English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ I ] / Işte bu o

Işte bu o translate English

1,950 parallel translation
Charlie gerçek bir haber odası görmek istediğini söyledi ve işte bu o.
Charlie said you wanted see a real newsroom, and this is it.
Yata yata büyüyen karpuzdan bahsediyorsunuz ya işte bu o dostum.
Whoa, you talk about being a couch potato, that's it man.
İşte bu o.
This is it.
Bu işte tek kural vardır, o da orman kuralı.
In this bussiness there's only one rule, rule of the jungle.
Bu gün, işte o gün, Dr. Bailey. Seattle Grace'in sallantıdan kurtulduğu gün.
This is the day, Dr Bailey, the day that Seattle Grace comes back swinging.
İşte bu o.
Oh, this is her.
- İşte, bu o
- There, that's her
Bu işte iyiyim, o yüzden eğlenceli.
I'm good at it, so it's kind of fun.
Sana söylemek için buradayım. İçindeki gücü ve bu suçluluk duyugusunu tek noktada toplayabilirsen işte o zaman her şey mümkün.
I'm here to tell you if you're operating from a place of inner strength and conviction,
İşte o gün bu gün evlat.
Well, that's today, my son.
İşte, bu yüzden seni o gün bıraktılar.
This is why they left that day.
Tabii, işte o zaman bu saçma bir durum olurdu.
Because that wouldn't be at all dysfunctional.
O kadar güçlüdür ki, ışığı dahi yer. Karadeliklerin "Kara" olması da işte bu yüzdendir.
Each nebula is a star nursery where millions of new stars are being born.
- İşte bu iş bize o yaşamı sağlayacak.
- This thing's gonna put us there. - Wicked.
Bu yüzden Avrupa genelindeki matematikçiler kalkülüsü ilk olarak Newton'dan değil... ondan duydular. Sorun da işte o zaman başladı.
from him and not from Newton, and that's when all the trouble started.
Bu o, işte orada!
That's him, right there!
Bu o! İşte geliyor. Profesör Lurie!
Excuse me, Professor, can we talk to you for a minute?
İşte bu yüzden onu o gölete götürmüş ve o besili yaramaz buzağıları göstermiştim.
So that's why I took him down the billabong, shown him all the big, fat, cheeky bulls.
İşte o zaman bu işlerin benden geçtiği kafama dank etti.
That's actually when I realized that it was probably over for me.
O kamplarda da işte bu şekilde bakıyorlar, göçmüş çeneler, veremli göğüsler, isli göz yuvalarının içindeki, o gözler, korkudan hastalaşmış ama hala canlı.
This is the way they looked, back there in the camps, sunken cheeks, tubercular chests, and from inside the blackened sockets, those eyes sick with fear but alive.
Bu o işte.
That's him.
İşte bu o.
That's the guy.
Lanet olsun bu o işte. bizi utandırmaya mı çalışıyorsun?
Fuck you, that's who this is. Are you trying to embarrass us?
İşte bu yüzden annem, kardeşim, erkek arkadaşım bile, ki o gerçek erkek arkadaşım değil benim kaliteli ve silahlı bir kurye olduğumu sanıyor.
Which is why my mother, my sister, even my boyfriend, who by the way isn't really my boyfriend, all think I'm a glorified messenger with a gun.
- Tanrım, bu o işte.
Shakespeare.
İşte bu o.
They watch, is that.
İşte o yüzden bu kavrulmuş, eğri büğrü metal parçasına 3 milyon dolar harcadım.
That's why I spent $ 3 million on this bυrnt and twisted lump of metal.
- Bu o işte.
- That's it.
- İşte bu o an. Şimdi hatırladım.
And this is the moment, I've just remembered.
Bu ışık yeterince parlak olursa, işte o zaman aşık oluruz.
If that flame was bright enough, then we fall in love.
"İşte..." demiş Peder, "Bu dedikodudur!"
"And that," said Father O'Rourke, "is gossip!"
İşte bu, o filmi yapmaya çalışanların öyküsüdür.
This is the story of the men who attempted to make that movie.
- İşte bu o, huh?
- So this is it, huh?
Bu gece ortaya koyduğunuz takım oyunu, son şutu sağlayan o asist... İşte benim istediğim oyuncular bunlar.
That teamwork I saw tonight, that assist where you gave up the final shot, that's the kind of players I'm looking for.
Scott bu işte öncelikli çalışacak, sokaklarda bir gece geçirip o bakış açısıyla haberi yazacak.
Scott will lead it off, spending a night on the streets and writing from that perspective.
Bu işte çok uzun zamandır çalışıyorum ve bildiğim bir şey varsa o da böyle bir cinayetin içinde muhakkak bir kadın olduğudur.
I been in this game longer than a little bit, and there's one thing I know. A murder like this, there's a woman at the center of it.
Çünkü bu piç avukatları aradan çıkardın mı, işte o zaman kaymağını yiyebilirsin.
'Cause once you get past these motherfuckin lawyers, you can really play the pimp.
Bu işte, Daniels'a gitmek zorundayım ki o da Carcetti'nin adamı.
On this, I got to reach around Daniels, and he's Carcetti's boy.
İşte bu yüzden de ancak filmin yönetmeni o olabilir.
That's the reason why she's the only person who could possibly direct the venture.
Eğer o buraya gelirse ben de yemeğe giderim, işte yapacağım şey bu.
I don't like it at all. I am going to eat him if he's over here with me. That's what I am going to do.
- Bu işte en iyisi o.
- The best in the fuckin'business.
İşte bu yüzden o emirleri geri getirmeniz hayati bir önem taşıyor.
That is why it is vital... that you bring back those orders from the Haven.
İşte o yüzden, bu denli güçlü bir silahtır.
That is why it is such a powerful weapon.
- İşte bu O.
- That's him.
İşte bu yüzden o kampa gitmek istiyorum.
Which is why I wanna go to cheer camp.
İşte o bu.Hayat sürüyor.
- This is it. Life's happening.
İşte bu, o kadar da zor değilmiş değil mi?
- There, that wasn't so hard, was it?
O zaman işte cevap bu.
Then that's the answer.
Bence bu amatör kız kendi iyiliği için seni daha karşısına ne kadar alabilir bilemiyorum. Ancak o sokaktaki yeni kız işte, senden koparabildiğini koparmaya çalışacak.
I don't know how much this hobbyist is playing this to his own favor - you guys against each other, the new girl in the street - to help himself out and try to get a freebie off you.
İşte o zaman ona bu yerin tüm hikayesini anlatabilirdim.
And I could tell her the whole story about this place.
İşte o zaman bu biraz utanç verici olacaktır.
Now that would be an embarrassment.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]