Henüz çok erken translate English
259 parallel translation
Henüz çok erken.
No, not this early.
Henüz çok erken.
It's early still.
Henüz çok erken.
It's early yet.
Beyler, sevincinizin büyüklüğünü anlıyorum, ama henüz çok erken.
Gentlemen, I understand your great joy, but it's too early yet.
Güzel bir akşam yemeği için henüz çok erken ama beni yoğun bir gece bekliyor.
It's far too early for civilized dining but I have a busy evening.
Kalkmak için henüz çok erken.
It's too early to rise.
Kitaplarıma geri dönmeyi düşünmek için henüz çok erken.
It's too early to think of getting back to my books.
Birleşmiş Milletler adına şu anda size söyleyebileceğim tek şey bu Kanamitlerin düşmanca amaçlarla geldiğini varsaymak için henüz çok erken olduğu.
Speaking on behalf of the united nations, i can only tell you that at this moment it would be premature to assume hostile intent on the part of these... these kanamits.
Reddediyorum efendim, henüz çok erken.
I oppose it, sir, on the grounds that it's premature.
- Hayır, henüz çok erken.
- No, it's much too early.
Bu zavallıcıktan pişmanlık göstermesini beklemek için henüz çok erken.
It is premature to look for contrition in the poor creature.
Kutlama yapmak için henüz çok erken sevgili Massimo.
Congratulations are premature, my dear Massimo.
Üzgünüm, ama henüz çok erken.
I'm sorry, but it's too early.
Bir şey söylemek için henüz çok erken.
It's too early yet to know.
Henüz çok erken.
It is still too early.
Bir şey olduğunu var saymak için henüz çok erken.
There's no basis to assume it's anything yet.
Henüz çok erken.
It's too soon yet.
Henüz çok erken.
It is too soon.
Fakat bayım, unutmak için henüz çok erken.
But, mister, it's too quick not to remember.
Günlük yaşamında ona güvenmek için henüz çok erken olabilir.
It may be too early to trust her in her natural environment.
Bu kadar kavga için henüz çok erken.
Too much, too soon.
Bir şey söylemek için henüz çok erken.
It's too soon to tell yet.
- Henüz çok erken, gitme.
- Don't leave yet.
Michael'in probleminin ne olduğunu söylemek için henüz çok erken.
It's too early to say what's wrong with Michael.
- Henüz çok erken.
- It's okay. - I can't.
Ramos, bu saçmalıklar için henüz çok erken.
It's too early for this bullshit.
Hayır, buna karar vermek içi, n henüz çok erken.
No, it's too soon for my day of judgment.
Saat henüz çok erken.
It's very early.
"Bunun için henüz çok erken değil mi?" dedim.
I said, "Geez, it's a little early in the morning for that sort of thing, isn't it?"
Sadece 4 aylık hamilesin, henüz çok erken.
You're only 4 months'pregnant, still early.
Kesin sonuçlara varmak için henüz çok erken.
It's way too early to have anything conclusive.
- Henüz çok erken.
- It's too soon.
Ne yazık ki, kontrolün kimde olduğunu söylemek için henüz çok erken. Ama risk almak istemiyoruz.
Unfortunately, it's too early to tell who's in control but we don't want to take any chances.
- Henüz çok Erken.
- It's too soon.
Ama bunun için henüz çok erken.
IT'S WAY TOO EARLY FOR THAT.
Henüz çok erken, bayım.
It's very early, sir.
Henüz çok erken.
It's too soon.
Henüz çok erken.
It's a bit soon.
Henüz uyumak için çok erken.
Too early to be asleep yet.
- Henüz somut bir şey için çok erken.
- Too early for anything concrete.
Hayır, henüz bir haber almak için çok erken.
No. You know it's too early to get any news.
Henüz vakit çok erken.
It's too early.
Teşekkür ederim, teşekkür ederim. Henüz içki için çok erken.
Oh, thank you, thank you, it is much too early for this.
Şey, uh... henüz sabahın çok erken bir vakti.
It's, uh... pretty early in the morning.
Henüz herşeyi bilmek için çok erken, tam bilmiyorum ama, Kızıl Kayalığa karşı, bir çeşit eylem planlıyorlar, bundan adım gibi eminim.
It's still too soon to know everything, but I'm convinced that they are planning some kind of, I-I don't know, action at Red Bluff.
Henüz çok erken.
It's not even close to ready yet!
Henüz çok erken!
It is too soon.
Henüz ölmen için çok erken.
You can't die yet!
- Henüz bir şey söylemek için çok erken.
- It's too early to tell yet.
Henüz bir şey söylemek için çok erken, ama dürüst olmak gerekirse kurtulamayabilir.
It's stilltoo early to tell, but, in all honesty, she may not make it.
Henüz California Jeoloji Çalışmaları Enstitüsü'nden bilgi almak için çok erken...
It's too early to hear from the California Institute of Geological Studies...
çok erken 73
erken 21
erkencisin 101
erken geldin 38
erkenden 22
erken mi geldim 16
erken kalkmışsın 34
erkencisiniz 19
erken döndün 21
henüz 162
erken 21
erkencisin 101
erken geldin 38
erkenden 22
erken mi geldim 16
erken kalkmışsın 34
erkencisiniz 19
erken döndün 21
henüz 162
henüz değil 1250
henüz yok 168
henüz bilmiyorum 200
henüz gelmedi 78
henüz bitmedi 76
henüz hazır değil 20
henüz erken 24
henüz olmaz 25
henüz hazır değilim 23
henüz bulamadım 17
henüz yok 168
henüz bilmiyorum 200
henüz gelmedi 78
henüz bitmedi 76
henüz hazır değil 20
henüz erken 24
henüz olmaz 25
henüz hazır değilim 23
henüz bulamadım 17