Kızgın mısın translate English
2,232 parallel translation
Onlara kızgın mısın?
Are you mad at them?
Hala ben ve David konusunda kızgın mısın?
Are you still mad about me and David?
Ne, bana kızgın mısın?
What, are you mad at me?
Bana hâlâ kızgın mısın?
Will you still be mad at me?
Daniel... Karın için hâlâ kızgın mısın?
Daniel, still upset about your wife?
Bana mı öyle geliyor yoksa siz biraz kızgın mısınız?
Well, is it just me, or do you two seem a tad upset?
Bu gece beraber takılmayacağımız için bana kızgın mısın?
Are you mad because we're not hanging out tonight?
- Kızgın mısın?
You having a rave?
Bana hâlâ kızgın mısınız?
Are you still cross with me?
- Kızgın mısınız?
Are you mad?
Bana hâlâ kızgın mısın?
Are you still mad at me?
Hadi ama, kızgın mısın?
Come on, you still mad at me?
Affedersin, bana kızgın mısınız?
Sorry, are you pissed off with us?
Bana kızgın mısın?
Are you mad at me?
Kızgın mısın yoksa âşık mı?
Are you angry or lovesick?
Kızgın mısınız?
Are you mad?
Matthew Broderick, karınızla kitapta böyle dalga geçildiği için kızgın mısınız?
{ * Matthew Broderick, } Are you upset your wife is made fun of so much in the book?
Sen de kızgın mısın bana?
You mad at me, too?
Hâlâ kızgın mısın bana?
Are you still mad at me? Yes.
Bana hâlâ kızgın mısın?
You still mad at me?
Cidden kızgın mısın?
Are you really mad?
Bana kızgın mısın?
Uh, are you pissed at me?
Bana kızgın mısın yoksa?
Are you angry with me?
- Müthiş fikir, Laurie. Seni korkuttuğum için hala bana kızgın mısın?
Are you still pissy'cause I scared you?
Yoksa kızgın mısın?
Or are you upset?
- Bana kızgın mısın?
- Are you mad at me?
Babana kızgın mısın?
Are you angry at Dad?
Hâlâ kızgın mısın?
Still mad?
Bana kızgın mısın?
Are you angry at me?
Bana kızgın falan mısın?
- Are you mad at me or something? - No, Care, I'm not mad...
- Becks, biliyorum kızgın, üzgün olmayı hak ediyorsun, olmalısın da bunu tartışmak için gelmedim.
- Becks, I know you should be, And you deserve to be angry, pissed off, upset. And I'm not here to argue that.
Şu an o kadar kızgınım ki bebek bile yumruk atıyor.
I'm so pissed off at my sister right now even the baby's making a fist.
Eğer kızgın yağda pişmişse, hala yiyorum.
Well, if it's deep-fried, I'm still in.
Onun yüzünden kızgın olduğunu biliyorum, ama benim sorunum değil ki bu.
I'm sorry you feel angry at her but it's really not my fucking problem.
Etraf sakinleşti. Sen bana hâlâ kızgın mısın?
It's chilly around here.
Belki önceden Sam'e kızgındım ama şimdi hastam senin yanlış kararın yüzünden ölebileceği için sana kızgınım.
Maybe before I was really mad at Sam. But now that my patient might die because of your bad call, I'm really mad at you.
- Hâlâ kızgın olduğunu biliyorum ve özür dilerim.
And I know you're still mad. And I'm sorry. It's fine.
Yani, o kadar kızgın değil. Ve hâlâ yardım etmek istiyor.
At least he's not as furious and he's still willing to help.
Bir yanım, Vicki'ye olanları benden sakladığı için ve hafızamı sildiği için ona çok kızgın.
There's a part of me that's so angry. I mean, she covered up what happened to Vicki and erased my memory but there's also this other part of me that's glad.
Kızgın bir Düşük Gelgit Fonu yatırımcısı mıymış?
One of the angry Lower Tide Fund investors?
Laurie, benim adıma bir fil için bağış yapmana hala kızgınım. - Tuk-tuk mı?
Laurie, I'm still pissed that you saved an elephant in my name.
Tamam biliyorum kızgınsın, ama topun sana çarpmasıyla bizleri nasıl cezalandırmış oluyorsun anlamadım.
Okay, I get that you're mad, but I'm not sure who you're punishing by letting the ball hit you.
Ona kızgın olan ben olmalıyım dedi.
He's the one who said I should be angry at you.
Kabadayılardan, köpeklerden, kızgın tavuklardan kaçtım. Bunun dışında çok inatçı bir beden eğitimi öğretmeninden kaçtım. Kendisi beni öne doğru eğip, skolyoz testi yapmaya çalışmıştı.
I've run from bullies, dogs, angry chickens... and one particularly persistent P.E. teacher determined to bend me over and give me a scoliosis test.
Hala bana kızgın mısın?
- Still mad at me?
Gerçekten kızgınım, fakat önemli olan bu değil.
I'm really mad... But that's not the most important thing.
Ve söyleyeyim, mesajlarımın çoğunda kızgın smileyler vardı. Ama, aslında şimdi onunla konuşmaya çalışmak için Blair'in yanına gitmeyi düşünüyordum.
And, granted, most of them included angry emoticons, but, uh, I was actually thinking of going over to Blair's now to try to talk to her.
Serena ciddi şekilde zarar görebilirdi ve ayrıca Juliet sahte fotoğraf yolladığı için ona kızgın olduğuna eminim.
Serena could've been hurt. I'm sure she's furious that Juliet sent in that fake photo. Does she even know that it's fake?
Sanırım bana biraz kızgın.
Oh, buddy. I think he's kind of mad at me. You all right?
Hala kızgın mısın?
You still pissed?
Herkes bana kızgın mı şimdi?
What, everyone's mad at me now?