Say translate English
539,805 parallel translation
Numaramı söylemesi gerekiyordu.
He was supposed to say my number.
"Delirmiş" mi dedim?
Did I say "insane"?
Her bit sayılır.
Every bit counts.
Bir şey diyebilir miyim?
Can I say something?
Bak, şunu söyleyeyim en azından.
Look, let me just say this.
Robi, böyle konuşamazsın.
Robi, you don't get to say that.
İşimin parçası bu.
It is my job to say it.
Ne yazmış?
Well, what'd he say?
Neredeyse istediğim her şeyi çalıştırıp durdurabiliyor diyeyim.
Let's just say it activates and deactivates almost anything I want.
Yeti'ye inanmıyorum. En fazla hayranı sayılırım.
I am not a "yeti believer." I am at most an enthusiast.
Kamp alanına yakınlığını düşünürsek aynı anda ya da yakın aralıklarla öldürülmüşler.
Given the proximity to her campsite, I'd say they were killed at or around the same time.
Polis raporu manastırdaki keşişler için ne diyor?
So what did the police report say about the monks at the monastery?
Sanırım Meegan ve Pemba'nın ilk kurbanlar olmadığını söyleyebiliriz.
Well, I think it's safe to say that Meegan and Pemba aren't the killer's first victims.
Ölümü ve yeniden doğumu aştığı söylenir.
And they say that it transcends death or rebirth.
- Ve sonra beni aradığında da, üstelik Emel Sayın gibi giyinmişken, üstünde de başkasının kanı varken bana diyorsun ki
- And then when you do call, you're dressed like freakin'Jackie O, you got someone's blood on you, and even then, it's like,
Başka ne diyebilirim bilmiyorum.
I don't know what else to say.
Günlük... bir gün sana yardım edeceğimi yazmıyor muydu?
The journal... didn't it say that I was going to help you one day?
Ne söyledim ki?
What did I say?
Söylediğiniz her şey mahkemede aleyhinize delil olarak kullanılabilir.
Anything you say can and will be used against you in a court of law.
Sadece hoşça kal demeye henüz hazır değilim.
I just know I'm not really ready to say good-bye yet.
- Sen ne dedin?
- What did you say?
Sayıları çoğaldı!
There's more of them!
Şimdi gidip seni gerçek bir Prenses yapalım, ne dersin?
Now, what do you say we go make you an official Princess?
Vay canına, saçına bayıldım.
Wow, can I just say, i love your hair.
Peşime takılan asker ordusunu söylememiştin ama.
Hmm, you didn't say anything about a battalion tagging along.
Oldu bil.
Say no more.
Cevap vermeye hazır değilsin.
You're not ready to say it back yet.
Hadi artık, bir şeyler söyle.
Oh come on, say something.
Leydi Caine mi dedi bu?
Did he say lady caine?
Saçların birden sihirli bir şekilde geri uzadı, tek bildiğim bu.
I'm just going to go ahead and say your hair magically grew back.
Hadi ya!
You don't say!
Burada ben izin vermeden çivi çakılmayacaktı.
You said nothing happens here without my say-so.
Mesane "Hop!" mu dedi?
Did that bladder just say "foop"?
Ama faydacılık der ki o düğmeye basmak zorundasın.
But utilitarianism would say you have an obligation to pull the switch.
Ahlaki özgeciler, elindeki her şeyi başkalarına vermelisin, der.
Well, a strict ethical altruist would say you should give away everything that you have.
Gazeteler her gün "Ezikti, Yaktı Kavurdu" manşeti atmaz.
Yeah, it's just... how often does the newspaper say you went from "dud to stud"?
Üç deyince ne yiyeceğimizi söyleyeceğiz.
On the count of three, let's say what we want for dinner.
... gerçekten ahlak sahibi olan biri organlarını bile ihtiyacı olanlara verir, derdi.
... would say that a truly moral person would even give away her organs to those in need.
Russ'a merhaba de!
Say hi to Russ!
Adlarınızı söylemeye vakit yok.
No time to say both your names.
Bay Goodman, canlı birinin diyeceği bir şey söyleyin.
Mr. Goodman, say something only an alive person would say.
Doktorlar bir yılın var, diyor. Belki iki yıl.
The doctors say I could have a year, maybe two.
Beni aramayı düşünüyorsundur diye aradım.
I'm calling to say in case you were thinking of calling me, don't.
Paige seksle ilgili hiçbir şey demedi.
Paige didn't say anything about having sex.
Elbette öyle dememiştir.
Well, of course she didn't say anything.
Kızlar bunları söylemez.
Girls don't say stuff like that.
Bazılarında onun zevki için tırtıklı yazıyor.
Some of the condoms say "ribbed for her pleasure."
Onun yanında böyle konuşman çok kaba.
It's rude to say that in front of him.
Sayın Başkan.
[man] Mr. President.
Doğrusu iyi sayılmam.
[sighs] To be honest, not great.
Urethrex'i doktoruma mı danışayım?
[perplexedly] Talk to your doctor about Urethrex?
sayonara 52
sayın 41
sayın hakim 274
sayın hâkim 72
sayın yargıç 1202
sayılır 268
saygılarımla 186
sayın savcı 26
sayın müdürüm 19
sayın başkan 665
sayın 41
sayın hakim 274
sayın hâkim 72
sayın yargıç 1202
sayılır 268
saygılarımla 186
sayın savcı 26
sayın müdürüm 19
sayın başkan 665
sayın bayan 20
sayın müdür 27
sayın vali 65
sayın bayım 28
sayın bakan 89
sayın büyükelçi 44
saygı 58
sayın başkanım 16
sayı 88
sayın belediye başkanı 48
sayın müdür 27
sayın vali 65
sayın bayım 28
sayın bakan 89
sayın büyükelçi 44
saygı 58
sayın başkanım 16
sayı 88
sayın belediye başkanı 48
sayın avukat 16
sayın rahip 16
sayın general 25
sayın jüri üyeleri 47
sayın başbakan 30
saygılar 76
sayın kardinal 25
sayende 51
sayılmaz 64
sayenizde 29
sayın rahip 16
sayın general 25
sayın jüri üyeleri 47
sayın başbakan 30
saygılar 76
sayın kardinal 25
sayende 51
sayılmaz 64
sayenizde 29