Senden değil translate English
1,829 parallel translation
- Senden değil.
Not you.
Senden değil.
Not by you.
Diğerlerinden de tavsiye aldım, sadece senden değil.
I took advice from others, not just you.
Senden değil, Kendall. Hizmetçi?
Uh, not from you, Kendall, but, uh Housekeeping?
Senden hoşlanmadığımdan değil. Hoşlanıyorum.
It's not that I don't like you.
Arkadaşların senden bir iyilik istedi, değil mi?
Your friends asked you for a favor, right?
Senden çok benim rahatsız olduğumun farkındasın değil mi?
It'll hurt me more than it hurts you, you know that, right?
-... senden geldi değil mi?
Yes.
Artık senden hoşlanmıyorum. Biliyorsun, değil mi?
I don't like you anymore, you know that right?
Kendimden nefret etmeden ya da daha kötüsü senden nefret etmeden, seninle yaşamam mümkün değil.
I cannot without despising myself or, what is worse, perhaps, despising you.
Kılıcı devralacak kişi senden başkası değil.
There's no one but you to take over the sword.
Senden uzak durmamı söyledi. Haksız da değil.
He told me to stay away, and I don't blame him.
Senden saat onda aşağıya inmeni istiyor, ondan önce değil.
She wants you to go down to her at ten, not before.
Senden başka herkes onu kurtarabilir! Sen değil!
Anyone else can save her but you!
Bugün yemekler senden, değil mi?
You're buying dinner today, right?
Bu fikir yine senden çıktı, değil mi?
It was your idea again, wasn't it!
- Bu dünyada kimse senden daha iyi değil.
Nobody is better than you in this entire world
O senden yaşça büyük değil mi?
Isn't that Nuna an elder?
Herkesin senden kaçtığını söylüyordun, değil mi?
You said everyone avoided you, didn't you?
Biliyorum bu popüler bir düşünce değil ama doğru olanı. İnandığım şeyi yapma cesaretini gösterseydim, senden ayrılmak yerine,
I realize that's not popular opinion, but it's the truth, and if I really had the courage of my convictions, instead of breaking it off with you, I...
Kimse senden ayrılmamıştı, değil mi?
You've really never had anyone break up with you, have you?
Ailenin senden istediği bu değil
That is not what your parents wanted for you.
Seni haberlerde ve bugün o hemzemin geçitte gördüm. İnsanların senden bu şekilde nefret etmeleri iyi bir şey değil.
Listen, I see you on the news and I see you out there today and it can't feel good that people, you know, hate you.
- Senden hoşlandı, değil mi? - Ne?
- Fancy you, did he?
Annem beni senden çok sevdiyse benim suçum değil.
I couldn't help it if Mum loved me more.
Vay, yani sadece diğer Şeytani Bilim Adamları senden zeki değil, ha? Igor da öyle?
Wow, so not only is every other Evil Scientist smarter than you, and Igor is, too?
Kısacası, senden memnun değil.
To say the least, she isn't happy.
Sadece ben değil, hiç kimse senden memnun değil.
Please don't feel bad.
- Evet, senden kurtulacağım, değil mi?
- Yeah, I'm not gonna get rid of you, am I?
Hiçbir zaman biri senden daha üstün olmasın değil mi?
Never out gunned, right?
Başkalarından değil, senden bahsediyoruz.
We're not talking about people. We're talking about you.
Senden duymak istediğim sözler değil
Is not the words I want to hear from you
Ama isa, senden önce tanrıya sahip olmamak bu ahlaki değil.
But, Jesus, having no other gods before you, that's not moral.
Ben senden hikayeyi anlatmanı istiyorum, hikayenin içinde olmanı değil.
I want you to tell the story. I don't want you to be in the story.
Baba, senden mülakat için birkaç kıyafet ödünç almalıyım çünkü benim kıyafetlerim güzel değil.
Dad'l need to borrow some clothes for the interview... ... since I don't have any fancy clothes.
- Hiç birşey senden önemli değil, hiç birşey.
- Everything. Everything is not important.
- Hayır, o senden daha güzel değil.
- No, she's not prettier than you.
Senden bahsediyorum, ondan değil.
I'm talking about you, not him.
Senden bu, değil mi?
It's you, isn't it?
Senden istediğim küçük bir şey değil, fakat tahtın varisini korumalısın.
It is not a small thing I am asking of you. We must protect the heir to the throne.
Senden hoşIanıyor, değil mi?
He does like you'doesn't he?
Bilirsin, birisi pis ellerini içkime soktuğunda... daima iğrenirim, ama senden, çok fazla değil.
You know, usually I would be completely disgusted... with someone sticking their fingers into my drink, but with you, not so much.
Senden orada olmanı istedi. Bir uçağa binmeye çalışmanı değil yalnızca orada olmanı istedi.
Now she asked for you to be there, not for you to try to get on a plane,
Senden korkmak için bir sebebim yoktu, değil mi?
Am I? Because I've never had anything to fear from you, right?
Evet, öyle, senden de çok genç değil mi?
Yeah, well, she's a lot younger than you, isn't she?
Mükemmel değil, sadece senden daha iyi yapıyor.
Not perfect, just better than you.
Yardım etmek istiyorum, senden hoşlandığımdan değil, ki hoşlanmadım, sırf macera kokusu aldığım için ve buna dahil olmak istiyorum.
I want to help you, and not because I like you, which so far I don't, but because I smell adventure, and, damn it, I want in.
Kimse bu sunucularla ilgilenmede senden daha iyi değil.
But nobody's better at dealing with those servers than you are.
Özel birine değil, senden kurşun yiyen birisine.
Ah... nobody special, just somebody who took a a bullet from you!
Senden hoşlanıyorum ama bir arkadaş gibi değil.
I'm interested in you... more than a friend.
Dostum Megan'ın senden hoşlandığını biliyorsun, değil mi?
Admit it, Megan likes you.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66
değil mi ya 25
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66
değil mi ya 25