Heyecanlanmayın translate English
130 parallel translation
Heyecanlanmayın.
Now don't get excited.
Majesteleri, lütfen bu kadar heyecanlanmayın.
Your Majesty, I beg of you not to become excited.
- Heyecanlanmayın dostlar.
- Now, men, don't get excited.
Heyecanlanmayın.
Don't get excited.
Heyecanlanmayın.
Keep your sheet on.
Lütfen heyecanlanmayın.
Now, please, don't get excited.
Koltuklarınızdan ayrılmayın. Heyecanlanmayın.
Keep your seats.
Heyecanlanmayın Blore.
Don't get excited, Blore.
- Heyecanlanmayın.
- Now don't get excited.
Heyecanlanmayın mademoiselle.
Don't be nervous, mademoiselle.
- Pekala efendim heyecanlanmayın.
Do not call me Richard.
Hayır. Heyecanlanmayın hemen. Bildiğim bir şey varsa o da onun çok iyi biri olduğudur.
All I'll remember is he was so very, very nice.
- Heyecanlanmayın.
- Don't get excited.
Hemen heyecanlanmayın.
Don't get excited.
Heyecanlanmayın, Bay Farnsworth.
Don't get excited, Mr. Farnsworth.
Heyecanlanmayın öyle hemen.
Don't jump the gun.
- Heyecanlanmayın lütfen, sakin olun! - Bay Von Basil, neyiniz var?
Please calm down, keep cool, sir von Basil, what is it with you?
- Ne? Bu kabul edilemez. - Heyecanlanmayın, Vali Bey.
- Don't get excited, Governor.
- Heyecanlanmayın.
- Now, don't excite yourself.
Heyecanlanmayın yüzbaşı, sadece sordum.
Do not get excited, Captain. I was merely asking.
Lütfen heyecanlanmayın.
Please don't get anxiously excited.
- Lütfen heyecanlanmayın.
- Please don't get excited.
- Heyecanlanmayın.
- Don't be nervous.
- Heyecanlanmayın.
Attaboy, Archie.
Heyecanlanmayın.
Be nonchalant.
Pekala heyecanlanmayın.
Okay, take it easy.
Heyecanlanmayın, Komutan. Daha iyi misiniz?
Don't get excited, Commendatore.
Heyecanlanmayın Bay Stiller. Lause diye bir soruşturmadan haberim yok.
Slowly, Mr. Stiller, I don't know of any Lause case.
- Heyecanlanmayın, söz vermedim.
- Don't get excited.
- Lütfen heyecanlanmayın.
- Please don't be excited.
O kadar heyecanlanmayın, niyetim kötü değil.
Don't be so nervous, this time I come with good intentions.
Heyecanlanmayın.
Don't get excited!
Lütfen heyecanlanmayın.
Please remain calm.
Heyecanlanmayın.
Now, don't get nervous.
O kadar da heyecanlanmayın ki aşağıda yapmanız gerekenleri unutmayasınız beyler.
[AG / LMP] This is just so you guys don't get too excited... and forget what your job is down there.
Brillhoffer'ın notlarını görene kadar çok fazla heyecanlanmayın.
Don't get too excited till we see Brillhoffer's notes.
Bu kadar heyecanlanmayın canım.
Hey, no need to get upset.
Daha Baba mezara Konmamışken çok heyecanlanmayın.
We'd have more excitement staking'out Grant's tomb.
Heyecanlanmayın.
Don't be nervous.
Heyecanlanmayın!
There's no reason to get excited.
Heyecanlanmayın bayım.
O, sir, content you.
Fazla heyecanlanmayın.
Don't get too excited.
Fazla heyecanlanmayın ama çalışmalarınız, çektiğiniz acılar... buna değecek.
Don't go wild, but your work, your suffering your sacrifices will certainly be worth it.
Fazla heyecanlanmayın beyler.
Don't get too excited, boys.
- Ve heyecanlanmayın.
- And don't be nervous.
- Sakın heyecanlanmayın.
- Now don't get excited.
Heyecanlanmayın...
Don't be nervous.
Heyecanlanmayın, doktor.
Don't get excited, doctor.
Pekala, heyecanlanmayın.
All right. Sit tight.
Heyecanlanmayın.
Just calm-
Hey, beyler, hemen heyecanlanmayın.
Hey, hey, hey, gentlemen, don't get testy now.