Kısa keseceğim translate English
316 parallel translation
- Kısa keseceğim.
- I'll be brief.
Söylerim, kısa keseceğim.
I'll say them, make it short.
O halde kısa keseceğim.
Then I'll make it quick.
Kısa keseceğim.
I'll be brief.
Kısa keseceğim beyler.
I'll make it short, men.
Ben kısa keseceğim, her zamanki gibi.
I'll be brief, as is my custom.
Düşüncenin canı kısa sözdedir madem, uzun sözlerse dış görünüşü, süsü püsüdür, kısa keseceğim ben de.
Therefore, since brevity is the soul of wit, and tediousness the limbs and outward flourishes, I will be brief.
Sana mümkün olduğunca az acı çektirmek için kısa keseceğim.
To spare you as much pain as possible I'll be brief.
- Dinleyecek zamanım yok. - Kısa keseceğim.
I haven't time to listen to the whole plot.
- Teşekkürler, kısa keseceğim.
- Thank you, I'll be done right away.
Her yıl doğum günümde hem duygusal, hem de uzun bir konuşma yaparım ama bu yıl kısa keseceğim çünkü mutlu olacak daha çok şeyim var bu kez.
All right. Every year on my birthday I get sentimental and make a long speech but this year I'm going to be brief because I have more to be happy about than ever before.
"Kısa keseceğim çünkü iki dakika... sonra demir alıyoruz."
"This will be short and sweet... "... as we're shoving off in about two minutes. "
- Kısa kes, olur mu? - Kısa keseceğim.
Make it short, will you?
Kısa keseceğim.
I'll make it a short story.
Kısa keseceğim Cummings. Sanırım satış departmanımızdan biraz daha fazlasını elde edebilirim.
The point is, Cummings, I think I can get quite a bit more out of our sales division.
Çok meşgulüm o yüzden kısa keseceğim.
I'm busy, so I'll be brief.
Kısa keseceğim.
I'll cut it short.
- Kısa keseceğim.
- I'll make it quick.
Beni iyi dinleyin kısa keseceğim.
Listen well for I shall be brief.
Kısa keseceğim, sadece bir kaç kelime.
I'll make it short... just a few words.
Rusya Cephesi'nden daha yeni döndüm, bu yüzden kısa keseceğim.
I have just come back from the Russian Front, so I'll make it short.
Neyse kısa keseceğim, zira hepsini dinlemek istemezsin.
I'll cut the story short'cause you don't want to hear all this.
Kısa keseceğim, herşeyi kaybettik.
To cut it short, we lost everything.
Ziyaretimi kısa keseceğim.
I'll cut my visit short.
Beyler, kısa keseceğim.
I can keep it short, gentlemen.
Ve kısa keseceğim...
I shall be brief, darling.
" Sevgili Sarah, bu yazması zor bir mektup, o yüzden kısa keseceğim.
" Dear Sarah, It is a hard letter to write, so I'll make it short.
- Peki, o halde, kısa keseceğim.
Bond, all right, then, I'll be brief with you.
Bunu olabildiğince kısa keseceğim.
I will make this as brief as possible.
- Bak, meşgul bir adam olduğunu biliyorum. Bu yüzden kısa keseceğim.
i know you're a busy guy, so i'll make this brief.
Bütün günümü sana bağırmakla geçirecek değilim, onun için kısa keseceğim.
I don't have all day to bark at you, so I'm going to make this short
Pekala kısa keseceğim.
All right, I'll be brief.
Şüphe uyandırmak istemiyorum, o yüzden kısa keseceğim.
I've no wish to arouse suspicion, so I'll be brief.
Bunu kısa keseceğim.
( Clears throat ) I'll make this brief.
Bunu kısa keseceğim.
( Clears throat again ) I'll make this brief.
Bunu kısa keseceğim.
I'll make this brief.
Çok zamanım yok, bu yüzden kısa keseceğim.
I don't have a lot of time that's why I'll cut it short.
Kaydedicilerinizin aktif olduğunun farkındayım, o yüzden kısa keseceğim.
I'm aware your recorders are active, so I'll be quick.
Yapacak çok işimiz var, bu yüzden kısa keseceğim.
We've got a lot to do, so I'll make this brief.
Madem ki zekanın ruhu kısa sözde yatar bende kısa keseceğim.
Therefore, since brevity is the soul of wit, I will be brief.
Ayrıca tuvalete de gitmem gerek, O yüzden kısa keseceğim.
I also have to go to the bathroom, so I'll make this quick.
Çok iyi konuşamam, onun için kısa keseceğim : "Teşekkürler."
I'm not good at speeches, so I'll just say, "Thanks."
Sanırım bugün kısa keseceğim.
I think we'll cut it short today.
Kısa keseceğim.
I'll make it short.
İnan bana, Polly. Acı duyduğunu biliyorum, bu yüzden konuşmayı kısa keseceğim.
Believe me, Polly, I know you're in pain, so I shall dispense with the small talk.
Kısa keseceğim.
I'll reduce the sentence.
Kısa keseceğim.
I'll keep this short.
Kısa keseceğim, Bay Bedeker.
I'LL MAKE IT BRIEF, MR. BEDEKER.
Kısa keseceğim.
I'll be brief and to the point.
Kısa keseceğim.
I will be brief.
Kısa keseceğim.
I'll make this fast.