Siz değil translate English
5,075 parallel translation
Biraz önce mahkememde ayağa kalkıp sevişiyoruz diyen siz değil miydiniz?
Didn't you just stand up in my court and say you two were having sex?
Siz değil, o.
Not you, her.
Siz değil.
Not you two.
Hayır, siz değil. Fakat bizim ilgilendiğimiz destekçileriniz.
No, it is not you, but your supporters we are interested in.
- Siz değil misiniz?
And you are not?
Çarşaf giyen siz değildiniz, değil mi?
Burkas isn't you guys, is it?
Soruları siz yazdınız, değil mi?
You wrote the problem right?
Siz insanlar işime karışmakta kararlısınız değil mi?
- Rebooting Howard, sir! The Guardian program has also been initiated! - You people are determined to get in my way aren't you?
Ama kuşkusuz siz bunu biliyordunuz zaten, değil mi morgdan çaldığınız cesedin durumundan.
But of course, you'd know that, wouldn't you, from the condition of the body you stole from the morgue.
- Siz Jean'siniz, değil mi?
It's Jean, isn't it?
Siz Lucien'in sekreterisiniz, değil mi?
Oh, you're Lucien's secretary, aren't you?
Bakın, bugün kimse işbaşında değil, siz niye buradasınız?
Look, everyone's laid off today. Why are you here?
Sorun değil. Siz önden gidin, ben kendim hallederim.
I'm super fine go first, I can take care of this
Pardon ama, patronlar, siz ve Will Gardner değil misiniz?
I'm sorry. Aren't you and Will Gardner the bosses?
- Siz Denizciler yüzmeyi seversiniz, değil mi?
- You Navy boys like to swim, right?
Siz çocuklar bunu anlamıştınız, değil mi?
You guys got that, right?
Siz birden fırlayıp da sürpriz ya da onun gibi şeyler diyenlerden değil misiniz?
This is him, y'all. Aren't you guys supposed to jump up and say surprise or something?
Şimdi, Bay Oberholt, taşeron iş modelini siz önermiştiniz, değil mi? Evet. O bendim.
So, Mr. Oberholt, you came up with the subcontractor business model, right?
Siz ikiniz değil, öyle mi?
So you two weren't an item?
Evet ama siz diğer kadınlar gibi değilsiniz, değil mi?
Yes, but you're not exactly like other women, are you?
Siz çocuklar bunu duydunuz, değil mi?
You guys heard that, right?
Siz halledersiniz ama değil mi?
But you can find that out, right?
Siz Joey Mason'sınız, değil mi?
You're Joey Mason, right?
Siz o zaman şurup için buraya geldiniz, değil mi?
So, uh, you guys are just here for the syrup then?
Siz Starling'in tüm vatandaşlarını korumaya yemin ettiniz sadece zenginlerini değil!
You swore to protect all the citizens of Starling, not just the wealthy!
Bu gece ekonomi yüzünden ter dökecek olan yalnızca Birgitte Nyborg değil. Siz de konuşacaksınız Lindenkrone.
Birgitte Nyborg is not the only one who'll be made to sweat tonight.
O siz veya benim gibi değil.
He's not like you or me.
Siz... bir savaş alanına gidemezsiniz, güvenli değil.
You... you can't ride to a battlefield, it's not safe.
Yani, kazara olabilir ama siz daha iyi biliyorsunuz, değil mi, Profesör?
Well, I mean, accidents do happen, but you know that all too well, now, don't you, Professor?
Siz de gövde montajda çalışıyorsunuz, değil mi?
So you also work on fuselage assembly, is that right?
Ama siz fazlasını biliyordunuz değil mi?
You knew better, didn't you?
Siz geri gelmeyeceksiniz değil mi?
You're not gonna come back... are you?
Siz Doktor Wilson'sınız, değil mi?
Dr. Wilson, right?
Siz Bay Sweeney'in yaşayan kız arkadaşısınız bu doğru değil mi Bayan Swift?
And you're Mr. Sweeney's live-in girlfriend, is that right, Ms. Swift?
Siz hukuku iyi kavrayamadınız, değil mi, Agent Booth?
You don't have a good grasp of the law, do you, Agent Booth?
Ama siz de içkinizi sete getirecek birini buldunuz, değil mi?
But you did find someone to bring your booze to the set, right?
Ama siz bunu zaten biliyorsunuz, öyle değil mi?
But you already know that, don't you?
Bütün CIA temsicilerinin yolu böyle mi, yoksa siz o çok akıllı olanlarından biri değil misiniz?
Is that the way with all CIA agents, or are you just not one of the brighter ones?
- Siz Downton'ın kötüye gittiğini düşünmüyorsunuz değil mi leydim?
But you don't think Downton's going wrong, do you, My Lady?
Siz ve Hollis beraber takılıyordunuz. Onunla uzun süredir arkadaştınız değil mi?
Y-you and Hollis used to knock around together- - you're lifelong buddies, huh?
Ama siz periler insanların böyle rüyalar görmesini sağlamazsınız değil mi?
But you faeries, you don't make people dream like that.
Siz insanlar acı çekmeyi seviyorsunuz, değil mi?
You humans love your pain, don't you?
Siz Xiao-Bei Zhu değil misiniz?
Aren't you Zhu Xiaobei?
Siz çıktıktan sonra Theophilus'un kefaleti ödendi. Westchester'a gidecekti, ama evinde değil.
Now, Theophilus made bail right after you left for Westchester, but he's not at his apartment.
Siz çocuklar bu ejderhalarla baş edemiyorsunuz, değil mi?
- Aah! - Whoo! Wow, you guys really don't have a handle on these dragons, do you?
Siz çok akıllısınız, değil mi?
Oh, you two are pretty smart, aren't you? No.
Siz şifacılarsınız değil mi?
Look, you're healers, right?
Siz onunla birlikte kaplıcada değil miydiniz?
You weren't with him at the spa?
Siz size, tüm aynı değil mi?
You guys are all the same, aren't you?
Şimdi sorum şu : Siz ikinizi bir iki aylığına görevden uzaklaştır - - Efendim, bu hiç adil değil.
So the question is, should I suspend the both of you for a month or- - sir, that is not fair.
Siz Kimmie'nin arkadaşlarısınız, değil mi?
You're Kimmie's friends, right?
siz değilsiniz 19
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75