Sessiz translate English
27,918 parallel translation
Bir baba olarak nasıl sessiz kalabilirdim?
How could a father turn his back on that?
Ukala herif az sessiz olun!
Keep it quiet, Okay?
Odama gidip, yatağıma girip çok sessiz durmamı söyledi.
That I should go to my room and get in bed and be very quiet.
Pekala ahbap, sessiz ol yoksa bizi duyacaklar.
[roars] All right, pal, let's just keep it down or they'll hear us.
Sonra sessiz sedasız bir yerde uyanmayı. Çünkü eskiden herkesten önce kalkardım.
And then waking up in the quiet,'cause I used to get up before anybody else did.
Atlar ve köpekler tehlikedeyken sessiz kalamam.
I won't be shushed with horses and hounds at stake.
- Yalnızca Alman sessiz filmleri izlerim.
- I only watch German silent films.
Sessiz odada olmali simdi.
He must be in the Quiet Room by now.
Arkamda dur, sessiz ol.
Stay behind me, stay quiet.
Sessiz olun, sesli mesaj servisindeki... -... konuşmasını kaydediyorum.
Now quiet, I am recording the outgoing message on his voice mail.
- Sessiz ol.
Quiet.
İkiniz de sessiz olun.
Shh, shh! Quiet, you two.
Hadi, sessiz bir yer bulalım.
Let's find some quiet place.
Herkes sessiz olsun.
I need you all to be quiet right now.
Bunu yapan insanların sessiz kalmasının bir nedeni olmalı.
There is a reason the people who did this are keeping silent about it.
Yemek partileri verip müzikler çalmalıydık, sessiz sinema oynamalıydık.
We should've had dinner parties and played music, played charades.
Sessiz sinemadan nefret ediyorum.
I hate charades.
Sessiz kalarak bana bir şey anlattığını düşünmüştüm.
Well, I thought you were telling me something with your silence.
Biraz sessiz olur musun, Dramaworld? Burada önemli bir an yaşıyoruz.
Would you keep it down, Dramaworld, we're trying to have a moment here.
O yüzden sessiz kalıp dediklerimi yapmalısın.
So you have to be quiet and do what I say.
Hayır, sadece sessiz kalmak istedim.
No. I was just quiet.
- Lütfen sessiz olun.
- Please he quiet
İkinizde sessiz olması gerek.
You both need to he quiet.
- Sessiz ol.
- Shhhh.
Sessiz ol.
Hush.
Sessiz sinema oynamıyoruz Blake.
This isn't charades, Blake.
Güvenilir ve sessiz.
Dependable. Quiet.
Tek yaptığımız sessiz kalmak.
All we did was keep our mouths shut.
Neden bu kadar sessiz?
Why is it so quiet?
Ve tam burada dikilip, yeterince sessiz durursanız...
And when you're standing right here, if you're quiet...
Küçük, sessiz, insan yaşamı.
Your small, quiet, human life.
- Haydi, sessiz ol.
Be quiet.
Sessiz ol, Reg.
Quiet, Reg.
Evet ama siz de tahmin edersiniz ki hastane bu işin mümkün olduğunca sessiz biçimde halledilmesini tercih eder.
Yes, but as you can imagine, the hospital would rather keep this as quiet as possible.
O zaman bana bir iyilik yap da biraz sessiz olun tamam mı?
In that case, do me a favor, keep it down, all right?
Kocan Tokyo'ya aylık tatiline çıktıktan sonra aniden sushini açıyorsun. Bana bir iyilik yap da biraz sessiz ol, beni Japonya'yı aramak zorunda bırakma.
Then your husband, he takes his monthly trip to Tokyo and you suddenly get your sushi on, so do me a favor and keep it down, or I'm gonna be forced to call Japan.
Sessiz ol, Troy.
Be quiet, Troy.
Gece yarısında, ormandan gelip sessiz çalışacağız.
Middle of the night. We come out of the forest and we work quietly.
Sabırlı olun ve sessiz kalın.
Sit tight and stay quiet.
Sessiz olacaksın, küstah köpek. Yoksa seni idam ettirip... Gününü göreceksin.
You will be quiet, you insolent cur, or I shall have you horse...
Hadi. Tanı konmamış kafa travması sessiz bir katil olabilir.
Undiagnosed head trauma can be a silent killer.
Herkes bir an için sessiz olabilir mi?
Can everyone be quiet for a moment?
Sessiz ol.
Quiet.
Biraz daha sessiz panik olabilir misin, lütfen?
Could you panic more quietly, please? We need to hear this.
Sessiz kalma hakkına sahipsin.
You have the right to remain silent.
Sessiz kalma hakkına sahipsiniz.
You have the right to remain silent.
- Parkı çok sessiz bir şekilde kapatın ve boşaltın.
Okay. Quietly, quietly close and evacuate the park.
- Sessiz.
It's quiet.
- Sessiz ol.
Be quiet!
Sessiz ol!
Be quiet!
Biraz sessiz?
A little quiet?