English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ G ] / Gerçekten çok güzelsin

Gerçekten çok güzelsin translate English

129 parallel translation
Gerçekten çok güzelsin.
You are really quite beautiful.
Gerçekten çok güzelsin!
You are really very beautiful!
Gerçekten çok güzelsin.
You're really beautiful.
- Gerçekten çok güzelsin.
- You're really beautiful.
Gerçekten çok güzelsin.
Awfully pretty.
Gerçekten çok güzelsin.
You're pretty. Very pretty indeed.
- Gerçekten çok güzelsin Eugenie.
You're really pretty, Eugenie.
Sen gerçekten çok güzelsin.
You are really beautiful.
Gerçekten çok güzelsin
You're really beautiful
Gerçekten çok güzelsin.
You really are very pretty.
Gerçekten çok güzelsin.
Christ, you are one beautiful woman.
Belki ciddiye almıyorsun ama gerçekten çok güzelsin.
You can kid about it, but you are very pretty.
Gerçekten çok güzelsin. Geliyorum.
- Yeah, I'm coming.
Seninle karşılaşınca heyecan kimyasal dengesini bozmuş olmalı. Çünkü tatlım gerçekten çok güzelsin.
The excitement of meeting you must have upset his chemical balance or something, because, my dear, you are so stunning.
Gerçekten çok güzelsin.
You are truly beautiful.
Gerçekten çok güzelsin.
You're really very beautiful.
Biliyor musun gerçekten çok güzelsin, Elaine.
You know you really are beautiful, Elaine.
Gerçekten çok güzelsin.
- And you are very beautiful.
Gerçekten çok güzelsin.
You're really great looking.
Gerçekten çok güzelsin.
This is a lovely gown, dear...
Gerçekten çok güzelsin.
You're perfect as it...
- Gerçekten çok güzelsin.
You're really beautiful.
Gerçekten çok güzelsin, Rebecca.
? You really are quite good-looking, Rebecca?
Gerçekten çok güzelsin, Rebecca.
You really are quite good-looking, Rebecca?
Sen gerçekten çok güzelsin.
You're so pretty...
Oh, gerçekten çok güzelsin, bunu biliyor muydun?
Oh, you truly are beautiful, you know that?
Gerçekten çok güzelsin.
You're really pretty.
Sen gerçekten çok güzelsin.
You really are quite beautiful.
Ama sen gerçekten çok güzelsin. Kendine has bir güzellik.
But you're so very beautiful in your own right.
Sen gerçekten çok güzelsin.
It's just that... You are so beautiful.
Yani, bence gerçekten çok güzelsin falan... ve senden çok hoşlanıyorum... ama hiç bu iş için ödeme...
I mean, I think you're real pretty and all... and I like you fine... but I never paid for...
Gerçekten çok güzelsin.
You're beautiful.
Seni izliyorum, gerçekten çok güzelsin.
I've been watching you, you're really beautiful. Thanks, that's sweet.
- Gerçekten çok güzelsin.
- You're really pretty.
Gerçekten çok güzelsin. Seni yiyebilir miyim?
You're really good now, I can't beat you.
Gerçekten çok güzelsin.
You really are very beautiful.
Sen gerçekten çok güzelsin.
You're actually very pretty.
İşte oldu. Gerçekten çok güzelsin, Oboro-sama.
Oboro-sama.
Bak, sen gerçekten çok güzelsin ve şeysin ama...
Look, you're really beautiful and everything but...
Senden gerçekten hoşlanıyorum. Çok güzelsin.
I really like you You're beautiful
Evet, gerçekten de çok güzelsin hayatım!
Yes, you are pretty!
Çok güzelsin. - Gerçekten mi?
- Somebody is eagerly waiting for you.
Gerçekten çok hoş bir kızsın. Ben de iyi biriyimdir. Ayrıca dekolte giymeden de çok güzelsin.
You're a really nice girl, and I'm a nice guy, and you're very pretty with or without cleavage and...
Gerçekten de çok güzelsin.
You look really beautiful.
Çok güzelsin, gerçekten.
You're pretty, really pretty.
Gerçekten, çok güzelsin.
Really, quite beautiful.
Sen gerçekten....... çok çok güzelsin.
- You're really... - Oh. Pretty.
Çok güzelsin gerçekten.
You're gorgeous for real.
Sen gerçekten de çok güzelsin.
You are very beautiful, like a doe. Beautiful doe.
Sen gerçekten... Çok güzelsin.
You are absolutely- - You're beautiful.
Çok güzelsin,... ve gerçekten inanılmazsın, Kit. Ama seni aramıza almamın sebebi Christian'ın daha iyi hissedebileceğini ummamdı.
You're beautiful, and you're really amazing, Kit, but I agreed to let you join us because I thought it would help make Christian feel better.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]