Not al translate English
12,299 parallel translation
Dediklerimi not al, sonra da gidip beynine baktır.
Write this down, and get your head checked.
Dr. Wells lütfen manubrium ve sağ humerusdaki çarpışma kırıklarını not alın.
Dr. Wells, please note the impact fractures to the manubrium and the right humerus.
Dirsek kemiğindeki ağ şeklindeki çatlağı not al.
Note the spider-web fractures on the ulna.
Yaranın içindeki kan lekesini not al.
Note the hemorrhagic staining inside the wound.
Çentiğin içindeki mavi lekeyi not al.
Note the blue staining deep inside the nick.
Not alır mısın bunu, unutmayalım.
Can we make sure that we do that?
Ama alışılmamış bir durum değil.
But not altogether uncommon.
Not al çaylak.
Take note, candidate.
92 üstü not alırsak,... Papa Johns'da % 20 indirim kazanıyoruz.
And if we get a score of over 92, we get 20 % at Papa John's.
Ben... Ben Al Keating değilim.
Well, I'm-I'm not Al Keating.
Kariyerini, dünyayı benim ciddiye alınmamamı ikna ettiği bir günah üzerine kurdu.
You see, he's built his career on the original sin of convincing the world that I am not to be taken seriously.
Üstünüze alınmayın ama ne eşinizin yaptığı turtayla ne çocuğumu nasıl büyüteceğimle ilgili konuşmalarınızla ne de o tiksinç barınızla ilgili sözlerinizle ilgilenmiyorum.
No offense, but I just am not interested in your wife's baking or your tips about how to raise my kid or your empty promises about your obnoxious bar.
İntikamımın benden alınmasına izin vermeyeceğim.
I will not be denied my revenge!
- Tamam, alınmayın ama süper kahramanlı beslenme çantası kullanan ve hala Bonanza izleyen iki kişinin psikiyatrik düşüncelerine önem verecek değilim.
Okay, no offense, but I'm not about to give weight to the psychiatric musings of a guy who uses a superhero lunch box and someone who still watches Bonanza.
Huw, "mesajımı alınca beni ara" lafının hangi kısmını anlamadın?
Huw, what part of, 'Can you get back to me please, now, please? 'do you not understand?
Al işte bunu bilmemen lazımdı.
See, you're not supposed to know that.
- Hayır. Eczaneye oğlumun reçetesini almaya gittiğimde "Dominic'inkini de alır mısınız" diye sorduklarında öğrendim.
Not until I went to the pharmacy to pick up medication for my son and they asked if I wanted Dominic's, too.
Kocanızın kullanmadığı tansiyon ilacının etken maddesi. Viagra ile birlikte alınırsa nitrogliserin ölümcül kalp krizine sebebiyet verebilir.
Blood-pressure medication that your husband was not on, but when taken with Viagra, nitroglycerine can cause a fatal coronary.
Gücümün olmamasına alışmam gerekecek galiba.
Guess I'll just get used to not having any power.
Yeni satın alınan bisturilerle ilgili değil.
It's not about the new scalpels purchased.
Bana zorba serserilerin tarafından neden sokak ortasından yaka paça alınıp buraya getirildiğimi anlatmadan hiç bir şey yapmayacağım.
I'm not doing anything you ask until you tell me why I was just scooped up off the street by your jackbooted thugs.
Ben alıkoymam, tutuklamam, cezalandırmam. Ya da Elizabeth North aleyhinde röportajda söyleyebileceği bir şey için mahkeme kararı almaya çalışmam.
I'm not gonna detain, arrest, charge, or seek an injunction against Elizabeth North because of something she might say in an interview.
Sorun değil tabii ama hapsi riske alıyorsam bari parasını da alayım.
Not that I mind it, but I should probably get paid if I'm risking jail time.
Fazla yok ama alın biraz.
It's not a lot, but have some.
Buna hiç alışkın değilim.
