Fıyat translate English
258 parallel translation
1000 dolar çok iyi bir fıyat.
A thousand dollars is grand larceny as it is.
Piyasa fıyatından biraz fazla değil mi?
Bit more than the going rate, isn't it?
Bana sorarsan bu çok iyi bir fıyat.
A fair price by any reckoning. Archie, sir!
Kumlara sevgi dolu bir kucakmışçasına uzanıp yatıyorsun ve yağmur, rüzgar, fırtına her akşam elbisenin altından savruluyor.
You lie back in the sand as in the more loving hands... that the rain and wind and thunder slip under your dress every evening.
Kızları. Bir tanesi birinci sınıf bir borsacı ile evli. Paralarıyla nasıl daha akıllıca yatırım yapabileceklerini biliyor.
Daughters, one of'em married to a high-Class broker... who knows how to invest their money more wisely.
-... yat, fırtınada kaybolmuş.
-... when it was lost in a storm.
Bu yat alınabileceklerin en iyisiydi ve her fırtınaya da dayanabilir.
This yacht is the best you can buy, and it can weather any storm.
Zenci olan onu giydiriyor, tıraş ediyor, yemeğini yediriyor,..... yatırıyor, tuvalete götürüyor, dişlerini fırçalıyor.
That coloured guy, he has to dress him, shave him put him to bed, carry him to the toilet, brush his teeth...
Lavta, ne şanslıyım ki sana sahibim söyle şarkılarını kalbimin ay ve güneş yarışırken gökte çiçekler de soluyor zaman geçtikçe düşmüş çiçekler umursanmadan yatıyor Lavtamdan isyankar bir nota çıkıyor denizler fırtınalı, Dünya kargaşa içindeyken yükselsin Ejderha derin denizlerden!
O Lute, fortunate am I to have you Sing the songs of my heart Suns and moons race across the sky
Ve bir dakika sonra, "aman" demeye fırsat bulamadan, kıçının üzerinde yerde yatıyorsun.
And a minute later, you're lying ass up on the ground, without having the time to say, "ouch".
Fakat en sonunda, yaşlı Marka'nın mayalanmaya yatırıldığı yerde birlikte fıçılanmana sebep olacak.
But in the end, it would have led you to the vat where old Marka lies fermenting along with all the must.
Zingara'daki işgücü koşulları yabancı yatırımcılar için olağanüstü fırsatlar sunuyor.
Labour conditions in Zingara offer excellent opportunities for the foreign investor.
Arkamı döner dönmez dışarı fırlayıp... hastalıklı oyunlarında kullanmak üzere... çer çöpe yatırıyorsun paranı.
as soon as my back is turned... you run right out and spend it on props... for your morbid little games.
Bu aşağı sınıf yaşama alışman gerek... çünkü burada güzelllikler yatıyor.
You must get used to this lowlife... for here lies beauty.
Koca bir fıçı benzin aldılar, ve beni yere yatırdılar.
They took a big can of petrol, and they made me to lie down.
Ve... adam... yerde yatıyordu kafasındaki bir delikten kan fışkırıyordu.
And, uh... the guy was... lying'on the ground with blood pouring'out of a hole in his head.
- O vakitte ve yerde, yatınızın fırtınanın eşiğinde olması gerekirdi.
- Well, at that time and at that place, your yacht would have been in the eye of the hurricane.
Bu yatırım fırsatı ile son derece ilgileniyorum.
I'm very interested in this investment opportunity.
Şimdi dişlerini fırçala ve beraberce yatın.
Now, it's brush your teeth and under the covers with you.
Sizin için inanılmaz bir yatırım fırsatım var.
I've got an investment opportunity.
Bak, karşıma bulunmaz bir yatırım fırsatı çıktı. ve bu fırsattan kimleri faydalandıracağımı düşündüm. Çünkü o kadar iyi ki, yasal olamaz.
Look, a unique investment opportunity came my way and I'm thinking of people that I'm gonna bless with this chance cos this is so good it should be illegal.
Bir gecelik fırçalamadan yat. Sorun olmaz.
One night without it won't matter.
Efendim? "Home Phit marka gerçek deriden bir çift ayakkabıya yatırım yapmanız için bir fırsat."
"This is your chance to invest in a pair of Home Phit real leather shoes."
Bir zenciyle yatıp kalktığın için annen mezarında fırıl fırıl dönüyordur.
- Stop, Daddy!
Çok ciddiyim. 90'lı yılların en gözde yatırım fırsatı olacaklar.
I'm serious. It's the number one investment op ofthe'90s.
Yatırım fırsatlarını televizyon olmadan, dergi reklamları olmadan nasıl sunabilirsin?
