Mükemmel translate English
47,284 parallel translation
Ve insanlar hâlâ Süreç mükemmel diyorlar.
And people still say the Process is perfect.
Mükemmel oldu.
It's perfect.
Bu yılın yüzde üçü, toplumumuza mükemmel katkılar yapacak.
This year's three percent will make excellent additions to our society.
Mükemmel şartlar altında "Birlik Nişanı" na sizi de dahil etmek alışılmışın dışında olur.
Now, under perfect circumstances, including you in a Unit Citation would be... Well, unorthodox.
Miktar analizcilerinizin bir şirketi nasıl mahvettiğini siz kendiniz anlattınız ayrıca Cole ile işbirliği yapmak için mükemmel bir pozisyondaydınız.
You said yourself how your quants can destroy a company, and you were in the perfect position to conspire with Cole.
Bu koku olumlu çocukluk anılarını hatırlatacaktır. - Mükemmel.
It'll bring back positive childhood memories.
Omzum için elastik bant. Mükemmel!
Athletic tape for my shoulder.
Çünkü bence o dil harikulade, mükemmel insan.
'Cause I think it's the bee's knees, the cat's pajamas.
Sen de mükemmel bir annesin.
You are a great mom.
Bu, mükemmel bir Quintis Noel'i olacak. - Bayılacak.
This... is going to be the perfect Quintis Christmas.
Mükemmel Noel, Paige. Doğru.
Perfect Christmas, Paige.
Mükemmel Noel.
Right. Perfect Christmas.
Happy'nin mükemmel Noel'i kapıdan içeri girdiği an yüzüne dolu dolu kurabiye konusu çarpması ile başlar.
Happy's perfect Christmas starts with a snoot full of cookie scent the second she comes in the door.
Happy'le birlikte bu şöminenin önünde uzanıp bu tartışmasız mükemmel Noel'in sıcaklığında sarılacağız. Doktor!
Happy and I are gonna bunk down in front of this hearth, and snuggle up in the warmth of an absolutely perfect Christmas.
# Mükemmel bir Noel olacak #
♪ It's gonna be a kick-ass Christmas ♪
# Mükemmel bir Noel olacak #
♪ It's gonna be a kick-ass Christmas
# Çünkü mükemmel bir Noel olacak #
♪'Cause it's gonna be a kick-ass Christmas ♪
# Mükemmel bir yıl olacak #
♪ It's gonna be a kick-ass year ♪
# Çünkü sen her daim mükemmel sevgilim olacaksın #
♪'Cause you'll always be my kick-ass girl ♪
# Demek ki dünya hep mükemmel olacak #
♪ So it'll always be a kick-ass world ♪
# Demek ki dünya hep mükemmel olacak #
♪ It'll always be a kick-ass world ♪
- Haydi, çıkın oradan dışarı - # Bu mükemmel Dünyaya gelsin neşe ve barış #
Come on out of there. ♪ Joy and peace to a kick-ass world ♪
Bak, ben mükemmel değilim Tim ama çalışkan insanları kovmak isteyecek tipte bir adam değilim... -... elinden geleni yapan insanları. - Hayır.
Listen, I know I'm not perfect, Tim, but I-I'm not the type of person who wants to drive away people who are hardworking, who give their best efforts.
Sence Chantal'la yaptığı işte mükemmel olmasaydı ilgilenmez miydim?
You think I'd be into Chantal if she wasn't great at what she does?
Jericho mükemmel bir sanat sahtekârıdır.
Jericho is an art forger par excellence.
Elinizdeki izleri fark ettim. Onları ilk başlarda yardımcı aşçı olarak işinize bağlamıştım oysa, taypanların simetrik ısırık düzenine mükemmel uyuyorlardı.
I realized that the scars on your hands, scars I initially attributed to your work as a line cook, were in fact a perfect match for the taipan's symmetrical bite pattern.
Mükemmel ötesi bir yer.
This is just perfect.
Kendini mükemmel hazırlanmış küçük bir sandal olarak düşünebilirsin.
Think of yourself as a perfectly formed little cog.
Bütün çetelerle zıt düşmüş, bu da onu mükemmel yapıyor.
He's mixed it up with every major gang in the joint, which makes him perfect.
Mükemmel bir tur rehberiydin.
You were an excellent tour guide.
Mükemmel.
That's great.
Mükemmel olman için sürekli baskı uygulandı sana.
You're always under so much pressure to be perfect.
İnsanların seni, olduğundan daha az mükemmel görmesiyle baş edebilirsin.
You can handle people seeing you as... less than perfect.
Pekala, Barrett'ın beni kendi tarafına çekmesinden dolayı bana kızgın olmadığın için ne kadar mükemmel birisi olduğunu düşünüyordum ama şu anki yargılayıcı ifadenin bu forma pek uymadığını fark ettim.
Oh, okay, and here I was thinking you were so great because you didn't pressure me about what Barrett had on me, and yet here you go getting all judgy about what so happens to be a very elegant form of expression.
Ve mükemmel bir gecede
And in one perfect night
Mükemmel.
Perfect.
O, burnunu sokarak mükemmel bir canavarı mahvediyor.
His meddling is ruining a perfectly good monster.
Son zamanlarda fazla vakit geçirmediğimizin farkındayım fakat bu hafta sonu için Cabo'da mükemmel bir villa tuttum ve oraya özel birini götürmek istiyorum.
Hey. I know we haven't been spending enough time together lately, But i scored this amazing villa in cabo for the weekend,
Bu kilisede mükemmel bir arkadaş oldu.
She's been a great friend to this church.
Orada bir ceket olacaktı, gömleğinle mükemmel uyacaktır.
You know, I think there's a jacket down there that's gonna look great with that.
Bay Novak'ı bağlamak için kullanılan bağ ile mükemmel uyuşuyor.
The tie used to bind Mr. Novak is a perfect match.
Bence bu işe mükemmel uyarsın, akıllısın, insanları okumayı biliyorsun.
I think you'd be great at it... you're smart, you know how to read people.
Yerleşmek için mükemmel bir yer.
It's a perfect place to settle down.
Minik bir ağaç evi yapmak için mükemmel bir yer. Tabii, tarla farelerine göre.
And excellent place to build a tiny tree house for a harvest mouse.
Mükemmel! "
Excellent! "
Yani mükemmel.
So that's perfect.
Gerçekten mükemmel.
It is pretty amazing.
Bu mükemmel bir anlaşma.
It's the perfect compromise.
Bu nedenle, o kime çıktıysa getirse iyi olur... çünkü mükemmel hediyeyi aldığımı biliyorum, şeye...
So, whoever has him better bring it... because I know I got the perfect gift for...
Mükemmel hediyeyi alıyorum, ve sonra o gidiyor ve aynısını kendisine alıyor.
I get Nick the perfect gift, and then he goes and buys it for himself.
- Mükemmel konumdayız, evet.
Woohoo!