O kişi translate English
9,172 parallel translation
Yahut o kişi burada bizimledir.
Or that someone could be in here with us.
Alex, o kişi Hank'miş.
Alex, it was Hank.
O kişi kimsenin aklına gelmeyecek biri olabilir ama dışarılarda bir yerlerde.
That person might be a complete knob, but they're out there.
O kişi burada mı?
Is she here?
O kişi burada mı?
Is he here?
Bundan kaçınmak isteriz ama bazen dava için en iyi olan dünya için en iyi olan o kişi için en iyi olan şeyden çok farklı olabiliyor.
We try to avoid it, but sometimes... what's best for the case... what's best for the world, turns out to be a very different thing than what's best for the person.
O kişi Halmi.
He has halmi.
Bu iş bitince de buna yetki verenin kim olduğunu bulacağım ve ya o kişi bundan sonra Daire için çalışmayacak ya da ben.
Once that's done, I'm gonna figure out who the hell authorized this, and either that person will no longer work for the Bureau or I won't.
Örneğimizde o kişi Rahibe Teresa.
For our case, it's mother Teresa.
O kişi benim.
I am him!
Ve o bana senin bu isi sonuca daha hizli ulastiracak en dogru kisi oldugunu soyledi - Hayir bu dogru degil...
And he tells me you're the best person to handle this for faster results
O bir nevi Lagos'tan sonraki en önemli kişi.
She's, like, the next big thing out of Lagos.
Bu her kimse bulmamız gereken kişi o.
- Whoever this is- - that's who we need to find.
Endişe etmen gereken kişi o değil.
She's not the one you should be worried about.
Nasıl denir o göründüğü kişi değil...
What she means is that she's not a...
Sadece bir kişi hayatta kaldı o gece.
All but one person survived that night.
Onları silebilecek tek kişi o.
He is the one who deleted them.
O sahte parayı basan kişi bu arada kendisi de öldü parayı uyuşturucu faaliyetleri için kullanıyordu... O yüzden paranın elinize nasıl geçtiğini öğrenmek istiyoruz.
The person that printed that money- - who, by the way, is dead- - was trying to use it to bankroll a drug operation, which is why we need to know how it ended up with you.
Aradığımız kişi bir doktor, bir hemşire veya o hastanede çalışan nerdeyse binlerce tıp çalışanından birisi.
We're looking at a doctor or a nurse or... pretty much any one of a thousand other medical professionals who work at that hospital.
Hayatlarımız risk altında ve eğer o haklıysa, bizi ele veren kişi senin yeni partnerin olacak.
Our lives are at stake, and if she's right, then your new partners the one that sells us out.
O işe tam 700 kişi başvurdu.
700 people applied for that opening.
O düşündüğünüz kişi değil!
He's not who you think he is!
O mesajı yollarsanız, 20 kişi ölür Ajan Hanna.
If you hit send on that text, Agent Hanna, the 20 people die.
Sen ise açık ara farkla FBI'daki en normal insansın, o yüzden bu konuları dünyada konuşabileceğim tek kişi sensin.
You are, by far, the most normal person at the FBI, so, you're really the only person in the world I can talk to about this stuff.
Hiç kimse grubun kaç kişi olduğunu yada ne kadar büyük olduğunu bilmiyor,... ama grup sadece bu ülkede değil....... o her yerde sanki devrim gibi.
Nobody knows how many there are or how big a group it is, but it's all over, not just in this country, it's everywhere, like a revolution.
Demek istiyorum ki, eğer o doğru kişi değilse?
I mean, what if she's not the right one?
Hayır, o doğru kişi.
No, she's the right one.
İşini evine götüren ilk kişi o değildir herhalde.
Wouldn't be the first guy to take his work home with him.
O gün o evde takip cihazlı tek kişi oymuş.
He seems to be the only one in the house that day with a tracker.
O parametrelere uyan 4 kişi var.
I have 4 gentlemen that match those parameters.
Yanımda olmasına ihtiyacım olan tek kişi o.
She's the one I need at my side.
O zaman belki de seni Fransa'da temsil edecek doğu kişi değilimdir.
Then perhaps I'm not the man to represent you in France.
Ya bunun arkasındaki kişi tüm bunları sırf Ulaşım Dairesi tek bir treni kurtarmak için tüm metro...
What if whoever's behind this set the whole thing up just so the D.O.T.
İyileştirebilen kişi o, sen değilsin.
He's the one can heal himself, not you.
Bana ödeme yapacak kişi o.
He is the one who owes me money.
Lütfen tek bir kişi aşağıya gidiyor o da Marcus Manigault-Dupree!
Oh, please, the only person going down is Marcus Manigault-Dupree!
Işıklı taraftan üç farklı kişi jole salata getirdi.
On the bright side, three different people brought Jell-O salad.
Bir kişi üç farklı şekilde jole salatayı getirdi, çok teşekkür ederim.
One person brought three different kinds of Jell-O salad, thank you very much.
O bir kişi.
He's a person.
Ya NZT'yi bulan kişi? O kim biliyor musun?
What about whoever invented NZT?
O vakitlerde 54 kişi ağaca çarpmış, 15 tanesi 30'larında beyaz erkek.
54 people smacked into trees around that time, 15 of them were white males in their 30s.
O saate kadar çalışan yalnızca bir kişi daha var. Chris Winfelder. Müdür mü?
Yeah, only one other employee was working that late- - a, uh, Chris Winfelder.
O masum üçüncü kişi.
You see, that's the innocent bystander.
Hayatında bazı hataları oldu ve bunu kabul eden ilk kişi de o. Bu anların üstesinden gelmeyi başardı.
He made some mistakes in life, and he's the first to admit that, and these are moments he managed to overcome.
Koruduğun kişi o, değil mi?
He's the one you're protecting, right?
Yoksa o, şu yeni ülke tasarımını yapan kişi mi?
Then he's the writer of the document on establishing a new country?
Hadi ama Denetçi senatör O'Malley'i canlı olarak görmüş son kişi olabilir
The whip may have been the last person who has seen
Bilmek istediğim, sizin o gece otelde olduğunuzu kanıtlayacak bir, sadece bir kişi var mıdır?
I need to know, was there anyone, anyone at all, that can corroborate that you were at the hotel?
Tetiği çeken kişi o, biliyoruz.
Felix Alvarez.
Buna rağmen iş yapmak istediğin kişi o mu?
And this is who you want to get into business with?
Bana ne zaman ihtiyacı olursa yanında olacağım çünkü bu hayatta güvenebileceğim tek kişi o!
It means I'm gonna be there for her when she needs me,'cause she's the only one I can count on!
kişi 33
kısım 18
kışın 17
kişisel 39
kişilik 16
kişisel olarak 44
kişisel bir şey 18
kişisel bir şey değil 55
kişisel değil 34
kısım 18
kışın 17
kişisel 39
kişilik 16
kişisel olarak 44
kişisel bir şey 18
kişisel bir şey değil 55
kişisel değil 34