Radyoyu aç translate English
154 parallel translation
Radyoyu aç ve maçı dinle!
Tune in on the radio if you want to know how the game's going.
Jackie, arkandaki radyoyu aç.
Jackie, turn on that radio in back of you.
Beda, o lahanaya biraz ara ver de radyoyu aç bakalım.
Beda, you can take a recess from that cabbage and turn on the radio.
Sonra uyandığımda radyoyu açıp müzik çaldılar.
And when I woke up, they turned the radio on and played music.
Radyoyu açık unuttum yine herhaIde.
I must have left the stereo on again.
- Radyoyu aç.
- Why bother?
Doktor, radyoyu aç. Aç şunu.
Doc, turn on the radio!
Radyoyu açık tutmuşsun.
You had the radio turned on.
- Şu radyoyu aç.
- Put on that radio.
Sağdan devam et, radyoyu aç John!
Go right ahead. Turn on the radio, John!
Radyoyu aç.
Turn on the radio.
Radyoyu açıyorum.
I turn on the radio.
Alice radyoyu aç.
Alice, turn the radio on.
Hizmetçine o saatte radyoyu açmasını söyle alet otomatik olarak açılıyor.
You tell the maid to turn the radio on when Jack Benny comes on, and this automatically comes on with the radio.
Radyoyu aç, daha aç.
Turn up the radio!
Hey, üzüm salkımı, radyoyu aç.
Hey, grape leaf, turn on the radio.
Radyoyu açıyorum.
I'll put the radio on.
Audrey, radyoyu açık bırakacağım.
Audrey, I'll leave the radio on.
Bir süre daha radyoyu açık bırakabiliriz.
- Yeah. We can play the radio for a while.
Pierrot, git radyoyu aç.
Pierrot, turn on the radio.
Radyoyu aç, ne söylediklerini duymuyoruz.
Turn the radio up so we don't hear what they're saying.
Tırmanıp radyoyu açıver.
Climb up and turn on the radio.
Radyoyu aç, bakalım!
Turn on the radio, will you?
Joycie, radyoyu aç.
Joycie, turn the radio on.
- Saat radyoyu açıyordum.
- Turning on the clock radio?
Dedim ki " Radyoyu aç.
I said, " Turn on the radio.
Ve Maria lütfen radyoyu aç.
And Maria please turn on the radio.
Radyoyu açın.
Try the radio.
Çabuk, radyoyu aç.
Turn on the radio.
Radyoyu aç, ne duyuyorsun?
Turn on the radio, what do you hear?
- Radyoyu aç, ne duyuyorsun?
- Turn on the radio, what do you hear?
Radyoyu aç. Daha çok gürültü çıkarsa diye.
Go turn on the radio in case there's more noise.
Radyoyu açıyorum seni duyamıyorum, keyif yapıyorum.
I'm groovin'. - Come on. Let me in.
Radyoyu aç.
Put on the radio.
Radyoyu aç, Martin.
Turn the radio on, Martin.
Radyoyu aç, sesini çok açma.
The radio, not too loud.
- Radyoyu açın
- Turn on the radio.
- Radyoyu açın.
Put the radio on.
Pete, radyoyu aç.
Pete, turn on the radio.
- Radyoyu aç.
- Turn on the radio.
Boş ver sen. Aç radyoyu.
- Never mind.
Aç radyoyu!
Turn that back on!
Radyoyu da açın, çünkü çalacaklar. - Tamam.
Better start listenin'to the radio too, because they're givin'it some play.
Bak, radyoyu bir süre açık bırakırız, böylece sıvıştığımızı kimse duymaz.
Look, we'll keep this on for a while, and no one will hear me when I sneak out.
Şu radyoyu bul ve aç hemen!
Find the radio and turn it on!
Neden ışığı yakmıyorsun? Ya da radyoyu falan aç.
Well, why don't you leave the light on, or turn on the radio?
Radyoyu parçaları evin her yanına dağılmış bir şekilde ortalıkta bırakırdı ve annen de o radyonun sesini açıp, evin içinde deliler gibi dans etmeye bayılırdı.
He'd leave that radio lying around the house in pieces, and, and she used to love to turn it up and dance wild around the house.
Sirenleri duymamak için, radyoyu son ses açıyorum.
I turn up the radio to drown out the sirens.
- Radyoyu ac, adamim.
Put on the radio, man.
Radyoyu aç.
Turn the radio on.
Bütün gece radyoyu açık tuttun ve aküyü bitirdin.
Let's see.