English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ H ] / Hepsi değil

Hepsi değil translate English

3,386 parallel translation
Hepsi değil.
Not all.
- Hepsi değil.
Almost everything.
Hepsi değil.
Not all of them are dead.
Hepsi değil, sadece doğru kişiyi bulmalısın.
Not all of them. You just have to find the right one.
- Hepsi değil!
- It's not all me!
Hepsi değil elbette.
But then, it wasn't at all.
Hepsi değil.
Not all there is.
Hepsi bu değil!
That's not it!
Hepsi DVD değil.
Lot of that's not on DVD.
Hepsi bu kadar değil.
So that's not all.
Neyin hepsi bu kadar değil?
As well, "that's not all"?
Olanların hepsi gerçekten benim için sorun değil.
I'm okay, really, with all of it.
Ama hepsi bu değil.
But that's not everything.
Hepsi benim suçum, değil mi?
This is all my fault, isn't it?
Ve hepsi bu da değil...
And that's not all...
Hepsi kötü değil, biliyor musunuz?
They weren't all bad, you know.
Hepsi bu sevimsiz savaşın suçu, öyle değil mi?
It's all the fault of this beastly war, isn't it?
Hepsi bu değil.
That's not all.
Hepsi sırasıyla değil mi?
One day at a time, right?
İşte hepsi bu. Oldukça basit, değil mi?
Well that's it. * * Pretty simple, huh?
Hepsi bu da değil.
That's not all, though.
Evet, hepsi çok üzücü. Ah şu İskandinavlar, değil mi?
The Scandinavians, huh?
Hepsi ana kartla alakalı, yazılımla değil.
It's all about the motherboards, not the software.
Bunların hepsi doğru olsa bile, ki değil neden Nikki'yi şimdi öldüreyim?
Even if that were true, and it's not, why would I kill Niki now?
Hepsi senin hatan değil.
It's not all your fault.
Ve hepsi bu değil.
Grass burns in a special way, a way that was devastating to its enemies.
- Hepsi bu kadar değil.
That's not all of them.
Elbette, hepsi bu degil.
Of course, that's not all.
Hepsi bu ama, değil mi?
This is it, though, right?
Hepsi de bu değil. Bugün onu koridor duvarını keçeli kalemle çizerken yakaladım.
And that's not all, I caught her in the hallway today drawing on the wall with markers.
hepsi bu kadar degil mi?
That's all, right?
Hepsi de inzivaya çekilen canavarlar değil diye, tamam mı?
They're not all reclusive monsters, okay?
Hepsi yazılım mühendisi, asker değil.
Software engineers. Not soldiers.
Hepsi birbirinin aynısı falan değil, herife bak ya.
It's not all the same to me, you punk.
Hepsi senin en sevdiklerin değil mi Jamie?
All your favorites, right, Jamie?
İyi ya da kötü farketmez. Sonuçta hepsi hatıra, değil mi?
Whether it's good or bad, all you have left are your memories.
Önümde dikkat etmem gereken çok şey var ve hepsi de iyi şeyler değil.
Probably got a lot of attention headed my way, and not the good kind.
Bunların hepsi çatlak, değil mi?
Hey, um... all these fractures, right?
Metilaminin hepsi bu kadar değil, haksız mıyım?
That's not all the methylamine, is it?
- Evet, hepsi bu değil.
Yeah, that ain't it.
- Hepsi öyle, değil mi?
Don't they all? Em.
Şimdi, bu arkadaki altı tekerlek sabit kalmasına yardımcı olacak, ama hepsi bu değil.
Now, these six tires back here are gonna help keep it planted, but that's not all.
Elinizdeki kanıtlar umurumda değil. Hepsi yalan.
I don't care what evidence you have, it's wrong.
Bu arabalar Amerika'da henüz yasal değil, çünkü hepsi güvenlik yönetmeliklerinden geçmedi.
Those aren't even street legal in the U.S yet'cause they haven't passed all the safety regulations.
Bence hepsi burada değil.
I'm not sure this is everything.
Sadece ikinizin uzun bir geçmişi var. Hepsi de iyi değil.
Well, it's just you guys have a long history together, and not all of it's good.
Hepsi bu süt beyaz değil midir...
All that is white isn't biesting milk...
Hepsi bu toprak kara değil midir...
All that is black isn't soil...
Hepsi bu parlayan altın değil midir...
All that glitters isn't gold...
Hepsi bu değil.
Not all of it.
Göz kapağımı bir kere bile kırpmadım tüm negatiflerin hepsi neredeyse aynı, hiçbiri değişik değil.
There is not one blink of an eyelid. There's not one change. All those negatives are exactly the same.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]