Konuşmak istemiyorum translate English
4,344 parallel translation
Gerçekten geçmiş hakkında konuşmak istemiyorum.
I don't really want to talk about the past.
- Konuşmak istemiyorum.
- I don't wanna talk about it.
Ben siz erkeklerle konuşmak istemiyorum.
I don't want to talk to you guys.
Owen, bu konuda konuşmak istemiyorum.
Owen, I don't want to talk about this.
Ben konuşmak istemiyorum!
I don't want to talk!
Üzgünüm, konuşmak istemiyorum.
Sorry, I don't.
Bu konuda konuşmak istemiyorum.
I DON'T WANT TO TALK ABOUT IT.
Konuşmak istemiyorum.
I don't wanna talk about it.
Bilirsin, eee, normalden daha çok? Bunun hakkında konuşmak istemiyorum.
You know, uh, more than usual? - ( shock crackling ) - ( screaming ) Don't wanna talk about it.
Daha fazla konuşmak istemiyorum.
- Don't wanna talk about it anymore.
Şu an bu konuda konuşmak istemiyorum.
I... I don't wanna talk about this right now.
Artık bunu konuşmak istemiyorum.
Look, I don't wanna talk about this anymore.
Seninle konuşmak istemiyorum.
I don't want to talk to you.
Hayatım boyunca başka bir hokey ailesiyle konuşmak istemiyorum.
I don't ever want to talk to another hockey parent as long as I live. [chuckles]
Bu konuda daha fazla konuşmak istemiyorum.
I don't want to say any more than that.
Konuşmak istemiyorum seninle.
I don't want to speak to you.
Bakın, bunun hakkında konuşmak istemiyorum.
Look, I-I don't want to talk about this, all right?
"Çok sinirliyim, sizinle konuşmak istemiyorum" diyor.
He's saying "I am angry and I don't want to talk to you!" That's what he means
- Bu konuyu seninle konuşmak istemiyorum.
- I don't want to talk about it with you.
- Kontrol odasının önünde saçma sapan konuşmak istemiyorum.
- I don't want to say this shit in front of the control room.
"Bunu daha fazla konuşmak istemiyorum" yolunun hemen yanındaki, bilirsin.
Yeah, you know, it's right next to "I don't want to talk about this anymore" lane.
- Konuşmak istemiyorum, tamam mı?
I don't wanna talk about it, okay?
Bunu konuşmak istemiyorum yoksa günün sonunu getiremeyeceğim.
Oh, Jane. [voice breaking] I don't want to talk about this, or I'll never make it through the day.
Bunun hakkında konuşmak istemiyorum.
Look, I don't want to talk about it.
Ama şu an konuşmak istemiyorum.
But right now, I don't wanna talk about it.
Daha fazla konuşmak istemiyorum.
I don't want to talk about it anymore.
Charlie bu konuda konuşmak istemiyorum.
Four? Charlie, I do not want to talk about this.
Bakın, bu konuda daha fazla konuşmak istemiyorum.
Look, I-I don't want to talk about this anymore.
Onlar hakkında daha konuşmak istemiyorum.
And that's all I'm gonna say about them.
- Kimyasal silahlar hakkında konuşmak istemiyorum.
I don't think I want to talk about chemical weapons.
Şu anda konuşmak istemiyorum.
I don't want to talk right now.
Ben artık bundan konuşmak istemiyorum. Bu beni iğrendiriyor.
I don't even want to talk about it anymore, it's grossing me out.
Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum.
I don't want to talk about it.
- Frederick hakkında konuşmak istemiyorum.
- I don't want to talk about Frederick.
Bu konuda konuşmak istemiyorum.
I don't want to talk about it.
Seninle bir daha asla konuşmak istemiyorum.
I never want to speak to you again.
Şimdi bu konuda konuşmak istemiyorum.
I don't want to talk about that now.
Bunun hakkında konuşmak istemiyorum.
I don't want to talk about it.
Kesinlikle yurt odamdan da konuşmak istemiyorum.
Definitely don't want to talk about my dorm room.
Bunu burada konuşmak istemiyorum.
Look, I don't want to talk about this here.
Konuşmak istemiyorum.
I don't want to talk.
Ayrıca Agenda 21 hakkında 15 dakika konuşmak istemiyorum.
And I don't want to spend 15 minutes on Agenda 21.
- Konuşmak istemiyorum.
I don't need to talk about it.
Henry, bunu telefonda konuşmak istemiyorum.
Henry, I'd really rather not do this on the phone.
Evet, konuşmak istemiyorum.
Yeah, I don't want to talk about it.
Artık konuşmak istemiyorum.
I don't want to talk to you.
- Tamam, şu anda bunları konusmak istemiyorum.
Okay, I'm gonna stop you right there.
Olmaz, onunla konuşmak istemiyorum.
Find out more information, to see if there's more information.
Şef Taylor seninle bizsiz konuşmak istedi. Ben de kendini daha büyük baskı altında hissetmeni istemiyorum.
Chief Taylor would like to discuss your options without us present, and I don't want to put any extra pressure on you.
Onu tutuklamak istemiyorum, sadece konusmak istiyorum.
I don't want to arrest him. I just want to talk to him.
Artık onun hakkında konuşmak ya da düşünmek istemiyorum.
I-I can't... think about it or talk about her anymore.
istemiyorum 1125
konuşacağım 73
konuşmak 63
konuşalım 186
konuşmalıyız 270
konuş 892
konuşacağız 38
konuşacak 21
konuşuruz 96
konuşuyorum 38
konuşacağım 73
konuşmak 63
konuşalım 186
konuşmalıyız 270
konuş 892
konuşacağız 38
konuşacak 21
konuşuruz 96
konuşuyorum 38
konuşuyorsun 21
konuşuyor 62
konuşma 379
konuşmuyor 31
konuştuk 50
konuşsana 113
konuşacaksın 18
konuşmuyoruz 17
konuşmak istemiyor musun 16
konuşur 18
konuşuyor 62
konuşma 379
konuşmuyor 31
konuştuk 50
konuşsana 113
konuşacaksın 18
konuşmuyoruz 17
konuşmak istemiyor musun 16
konuşur 18
konuş benimle 497
konuşuyoruz 54
konuşabiliriz 58
konuşmak ister misin 79
konuştum 61
konuştu 45
konuşmadım 21
konuşun 135
konuşmayın 43
konuşalım mı 16
konuşuyoruz 54
konuşabiliriz 58
konuşmak ister misin 79
konuştum 61
konuştu 45
konuşmadım 21
konuşun 135
konuşmayın 43
konuşalım mı 16