English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ K ] / Korkunç bir şeydi

Korkunç bir şeydi translate English

156 parallel translation
- Oh, bu çok korkunç bir şeydi, yurttaş.
- Oh, that was a dreadful thing, citizen.
Onun için korkunç bir şeydi bu.
It was horrible for him.
Korkunç bir şeydi.
Oh, it was an awful thing.
Onun için o durumda olmak korkunç bir şeydi çünkü.
It was terrible for him being like that.
Korkunç bir şeydi.
And it was awful.
Korkunç bir şeydi.
Oh, it was terrible.
Yaptığım korkunç bir şeydi.
It was an awful thing I did.
Fakat betimlenemeyecek kadar korkunç bir şeydi bu.
There was a very sad end to our story.
Karıma yapılanları görmek korkunç bir şeydi.
It was a horrible thing to see what had been done to my wife.
Oh, korkunç bir şeydi bu.
Oh, that was horrible.
Korkunç bir şeydi.
It was horrible.
Korkunç bir şeydi, korkunç.
A terrible business, terrible business.
Korkunç bir şeydi!
It was horrible!
Bir anlığına memnundum düşününce korkunç bir şeydi.
For a moment I was glad though it was awful.
Korkunç bir şeydi.
It was terrible.
Korkunç bir şeydi!
Sickening!
Korkunç bir şeydi.
But you're right, it's better for you to go.
Korkunç bir şeydi. Bir çeşit köpekbalığı gibiydi.
It was kind of awful, like a kind of shark.
Ve bu çok korkunç bir şeydi.
And that was horrible.
Korkunç bir şeydi.
Was a terrible thing.
- Korkunç bir şeydi.
- It was horrible.
Bu korkunç bir şeydi.
Listen, that was horrible.
Korkunç bir şeydi Diane, içimden sürekli onun boynunu koklamak geliyordu.
I helped her move some stuff. It's the damnedest thing. I kept wanting to smell her neck.
Bu korkunç bir şeydi. Biz Komisyon'da gettoya erzak tedariki için elimizden geleni yaptık. Böylece hastalığın yayılması söz konusu olmadı.
We, at the Commission, did our best to feed the ghetto, so it wouldn't become an incubator of epidemics.
Korkunç bir şeydi.
It was terrific.
Korkunç bir şeydi.
I was wondering if I might sleep on the roof.
Ama bilinçaltıma itmeyi başarmıştım. Çünkü düşünmek için çok korkunç bir şeydi.
But I stuck it in the back of my mind because it's a very horrible thing to think about.
Evet, korkunç bir şeydi.
Yeah, I know. It's just terrible.
Korkunç bir şeydi, Peg.
It was horrible, Peg.
Korkunç bir şeydi Peg.
Oh, Peg, it was horrible.
Yaptığım çok korkunç bir şeydi.
What I did was horrible.
Korkunç bir şeydi, Peg.
It was awful, Peg.
Korkunç bir şeydi.
It was awful.
Korkunç bir şeydi.
That horrible thing.
Korkunç bir şeydi.
It was, like, the worst.
Korkunç bir şeydi.
Well, the production was just dreadful.
Korkunç bir şeydi.
It was a terrible thing.
Yaptığım korkunç bir şeydi.
It was a terrible thing to do.
Biri oldukça sıradandı, diğeri ise korkunç bir şeydi.
One very plain, the other horrible.
Ailen ve vatanın arasında seçim yapmak zorunda olman, korkunç bir şeydi K'ao Shin.
That was a terrible choice you had to make, Kao Sin. Between your family and your home.
Çocuğa yaptığın korkunç bir şeydi.
What you just did to that kid was terrible.
Beyler, korkunç bir şeydi.
Oh, guys, it was horrible.
Kim yapmış olursa olsun, başına gelen korkunç bir şeydi.
That was a terrible thing, whoever did it.
Korkunç bir şeydi.
It was terri ble.
Ve sonra, eğer o dışarıdaysa, korkunç bir şeydi, Bu bir insan olamazdı, Çünkü hiç bir insanoğlu bunu başararak çadırın etrafına gelemezdi.
And then, if he is out there, it's gonna be this horrible thing, it can't be a human being, because, no human being can possibly go through that, and be outside the tent.
Korkunç bir şeydi.
It was a horrible thing to do.
- Korkunç bir şeydi.
- It was horrible!
Korkunç bir şeydi!
It was awful.
Korkunç bir trajediydi. Herhangi bir ebeveynin başına gelebilecek en kötü şeydi.
It was a tragedy, the worst thing that can happen to any parent.
Yapmış olduğum şey, bir insana yapılabilecek en korkunç şeydi :
What I had done was indeed the most horrible thing you could do to a human being :
Biliyor musunuz,... onun için yüz karası biri olmak,... belki olağanüstü korkunç bir haz kaynağıydı ; ... birinden intikam almak gibi bir şeydi.
Do you know that in that continual consciousness of shame there is perhaps a sort of awful, unnatural enjoyment for her, a sort of revenge on someone.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]