Kesin değil translate English
1,451 parallel translation
Ama bu kesin değil.
But that's not a promise.
İstersen delisin de, ama kararın kesin değil gibi.
Call me crazy, but I'm sensing unresolved issues.
Hayatboyu yalnız olacağım kesin değil de mi?
But that's not for sure, is it?
Bu kesin değil.
[Exhales] That's not conclusive.
Yani, pek de kesin değil.
I mean, that's hardly conclusive. Awesome.
Duyduğum hiçbir tahmin kesin değil.
None of the estimates that I've heard are certain.
Her yeni Efendi Koruyucu'nun taht koltuğunu kontrol etme yeteneği artık kesin değil.
The ability of each new Lord Protector to control the throne chair, it is no longer a certainty.
Ama sonuç kesin değil.
But it's not a slam dunk.
- Sonuçlar kesin değil.
The results were inconclusive.
Kesin değil ama Devrimin Kızları'nın gecesine davetlisiniz.
Well, there's a clash. You're pencilled in with the Daughters of the Revolution.
Ama o kadar kesin değil.
But it is not so clear.
Bu kesin değil.
It isn't certain.
Evet, ve doğrusu, hala kesin değil efendim.
Yeah. And to be honest with you, sir, they're still in flux.
Hayır, kesin değil.
No, it isn't.
Ama bu gece şehirde şehir turu da atmadığımız kesin değil mi?
Yeah, it hasn't exactly been a run-of-the-mill night on the town.
Kesin değil, fakat MS hastalarının art kafa kortekslerinde daha çok reaktif nöron olur.
Not definitively, but patients with MS have more reactive neurons in their occipital cortex.
İpuçları kesin değil.
Evidence isn't conclusive.
Sınırların hiçbiri kesin değil çünkü çetelerin kendi aralarındaki bölgesel çatışmalar da sürüyor.
None of the boundaries are exact, as they vary as bordering gangs battle.
Tamam, belki kesin değil ama, kesinlikle şeyden daha iyi, biliyorsun, sabundan.
Well, maybe not a sure thing, but it's certainly better than, you know, soap.
Kesin olarak değil.Ama bir cinayet hakkında oldukça açık bir şeyler yazıyor. ve şimdi siz bir arkadaşınızın öldürüldüğünü söylüyorsunuz...
But I'd gotten a definite impression that it involved a murder, and now here you are saying your friend was murdered...
Ama Joe'nun maddi sorunlarını çözmek benim işim değil. Senin işin de değil. Ve kesin bir şey var, sana bugün yapmanı söylediğim kahrolası iş bu değil.
But solving Joe's finances is not my job, it's not your job, and it's sure as hell not the job I assigned you today.
Hem kesin şarbon, hem de kesinlikle değil.
It's definitely anthrax, and it definitely can't be anthrax.
Beş serilik kesin bir bahis değil sezonun kesin bahsi değil, yüzyılın kesin bahsi de değil.
And not a run-of-the-mill five-star lock... not the lock of the season, not the lock of the century.
Ve şimdi de varsayıyorsun çünkü rüyanda uçağın çarptığını gördün. Bir şekilde bunun senin sorumluluğun olduğunu sanıyorsun. Hayır, senin görevin oldukça kesin görünenleri dikkate almamak değil.
And now you're assuming that because you dreamed this plane crash, that somehow it's your responsibility- - - -no, your duty- - to turn your back on the one thing that does seem reasonably certain :
Bu okul öğretmeni kesin hayır diyebilecek biri değil.
Neither is the fact that this school teacher she has as a definite "no"
Doğru, ama, onu kentsel alanda patlatmaları yolda ki polis barikatlarını geçmeleri demek, ki bu büyük bir problem onlar için, değil mi, hedefin yerini kesin olarak saptamak?
Right, but, to explode it in an urban area that means they got past the roadblocks, which is an even bigger problem, right, in terms of pinpointing a target?
Öyleyse... bu kesin bilim değil, gelişiyor. Tabi ki.
Of course.
Bu kesin Amita'nın elyazısıdır, değil mi?
Oh, come on. Is this Amita's handwriting or what?
- Kim olduğu değil, ama nerede olduğu. Sorun şu, küçük bir bölgeyi verebilecek kadar kesin sonuçlar verebilecek mi?
The question is, will it be accurate, and identify a small enough area.
Demek istediğim burada bir ısı yükselmesi, kesin lojistik sorunları var. ama bu adamların baş edemeyeceği türde birşey değil
I mean, given it was a high rise, it presented certain logistical problems, but nothing that these guys shouldn't have been able to handle.
Bizim mi, onların mı olacağını kesin olarak söyleyemezsin, değil mi?
So you can't say for sure whether it's gonna be us or them, can you?
Onların sadakatini kesin olarak almanı istiyorum, kiralamanı değil.
I wish to buy their allegiance outright, not lease it.
Karanlık bir ortam olduğu için, kesin bir şey söylemek kolay değil.
Difficult to say with accuracy, low luminous environment.
- Bu kesin değil.
That's not certain.
Kesin olarak değil.
Not for sure.
Bu kesin bir bilgi, değil mi?
That's some concrete info, ain't it?
Kesin metalik bir şey ama profil doğru değil.
The Big Horn had a rectangular hull. That's convex.
Bu kesin sonuçlar veren bir bilim dalı değil, Alan.
It's not an exact science, Alan.
Kesin olan tek şey, katil uyuşturucu bağımlısı değil.
One thing is for sure, the killer is no junkie.
O sana âşık değil. Bunu kesin olarak söyleyebilirim.
She's not in love with you, I can promise you that.
Kesin olarak Perry'yi suçlayacak, değil mi?
Surely he'll shed some light on Perry, hm?
Bir duble martiniden daha sert olduğu kesin, değil mi?
Has certainly more kick than a martini, no?
Burası üniversite değil, orası kesin.
It's not college, that's for sure.
Çünkü kesin kanıtlar mevcut değil.
Because there's absolutely no evidence.
Ölüleri değil belki ama komşuları uyandıracağı kesin.
Maybe not the dead, but definitely the neighbours.
Ve şurası kesin ki, o kişi Peter Lyman değil.
And it most assuredly is not Peter Lyman.
Bu herkes için geçerli değil, orası kesin.
Well, it's not for everybody, that's for sure.
Komada değil, kesin psikosomatik.
- Don't worry, it's psychosomatic.
Ve hiçbiri henüz alanlarındaki tüm konularda kesin bir sonuca varabilmiş değil. Çünkü alanı matematiksel olarak, farklı algı açılarından keşfediyorlar.
They're all observers... but not one of them agree conclusively... on all points in the field... because they're perceiving the field mathematically... from different angles of perception.
Tam kesin birşey değil.
Not any specific thing.
Fakat kesin olarak bilmiyorsunuz, değil mi?
But you don't know, do you?
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil misin 154
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil misin 154
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66