Sen de translate English
134,668 parallel translation
Sen de hastaneye ilaç çalmak için gelmedin.
And you broke into a hospital not to steal drugs.
Sen de biliyorsun.
I think you know that.
Müvekkilin de, sen de hayatımdan siktir olup çıkın.
Nobody leaves a negotiation happy.
Eminim aynı rakamları sen de gönmüşsündür.
I bet you've seen the same numbers.
Sen de kendini suçlu hissediyorsun.
So now you're feeling guilty.
Sen de benzer bir andasın ve olasılıklar yine sınırsız.
You're at a similar moment with a similar unlimited possibility.
Bu hikayeyi sana anlatayım, sen de bana anlat. Doğruysa tabii. Doğru da.
Let me tell it to you, then you tell it back, if it's true, of course, which it is.
Bilemiyorum. Ama sen de böyle yapmayabilirdin.
I don't know, but you could've done this a different way, too.
Burada dersleri ben veririm ve sen de dersini almak üzeresin.
I teach the fucking lessons, and you are about to get one.
Sen de Rhoades ailesinden neredeyse benim kadar nefret ediyorsun.
And insofar as you hate the Rhoades family almost as much as I do...
Sen de öylesin.
So are you.
Sen de olabilirsin.
Could be you.
Sen de bunu istemiyor musun zaten?
I mean, don't you want that?
Ya da sen de benimle gelirsin.
Or you could come with me.
Sen de hastasın.
- Hey, you're sick. - Shh.
Sen de onlar gibisin.
You're just like them.
Lütfen sen de bana müzikal sevmediğini söyleme.
And please tell me you don't consider musicals plays.
İnsanlara sınav puanlarımı söylemeyi kes sen de.
Stop telling people my LSAT scores.
- Ama sen de diğer herkes gibisin.
- But you're just like everyone else.
Ben kendi teorimi anlatayım sen de doğru olup olmadığını bana söyle, tamam mı?
How about I run through my theory, and you just let me know whether I'm on the right track, okay?
- Niye, sen de mi onunla yatacaksın?
- Why, you wanna have sex with him, too?
Debbie kahraman, sen de zalimsin.
Debbie's the hero and you're the villain.
Onu öldürmeyi planlamamıştın ama seni yakaladı ve sen de Roxanne Greer'i öldürmek zorunda olduğun anlamına gelmesine rağmen hapse geri dönemeyeceğine karar verdin.
You didn't plan to kill her, but she caught you in the act, and you decided that you weren't going back to prison, even if it meant Roxanne Greer had to die.
Sen de hepsinin istediğini istiyorsun.
You want what they all want.
Neden sen de aynısını yapamadın?
Well, why couldn't you do the same goddamn thing?
Adım Haesten ve sen de Bebbanburglu Uhtred'sin.
I am Haesten, and you are Uhtred of Bebbanburg.
Wessex Kralı olmam gerektiğini söyledi ve sen, Sen de bir kral olmalısın.
He said that I should be King of Wessex and that you, you should be a king, too.
Sen de Bilinçmon Go yerine verimli bir şey yapsan ya?
How about you do something productive, instead of trying to make a Wokémon Go?
Sen de güvenli odaya sızacaksın.
You break into the safe room.
Ve sen de bu yeni çılgınlıkta elimdeki uzmana en benzer şeysin.
And you're the closet thing I have to an expert on this brand of craziness.
Sen de artık yoksun.
No more you.
Sen de oğlumsun.
And you're my son.
Şimdi kızgınsın çünkü yapılacak en doğru şeyin bu olduğunu sen de biliyorsun.
You're just angry because you know that this is the right thing to do.
Eşyalarımı toparlarken sen de en iyi iki atı eyerle.
I'll pack what I can, you saddle up the two best horses.
- Sen de kimsin?
Who are you?
Bir ara bunu sen de deneyebilirsin.
You might try that yourself sometime.
Mahvolursam sen de mahvolursun.
If I go down, you go down.
Güzel, sen de geliyorsun.
Good. You're coming.
Sopayı kıçından çıkarsaydın, sen de anlardın. Yeter.
You'd realize that, too, if you pulled the stick out of your ass.
Buradayım, 30 saniyen var ondan sonra düşmanımın müttefiki olarak, sen de benim düşmanımsın.
I'm here. You have 30 seconds. After that, as the ally of my enemy, you are my enemy.
Bunun için eğitim aldı o. Sen de aldın.
He was trained for this, so were you.
Ama bunu kanıtlayabilene dek kendimi kollamalıyım. Sen de kollamalısın.
But until I can prove that definitively, I have to keep my guard up, and so do you.
Sen de bunu satın aldın.
And you just bought that.
Sen ve silahların yokken de, hayatta kaldım.
I survived the wasteland without you and your guns.
Sadece ben ve ekibim, sen bize Celina'yı getirdikten sonra bir yerlere gideceğiz de.
It's just me and my team are gonna need somewhere to go right after you bring Celina back.
Ve sen bu sefer de ekran görüntüsü almadın çünkü...
And you didn't screen grab this time because...
Sen yemin ettiğini söylüyorsun, yine de casus gibi davranıyorsun!
You say you are sworn, yet you behave like a spy!
Ş eytanlar, cadılar canavarlar var, bir de sen bir zaman yolcususun?
So, demons, witches... monsters exist, and you're a time traveler?
Ancak burada bizimle hem sen hem de Sunny'nin oğlu güvende olacaksınız.
But you'll be safe here with us now. Both you and sunny's boy.
Sen ve ben ikimiz de hata yapmıştık.
You and I both made mistakes.
Sen de benimle gelebilirsin.
You could come with me.
sen de gel 75
sen delisin 520
sen de beni 22
sen de öylesin 72
sen de beni seviyorsun 19
sen deli misin 200
sen de ister misin 105
sen de kimsin 767
sen değilsin 122
sen de gelecek misin 16
sen delisin 520
sen de beni 22
sen de öylesin 72
sen de beni seviyorsun 19
sen deli misin 200
sen de ister misin 105
sen de kimsin 767
sen değilsin 122
sen de gelecek misin 16