
Bunu ona da söyledim. "Bak." dedim, "senin eşyalarını istersem gelip alırım."
I said, "Look, I want your shit, I just come in here and take it."
- Eşyalarını topla ve öndeki masayı al.
- Get your things and take the front desk.
Al eşyaların burada Travis.
Here Trav, here's your stuff.
Şimdiye dek bütün değerli eşyaları alınmış, baştan aşağı aranmış, bitleri ayıklanmış cinsel sapıkların bulunduğu soğuk ve karanlık bir hücreye atılmıştır.
By now he's probably had all his valuables taken, been strip-searched, been deloused and thrown into a dark, cold cell with a sex-starved pervert.
- Al eşyalarını, kendi eşyanı bile bilmiyorsun.
- Get him this, get him that...
" Arama esnasında alınan tüm eşyaların...
" I hereby request the return...
- Haydi, eşyalarınızı alın.
- Come on, get your stuff.
Eşyalarınızı da alın.
- Dad, are you down there?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]