Sandığın gibi değil translate English
490 parallel translation
Sandığın gibi değil.
Not the way you think.
Sandığın gibi değil.
It's not that.
Ama sandığın gibi değil.
But it's not like that.
Hayır, sandığın gibi değil.
No, not the way you think.
Ne olmuş? Ben seni seviyorum, hem de senin sandığın gibi değil.
I love you, but not the way you think.
- Senin sandığın gibi değil.
- Not the way you think.
- Sandığın gibi değil.
It isn't what you think.
Bu sandığın gibi değil.
This does not just. Look!
- Sandığın gibi değil şekerim.
- It's not like that, love.
Düzüşmeyi sever sevmesine de, öyle sandığın gibi değil!
He likes to screw, but not like that.
Gerçekten sandığın gibi değil, değil mi? Tüm bu serüven ve tüm o kurtuluşlarımız şans mıydı yani? Fakat senin çıkarın ne?
You don't really suppose, do you, that all your adventures and escapes were managed by mere luck just for your sole benefit?
Durum sandığın gibi değil.
You don't understand the situation.
Sandığın gibi değil.
This isn't what you think.
- Ne gibi şeyler? - Hayır, sandığın gibi değil.
- What was that experience?
Hayır, sandığın gibi değil. - Önemli değil.
Cliff, no, this isn't what you think it is.
Sandığın gibi değil.
It is not what you think.
Sandığın gibi değil! Dinle!
It's not what you think!
Sandığın gibi değil!
It's not what you think!
Bak, sandığın gibi değil
This isn't what it looks like.
- Hayır hayır - sandığın gibi değil
- Oh, no, no. - It's not "oh, no."
- Söylüyorum ya, sandığın gibi değil.
- It is not what it imagines.
- Sandığın gibi değil.
- It's not what you think.
Reddington, o sandığın gibi biri değil. - Seni bulacağım.
Reddington, he's not who you think.
O sandığın gibi biri değil.
He is not who you think he is.
Evet, evet... "Sandığınız gibi değil. Ben onu seviyorum. Her şeyimden vazgeçtim onun için."
Yes, yes... "It's not what you think, I love him, I sacrificed everything..."
- Nino babamın sandığı gibi biri değil.
- Nino's not what my father says at all.
- Sandığınız gibi değil.
It's not what you think it is.
Sandığın gibi her zaman acıyla dolu değil.
It is not all dissipation, as you might think.
- Sandığınız gibi değil.
- Not the way you think.
Teğmenim, Genç askerimizin kız arkadaşı sizin sandığınız gibi bir azize değil.
Dear lieutenant, The girlfriend of our young soldier is not the saint we think she is.
Korktuğum falan yok... sandığınız gibi değil.
I'm not afraid... not the way you think
Sebastian Rooks senin sandığın gibi biri değil.
Sebastian Rooks is not the person you think he is.
Sandığın gibi değil.
It's not what you think.
Oh hayır... Sandığınız gibi değil.
Oh no... at least, not in that way.
Sandığın gibi bir şey değil.
not as you mean.
Şirket senin sandığın gibi hayır kurumu değil.
The firm's not the charitable institution you think it is.
Sandığınız gibi değil.
It's not like that.
Sandığınız gibi değil.
It's not what you think.
Sandığın gibi bir şey değil.
It's nothing like that at all. You've got quite the wrong idea.
Hayır, sandığınız gibi değil.
No, it's not what you think!
Atıcı, sandığın gibi çocuk oyuncağı değil bu!
Pitcher, you couldn't hit the broad side of a barn!
Sandığınız gibi değil, Bay Poirot.
It's not what you think, Monsieur Poirot.
Sandığın gibi değil.
She's not what you think.
- Hayır, bu sandığınız gibi değil.
No, it's not like that. No?
İşiniz konusunda dediğiniz gibi, Komiser, eminim benimki sizin sandığınız kadar ilginç değil.
As you said about your work, Lieutenant, I'm sure mine isn't as interesting as you think it is.
Orası senin sandığın gibi bir yer değil.
It's not like you think over there.
Hayatında başka birinin olduğunu biliyorum, ancak Natacha bilmiyor. Yani Eve Natacha'nın sandığı gibi büyük bir tehdit değil.
I know that she has another man in her life, but Natacha doesn't so she's much less of a threat than Natacha believes.
- Sandığınız gibi değil efendim.
I didn't want to wake you, chérie.
Film yapmak, en azından benim için, sandığınız gibi gerçekten sadece bir ufak senaryo yazıp sonra gidip onu çekmek meselesi değil. Filmi yaparken kendi hayatınız, kendi deneyimleriniz de ayrıca çok önemli faktörlerdir.
Filmmaking wasn't just a matter of writing this little script and then going and doing it as you thought that your own life and your own experience during the making of it was also a very strong element, and that somehow the director works
- Evet, ama sandığınız gibi değil.
- Yes. But not the kind you mean.
Ama bu sandığın gibi bir şey değil.
It's not what it sounds like.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25
değil mi efendim 66
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25
değil mi efendim 66