Mükemmel zamanlama translate English
423 parallel translation
Mükemmel zamanlama!
Perfect timing!
Mükemmel zamanlama.
Perfect timing.
Mükemmel zamanlama Bayan Yone.
Excellent timing, Miss Yone.
Mükemmel zamanlama, dostum.
Perfect timing, pal.
İşte mükemmel zamanlama gerektiren bir yarış.
Here's an event that requires perfect timing... on a straight run.
Mükemmel zamanlama.
Excellent, count.
Doğru. Mükemmel zamanlama herşeyi ortaya dökebiliriz.
That'd be the perfect time... to blow this whole thing wide open.
Mükemmel zamanlama! Az önce harika bir kelime oyunundan geldim!
listen to it!
- Chip, mükemmel zamanlama.
- Chip, perfect timing for once.
Mükemmel zamanlama.
Wonderful time.
Mükemmel zamanlama, Abu, her zamanki gibi.
Perfect timing, Abu, as usual.
- Hem de mükemmel zamanlama.
- We're perfect.
Mükemmel zamanlama, Jacquart.
Perfect timing, Jacquart.
Mükemmel zamanlama, Efendi Bruce.
Excellent timing, Master Bruce.
Mükemmel zamanlama duygusunun... nasıl gelişmiş olduğuna dikkat edin.
Notice how he has developed... a perfect sense of timing.
Ne mükemmel zamanlama.
- Ah, what perfect timing.
Mükemmel zamanlama, değil mi?
Perfect timing, huh? Labor Day.
Mükemmel zamanlama.
It's perfect.
Bay Başkan, her zamanki gibi mükemmel zamanlama.
MR. MAYOR, PERFECT TIMING AS USUAL.
Mükemmel zamanlama, içerideki adamın adı Earl Garver.
Perfect timing. The man inside's Earl Garver.
Mükemmel zamanlama.
Perfect timing, as ever.
- Malone, mükemmel zamanlama.
Malone perfect timing.
Roz, mükemmel zamanlama.
Oh, Roz, perfect timing. - What's up?
Nasıl bu kadar mükemmel zamanlama olabilir?
How's that for perfect timing?
Mükemmel zamanlama.
Perfect timing. Mm.
Mükemmel zamanlama.
PERFECT TIMING.
James! Mükemmel zamanlama.
James, perfect timing.
Mükemmel zamanlama, Murray.
Perfect timing, Murray.
Fazlasıyla mükemmel bir zamanlama oldu.
It's perfect timing, Large One.
Zamanlama mükemmel olmak zorundaydı.
It had to be timed perfectly.
Çünkü zamanlama mükemmel olmalı.
Cos we gotta time this perfect.
Ne mükemmel bir zamanlama.
What perfect timing.
Yani zamanlama mükemmel.
So it is the perfect timing.
Bir dakika mükemmel bir zamanlama, sonra...
One minute they were having a wonderful time, the next...
Noel geldi, zamanlama mükemmel.
White Christmas, perfect timing.
Zamanlama mükemmel oldu.
The timing is terrific.
Siz gülün ama hesaplamalarıma göre zamanlama mükemmel.
( laughing ) Laugh if you will, but according to my calculations, the timing is perfect.
Derhal provalara başla, mükemmel bir zamanlama.
Start rehearsing now, it's perfect timing.
Zamanlama mükemmel.
The timing's perfect.
Mükemmel bir zamanlama.
- What perfect timing.
- Mükemmel zamanlama...
Perfect timing.
Zamanlama mükemmel.
Timing's perfect.
Zamanlama mükemmel!
Let's trade. The timing's perfect!
McManus'la beraber Şair'i veda konuşmacısı olarak seçtiğimizden dolay mükemmel bir zamanlama olacak.
This is perfect timing since McManus and I have chosen Poet to be the class valedictorian.
- Mükemmel zamanlama.
Timing's perfect.
Mükemmel zamanlama.
Perfect timing
Mükemmel bir zamanlama.
When can we expect more?
Önceden hazırlanan plan, artık işleme konmalı ve, zamanlama da mükemmel olmalıdır.
So the plan that was preprepared was set now into motion, and the timing, it must be precise.
Zamanlama ise, mükemmel olmak zorundadır!
The timing, it has to be perfect.
Hayır, zamanlama mükemmel.
No, it's the perfect time.
Eames'i yenebilmek için hatasız bir zamanlama ve mükemmel bir takım çalışması gerek.
Defeating Eames will require split-second timing and flawless teamwork.