Hiç sanmam translate English
892 parallel translation
Hiç sanmam.
No, sirree.
Beni hatırlayacağını hiç sanmam.
I don't suppose he'd even remember me.
Hiç sanmam.
I don't think so.
- Hiç sanmam.
- I don't think you will.
Hiç sanmam.
1 don't think so.
Sonraki bölümü seveceğini hiç sanmam.
The next part, I don't think you're going to like.
- Hiç sanmam.
- Heavens no.
- Dinle, hiç sanmam senin...
- Look, you don't want...
Hiç sanmam.
No, I don't think so.
O başkasına söylemediyse, ki söyleyeceğini hiç sanmam.. -... hiç kimse.
Unless he told someone, which I doubt, nobody.
10,000 dolar için bunu dert edeceğinizi hiç sanmam Bay Dellarowe!
For 10,000 dollars I shouldn't think you'd mind, Mr. Dellarowe!
Hayır, hiç sanmam.
No, I suppose not.
- Hiç sanmam. Çok temiz kaldık, ama artık çok geç.
There are no marks on us, but it's too late.
- Hiç sanmam.
- I suppose not.
Hiç sanmam!
I doubt it.
- Hayır, gelebileceğimi hiç sanmam.
- No, you know I can't.
Atışmaları suç faaliyeti teşkil etmiş olabilir ama hiç sanmam.
It might have been foul play. I doubt it. I...
- Hiç sanmam.
- I doubt it.
çavuş Galovitch'e özür borçlusun. Hiç sanmam.
You owe Sergeant Galovitch an apology.
- Hiç sanmam.
- Not what I heard.
Hiç sanmam.
Oh, I don't think so.
Hiç sanmamıştım.
Well, I shouldn't think so.
Yazık ki, ne yaparsak yapalım, buna razı olacağını hiç sanmam.
But sure, I fear we shall not win him to it.
Ama bana göre, Jimmy yeni bir kız arkadaş bulmuşsa... Ablasını karşılamaya vakit ayırıp da geleceğini hiç sanmam.
But seems to me, if Jimmy's found a girlfriend... he ain't gonna waste no time meeting his sister.
- Hiç sanmam.
- I don't think so.
Benim savımı doğrulayacağını hiç sanmam.
I hardly think that would verify my claim.
Hiç sanmam.
I hardly think so.
Şey, Hiç sanmam ki, Bayan Pryor...
Well, I hardly think that Mrs. Pryor...
Hiç sanmam.
No.
Hiç sanmam, ismim de Martine.
I doubt it, and my name's Martine.
Hiç sanmam.
No good
Hiç sanmam.
- Walk. I don't think so.
Hiç sanmam.
Not quite.
Hiç sanmam.
I won't.
Şirketin kolye üreteceğini hiç sanmam.
I may buy it. I don't think the company'll ever make necklaces.
Hiç sanmam.
- I wouldn't count on it.
Hiç sanmam, efendim.
Hardly, sir.
Belki de bunu yapacak cesareti bulamadı diye bizimle yüzleşmek istemedi. Hiç sanmam.
Maybe he didn't have the nerve to come back and face us when he didn't have the nerve to do it.
Hayır, hiç sanmam.
No, I doubt it.
- Hiç sanmam.
- I don't think he is.
- Hiç bir yerde daha iyi olduğunu sanmam.
I don't think it is much good anywhere.
Boynunu kendi eliyle ilmiğe sokacağını hiç sanmam.
I hardly think he'll stick his own neck squarely in the noose.
Hayır, hiç sanmam.
No, not you.
Hiç sanmam, Japonya olmaz. Japon kadın muhabirlerin içine, olmaz.
I don't think so, not Japan.
Billy'nin de hiç umurunda olacağını sanmam.
I shouldn't think Billy would mind, really.
Onun hayatında hiç içki içmiş olduğunu sanmam.
This kid, I don't think she ever had a real drink in her life before.
- Sanmam. Hiç yazmadım ki.
- I haven't written any.
- Hiç sanmam.
- Not a chance.
Oh, hayır, artık hiç kimsenin bana yardım edebileceğini sanmam.
Oh, no, I don't think anyone can help me now.
Oh, hiç geri döneceğini sanmam.
Oh, I don't think he'll ever come back.
Hayır, hiç kimsenin bildiğini de sanmam.
No, I don't think that one does it.
sanmam 356
hiç sorun değil 240
hiç şüphem yok 65
hiç şansım yok 23
hiç sorma 68
hiç sanmıyorum 775
hiç şansı yok 60
hiç şüphesiz 81
hiç şüphen olmasın 30
hiç sevmem 23
hiç sorun değil 240
hiç şüphem yok 65
hiç şansım yok 23
hiç sorma 68
hiç sanmıyorum 775
hiç şansı yok 60
hiç şüphesiz 81
hiç şüphen olmasın 30
hiç sevmem 23