How can you present investment opportunities without television, without magazine ads? "
Fırında yatıyorsunuz galiba.
You sleep in the oven, I suppose?
Bir bovling salonuna yatırım yapma fırsatı geçti elime.
I, uh, I have this opportunity to invest in a bowling center.
Şimdi, bende olduğu gibi, eğer bir erkek cinsel organın varsa ve eğer erkeklik organı olan başka biriyle yatıyorsan... Demek ki tamamıyla onun hakkında birinci sınıf bilgiye sahipsin demektir.
Now, if you have male genitalia, as I do... and you're sleeping with someone who also has male genitalia... then you have firsthand knowledge of how their equipment works.
Lenny'i, etrafında biri "F" harfiyle başlayan bir şey söylerse... yatıştırmak çok güç olur.
You use the "F" word around Lenny, you got to tranquillise him.
Oğlan çok tombul, yatınca, fırıldak gibi dönüyordur, Bugün yaş günü!
Boy's so fat, every time he turns around, it's his birthday!
Bütün hafta sonları... balık tutuyor... tembel tembel yatıyor... kendini yenileyebilme fırsatlarını kaçırıyorsun.
All those weekends fishing lounging, opportunities lost to renovate yourself.
Babam ağzından dil yerine bakteri dolu bir sünger fırlamış halde yerde yatıyor olacak.
He'll have a bacteria-ridden sponge protruding from his mouth like a bloated tongue.
Ya çok büyük bir ruhsal rahatsızlığın var ve en kısa zamanda hastaneye yatırılmalısın, yada birinci sınıf psikoloji öğrencisisin.
Either you are seriously mentally ill and you should be institutionalized immediately, or you are a first-year psychology student.
Beni yere yatırdı yine taşı aldı ve yine ileri fırlattı.
He had me crouch down, took the stone... and threw it farther.
Yatırım uzmanları, onlardan nefret eden Steiner'den sınıf arkadaşları, Dalton ve Brown ve biz.
Investment bankers and the women who hate them... classmates from Steiner, Dalton and Brown... and us.
"Harika bir yatırım fırsatı."
A fabulous investment opportunity?
Bay Ray, annesini üçüncü sınıf bir bakımevine yatırdı... ve kendisine bir Şark halısı satın almak için annesinin evini sattı.
Mr.Ray put his mother in a third-rate nursing home... and used the profits from the sale of her home... to buy an Oriental rug for himself.
Eğer özellikle,..... yoz bir yatırımcı iseniz bu bir fırsat... Kalbinde kendi çıkarından başka hiçbir şey taşımayan yoz bir yatırımcı iseniz.
An opportunity... particularly if you happen to be a corrupt investor... a corrupt investor... with nothing but self-interest at heart.
Yatırım fırsatları her zaman ilgimi çeker.
I'm always interested in investment opportunities.
Ben üçüncü sınıf bir yatım!
I'm a class-three yacht!
Bu kongreye beş günümüzü ve üç bin Dolarımızı yatırdık ama sonuç sıfır.
Five days and three grand invested and we got bupkiss to show for it.
Dinle. Sana ilginç bulacağını düşündüğüm bir yatırım fırsatı sunuyorum.
Listen, I'm presenting you with an investment opportunity... that I think you'll find interesting.
Dinle, şu anda bomba gibi bir yatırım fırsatı var.
Listen, we have an explosive situation going on right now.
Kocam hastalandı, ben f... şelik yatım, neden olsa Rosa bu, parçaları her zaman o toplamak zorunda, yalan mı?
- My husband gets sick, I fuck! Who gets screwed? Rosa!
Bu sabah gazetenin finans sayfasında çok ilginç bir yatırım fırsatı olduğunu okudum.
I saw an interesting investment opportunity in the financial pages this morning. - Oh, yes?
Onu nasıl böyle yatırırız, yanlış başı yanlış tarafa bakıyor.
No! What's should we do about it. He has to f ace North.
Durumu şöyle özetleyeyim ; baban zehirden tamamen arınman için seni hastaneye yatırdı.
Here's how thingsstand... you f ather has hositalizedyou for disintoxication.
Cevabı, resifin en derinlerindeki kar fırtınasında yatıyor.
The answer is deep on the reef in a blizzard of life
terlemiş halde baygın yatıyordun... 112 F derece ateşin vardı ve ölüyor gibiydin.
You were all flunked-out, sweating, you know... running 112-degree temperature and, like, dying.
Fırtına, yatını alabora etmiş ve ortadan kaybolmuştu.
He disappeared when a storm... capsized his yacht during the Admiral's Cup.