You know, I'm not used to getting all these notes.
Parayı alıp kaçmayacağını nereden bileceğiz?
How do we know that you're not gonna take the money and drive away?
Sanırım iki ulusun kraliçesi olmaya alışmalısın üç ulusun değil.
Well, I suppose you're going to have to settle for being the queen of two nations, not three.
Alıngan biri değilim.
I do not have thin skin.
- Herkesin değil Al.
Not everybody, Al.
Seveceğin hastalarla ilgilenmek için işe alınmadın.
You're not assigned cases to get you psyched.
Hastalara bağlı olmayan bulabildiğin tüm alüminyum serum askılarını al.
Okay, now gather any aluminum I.V. stands that are not attached to patients.
Bütün o evsizler oradayken Whole Foods'ta rahat rahat alışveriş yapamıyorum.
I'm not comfortable shopping at Whole Foods With all the homeless people there.
Babanın dosyayı alıp almadığını bilmiyorum.
I don't know whether or not your dad took your file.
Senin yaşındaki erkekler için alışmamış bir şeydir.
It's not uncommon in men of your age.
Daha buna alışkın değilsin.
Go take a break. You're not used to it yet.
Daha alışkın değilsin...
Not used to it yet...
Benim için en zor kısmı gerçekten işe alınmamak olacak.
The hardest thing will be for me to not actually get hired.
Platformlu ayakkabı olmadan 1.63 boyunda. Yüzü gülüyor ama gözleri öyle söylemiyor. Çıktığı an en yeni telefonu alıyor.
He's actually five-foot-four without the platform shoes, he smiles with his lace but not with his eyes, upgrades to the latest phone the second it comes out, your basic hatchet man, here to do someone else's dirty work.
- Omuzlar kitli çene gergin, ateş edecek birinin nefes alıp verişi... blöf yapmıyor.
Shoulder lock, jaw tension, shooter's measured breathing- she's not bluffing.
- Korkarım, evim alışık olduğun düzende değil.
I'm afraid it's not what you're used to.
İltihaplanma sorunu olan hastaların iyileşmeden önce fenalaşmaları alışılmamış bir şey değildir.
Increased inflammation in his airway. Not uncommon for inhalation injuries to get worse before they get better. That's why we're keeping an eye on him.
Babanla fikir ayrılığına düşmeye alışık değilsin, değil mi?
You're not used to disagreeing with your father, are you?
O zaman bu alışılmadık bir durum değil.
So this is not an unorthodox position?
Sana söylemedim mi olsun veya olmasın nefes alıyorsun o Ben dökümü zaman ne kadar... kibar bağlıdır?
Didn't I tell you that whether or not you're breathing when I dump you depends on how... polite you are?
- Zeb ve Chop'u alıncaya kadar olmaz.
- Not until we get Zeb and Chop.
- Zeb ve Chop'u alıncaya kadar olmaz.
Not until we get Zeb and Chop.
Max, alınma ama, senin genel aşk teorin için burada değilim.
Max, no offense, I'm not here for your general theory about love.
Çoğunuzun bildiği gibi rehabilitasyondaydım bu yüzden alışveriş yapacak pek zamanım yoktu.
I think most of you know that I've, uh, been in rehab, so there's not a whole lot of time for shopping, yeah.
Bir şeyler hissetmeye alışkın değil sanırım.
I think he's not used to feeling emotions.
İşinden alı koymayayım.
You're not too terribly busy?
Dediler ki, direkt onlardan alıntılıyorum.
They said and look, this is their words not mine...
all right 20
allo 25
alex 1064
allah rahmet eylesin 22
alice 882
alvarez 41
alexei 36
alacakaranlık kuşağı 39
alacakaranlik kuşaği 23
allah 1043
allo 25
alex 1064
allah rahmet eylesin 22
alice 882
alvarez 41
alexei 36
alacakaranlık kuşağı 39
alacakaranlik kuşaği 23
allah 1043