Henüz bulamadık translate English
429 parallel translation
Henüz bulamadık.
Not yet.
- Henüz bulamadık.
- Not yet.
Henüz bulamadık, bayım.
Nothing yet, señor.
Henüz bulamadık ama yakında bulacağımıza adım gibi eminim.
We haven't found him, but I'm sure we will.
Onları henüz bulamadık.
No, we ain't found them ain't.
Onu yok etmenin bir yolunu henüz bulamadık ama mümkün olan her yoldan saldıracağız.
We haven't found a way to destroy them yet, but shall attack them with everything we can.
Büküm prensibini henüz bulamadık.
We still don't have the bending principle.
- Henüz bulamadık, Müfettiş fakat Yüzbaşı Daglieri kadını göz hapsine aldı.
- Not yet, Inspector, but Lieutenant Daglieri has the woman under surveillance.
Bizim çocukları henüz bulamadık.
Haven't spotted our boys yet!
İzini henüz bulamadık.
Untraceable so far.
Ben... biz emlak acentasını arıyoruz, henüz bulamadık da.
Yes, we are looking for the rental agent. - We have an appointment with him.
Onu henüz bulamadık bile.
We haven't even found her yet.
Hayır, henüz bulamadık...
No, we haven't found him.
Şef, Hei Mo Le'nin sağı solu belli değil o nedenle onu henüz bulamadık
Chief, Hei Mo Le is unpredictable so I haven't been able to locate him just yet
Henüz bulamadık mileydim,... fakat Horner denen o adamı ale geçirdik.
Not yet, no, milady, but we do have the man, Horner.
- Hayır, henüz bulamadık.
- No, not yet.
Şey, Rico'yu henüz bulamadık.
Well, we haven't found Rico yet.
- Henüz bulamadık. Bakacak çok yer var.
There's a lot of ground to cover.
- Shelly, üzgünüm. Henüz bulamadık.
- We haven't found her yet.
Fakat henüz bulamadık.
Nós is that we still do not discover it.
- Üzgünüm doğru ineği henüz bulamadık.
- Sorry you didn't find the right cow yet.
Doğru noktayı henüz bulamadık ama bulacağız. Bulacağız.
We haven't struck the right chord yet, but we will.
Hayır, henüz bulamadık.
No, not yet.
Henüz bulamadık ama vücudun her yanında yaralar var.
- We haven't located any. - But there are wounds all over the body.
Harry hala üzerinde çalışıyor, ama sana olan şeyi açıklayabilecek, herhangi bir şeyi, henüz bulamadık.
Harry could think of, but we still haven't been able to find anything to explain what's been happening to you.
Onu henüz bulamadık.
Not yet.
- Henüz buna vakit bulamadık.
- We hadn't got around to that.
Henüz katili bulamadık ama.
Look, no one's done enough until we find this killer.
Henüz bir şey bulamadık.
We haven't found anything yet.
Her şey öyle hızlı gelişti ki, henüz örgütlenme fırsatı bulamadık.
It all happened so fast we ain't had a chance to get organised yet.
Askeri arazide bir şey bulamadık henüz.
We haven't done anything about the G.l. Tract yet.
Şüpheli birşey bulamadık henüz.
We haven't found anything suspicious.
Henüz silahını bulamadık.
We haven't found his weapon yet.
Ejder kızı öldürecek birini henüz bulamadın mı?
Haven't you found anyone to kill the lady dragon yet?
Bu üçüncü gece ve henüz bir şey bulamadık.
This is the third night and we haven't found anything yet.
Bu yıkıcı süreci durdurmak için henüz bir şey bulamadım.
I haven't found anything to halt this destructive process.
Ve kılıcıma layık bir kral bulamadım henüz.
And I have yet to find a king worthy of my sword.
- Henüz onları bulamadık.
- We haven't found them.
Wilkie'yi bulduk, ama henüz Peterson ve Smalls'u bulamadık.
We found Wilkie, but we haven't located Peterson and Smalls yet.
Onları durdurmak için henüz bir yol bulamadık.
We can't seem to get a make on them.
Henüz onu mahallede görmüş birini bulamadık ama, henüz erken zaten.
We still did not find anybody what has seen the Ascher this way, but also it is still early.
Henüz beğendiğimiz bir yer bulamadık.
We haven't found anything that we like yet.
Bay Brackett henüz bir şey bulamadık ama bulunca...
Mr. Brackett, we haven't come up with anything yet, but when we do...
Henüz onu bulamadık efendim.
There's no sign of him yet, sir.
Tamam ama henüz rehineleri bulamadık.
- We'll do it, Colonel. But we still haven't found the hostages yet.
Henüz aşmanın yolunu bir bulamadık.
None that we've found yet. We're still working on it.
Henüz bir şey bulamadık ama emin olmak için, bir kez daha tarayacağız.
We haven't found anything, but we'll go through it one more time.
Eğer burada bir çıkış yolu varsa ben henüz bulamadım.
If there's a way out of here, I haven't found it yet.
Henüz bir çözüm bulamadık.
We haven't solved anything yet.
Ama henüz onu bulamadık. Bulduk mu?
But then again, we haven't found him yet, have we?
henüz öyle bir kız bulamadım.
Because, I've not yet found a girl.
bulamadık 23
henüz 162
henüz değil 1250
henüz bilmiyorum 200
henüz yok 168
henüz gelmedi 78
henüz çok erken 19
henüz bitmedi 76
henüz hazır değil 20
henüz erken 24
henüz 162
henüz değil 1250
henüz bilmiyorum 200
henüz yok 168
henüz gelmedi 78
henüz çok erken 19
henüz bitmedi 76
henüz hazır değil 20
henüz erken 24