Izin verilmiştir translate English
111 parallel translation
Yukarıdaki emir geçici olarak yanlış tasnif edilmiş ve ulaştırılmasındaki gecikme nedeniyle doğabilecek sakınca göz önüne alınarak, Er McGraw'ın New York, Skittleboro'daki Yaşlı Askerler Evi'nde kalıcı ikametine izin verilmiştir.
The above order having been temporarily misfiled... ... and in view of possible inconvenience incurred... ... by the delay in its transmission, Private McGraw...
"Testi Güney Pasifik'teki Özel Silahlar Test Merkezi'nde yapmanıza izin verilmiştir."
" The test is authorized at the Special Weapons Testing Center in the S. Pacific.
Askeri yasanın 31. Maddesi uyarınca, Mahkeme heyetinin... oylamasıyla Bayan Lansdowne'nun ifadesi kurallara aykırı bulunmuştur... ve savunmaya diğer tanıkları çağırması için izin verilmiştir.
Under the 31st Article of War, it's the court's ruling... that the motion to strike Mrs. Lansdowne's testimony is overruled... and that the defense may proceed with its witnesses.
Jüri talimatlarımı unutmasın, bu davayı ne kandi aralarında tartışabilirler, ne de huzurlarınızda tartışılmasına izin verilmiştir.
The jury will remember my instructions, neither to discuss this case among yourselves, nor permit it to be discussed in your presence.
Yaralı bir idealizm ile "Kinizm" in bir parçacık engellenmesine izin verilmiştir hatta tavsiye bile edilebilir.
A bit of cynicism stemming from wounded idealism is authorized even recommended.
Yüce Rabbin dediğine göre... günde yedi kez... günah işlenmesine izin verilmiştir.
God allows the just to trespass seven times daily as it is in Heaven.
" Zulme uğrayanlara savaşmak için izin verilmiştir,... doğrusu kudret sahibi Allah, onlara yardım edecektir,... çünkü onlar,'Rabbimiz Allah!
" Permission is given to those upon whom war is made because they are oppressed, and verily, Allah is most powerful for their aid,
José, izin verilmiştir... altını istediğin zaman ıslatabilirsin evlat.
José, permission granted... to wet your diapers anytime, son.
Bu bayanın gitmesine izin verilmiştir.
This lady is permitted to leave.
"... herhangi bir ihtimale karşı bu silahı taşımasına izin verilmiştir. "
"Mr. Frank Nitti, all possible courtesy and consideration."
Makul yorgunluk ve korku mefhumu nedeniyle, izin verilmiştir.
Granted, with a due sense of exhaustion and dread.
Faşist Yönetim'in emri ile konuşma esnasında işinizi yarıda bırakmanıza izin verilmiştir.
You are authorized by order of the Fascist government... to interrupt your work.
Öğretmeye izin verilmiştir.
Permission to teach,
Tartışmaya izin verilmiştir Harbiyeli.
Permission to discuss... Cadet,
Şeriat kanununa göre, savaş için Yahudilerden para alınmasına izin verilmiştir...
According to the Law of Shariat, taking money from Jews for military actions is considered legitimate.
Yeni gelen vahiy şöyle diyordu : Haksız yere memleketlerinden sürülen ve dinsel inançları nedeniyle kendilerine savaş açılanlara kendilerini savunmak için savaşa izin verilmiştir.
Then a revelation comes that says those who have been removed unjustly from their homes, and have been fought because of their religious beliefs are sanctioned to fight to defend themselves.
Sizin karşıt avukatı olarak hareket için l've yokluğu geçici izin verilmiştir.
I've been granted a temporary leave of absence in order to act as your opposing counsel.
Yüksek talep nedeniyle Erkek-fahişe ödülleri gecesine her üyenin yalnızca iki bilet almasını izin verilmiştir.
Due to high demand each member will be only allowed two tickets to this year's Man-whore Awards.
Şüphesiz, bu süre zarfında, askeri uçuşlara izin verilmiştir, ama FAA bu konuda açıklama yapmıyor.
Certain military flights were allowed to fly during this time, but the FAA isn't talking.
Yok edilmeleri kararlaştırılan bu günde, bütün Yahudiler, kendilerini koruyabilme hakkına kavuşacaklar ve kendilerine saldıranların tüm mülklerini yağmalamalarına izin verilmiştir.
On the day appointed for their destruction, all Jews shall have the right to protect themselves and shall be entitled to take all the property of their attackers.
Komutan Mackey, izin verilmiştir.
Commander Mackey, permission granted.
İslam'ın düşmanlarını yaralamanın tek yolu hayatınızı feda etmenizden geçiyor. O zaman Şahadete izin verilmiştir.
If the only way to hurt the enemies of Islam is by taking your life, then Shahada is allowed.
Apollo 11, ay modülünün birleştirmek için gerekli izin verilmiştir.
Apollo 11, you have been cleared to commence lunar module docking.
Hava birimi, sektör 7 üzerindeki yaklaşma güzergahı için izin verilmiştir.
Air unit, you're cleared for an inbound run on Sector 7.
Sadece Jedi Konseyi üyelerinin girmesine izin verilmiştir.
Only members of the Jedi Council are allowed access.
İzin verilmiştir, Başçavuş O'Rourke.
Sergeant Major O'Rourke has permissión.
İzin verilmiştir.
Permission granted.
İzin verilmiştir, Kont Ordonez.
You have our permission, Count Ordonez.
İzin verilmiştir.
You have my permission.
- İzin verilmiştir.
- Permission granted.
İzin verilmiştir, Kont Ordonez.
You have our permission, Ordonez.
İzin verilmiştir.
Granted.
- İzin verilmiştir.
Permission to get weaving.
İzin verilmiştir, Baldrick. Tabii ki, bebeklerin nereden geldiği ile ilgili olmadığı sürece. Hayır.
Permission granted, Baldrick, as long as it isn't the one about where babies come from.
- İzin verilmiştir.
- Granted.
İzin verilmiştir.
Request approved.
- İzin verilmiştir.
Permission granted.
- İzin verilmiştir.
Granted.
İzin verilmiştir.
You're clear to depart.
İzin verilmiştir.
Permission granted
İsteğe izin verilmiştir.
Hmm.
- İzin verilmiştir.
- Permission granted,
İzin verilmiştir.
Permitted.
- İzin verilmiştir.
I'll allow the question.
İzin verilmiştir. Albay, sol kenetlenme iskelemiz kullanılmaz durumda.
Left docking bay is out of commission, Colonel.
Bir kizin deliligine... güzelligi kadar izin verilmistir.
A girl is allowed to be crazy As long as she is equally hot.
İzin verilmiştir hoş geldiniz.
Permission granted. Welcome.
Tanrıdan Gelen Emirle izin verilmiştir.
Proofs?
- İzin verilmiştir.
- Authorization granted.
Tiras biçaklarina izin verilmistir.
Razors are permitted.
İzin verilmiştir, André.
Permission granted, André.