English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ Y ] / Yanıldın

Yanıldın translate English

2,788 parallel translation
İşte burada yanıldınız efendim.
Well... that's where you're wrong, sir.
Ama yanıldın dostum ülkedeki herkes kadın çocuk.. onun için utanacaklar.
But you wronged brother, and all people in the country. Child daughter will feel embarrassed for her.
Hepiniz yanıldınız.
Well, you're, all of you, wrong.
Yine yanıldın!
Wrong again!
Yanıldın değil mi?
Is that why you do this?
Hâlâ özel olduğunu düşünüyorsan, ne yazık ki çok yanıldın.
If you think you're still special, then you're sadly mistaken.
- Demek yanıldın. - Hayır.
So you got it wrong.
- Sen yanıldın.
You were wrong.
Şekerde değildi, yanıldın işte.
It wasn't in the sugar, you got it wrong.
Yanıldın.
Nah.
Yanıldın, yanıldın.
Wrong. Wrong.
Cooper hakkında yanıldın.
You know, you were wrong about Cooper.
Willa hakkında da yanıldın.
You were wrong about Willa, too.
Yanıldın.
You were wrong.
Yeni ayrıldı Mahidevran Sultan'ın yanından.
He has only just left Sultan Mahidevran.
Parçalar dünyanının dört bir yanına dağıtıldı ve asırlar boyu gizli kaldı.
"The pieces were scattered across the land, and remained hidden, for ages".
Ve ikinci yıldız rehberinse, bir yer bulacaksın tüm mevsimlerin yan yana olduğu.
AND THE SECOND STAR YOUR GUIDE, YOU'D FIND A PLACE WHERE ALL THE SEASONS FLOURISH SIDE BY SIDE.
Tüm yaptıklarınızda yanıldığınızı belirten yazılı bir ifade.
A written statement saying you were mistaken in all your deeds.
Maalesef Bay Ivanov, pazarlamacılık için gerekli yeteneklere sahip değildi : Haydut'u, New York Times'ın yanıldığı konusunda ikna edebilmek gibi.
Unfortunately, Mr. Ivanov lacked the necessary skills in marketing to persuade him that The New York Times was mistaken.
Size yanıldığınızı kanıtlayacağım.
I'm going to prove you all wrong.
Ve bir bilim insanı olarak benim görevim de... öğrencilerin ve onlardan alıntı yapanların yanıldığını kanıtlamak.
And it is my job as a scientist... to prove those schoolboys, and those who quote them, wrong.
Haftada üç kez migrenimin tutması yanıldığını söylüyor.
Three migraines a week say you're wrong.
Eğer ortada El-Kaide'ye çalışan gizli bir yardımcı grup olduğunu düşünüyorsanız yanıldığınızı bilmenizi istiyorum.
If you thought there was some... secret cell somewhere, working al-Qaeda, well, I want you to know that you're wrong.
Tamam, anlaşıldı. Yanınıza geleceğiz.
Yeah, roger that, we're coming to meet you.
Polis kuvvetlerine katıldım çünkü bazı problemlerin sadece lafla çözülemeyeceğini bilen cesur erkek ve kadınların yanında çalışmak istemiştim.
I joined the police force because I wanted to work alonside the... brave men and women who know some problems can't be solved by talk.
Yanıldığını düşünüyorum.
I think you're wrong.
Yanıldığını göstermek istiyorum, sırf alacağım şeytani tatmin için.
I'd like to show her she's wrong just for the evil satisfaction it will give me.
Demek istediğim sen sınıfın parlayan yıldızı değilsin, yanılıyor muyum?
I mean, you're not exactly a shining star in the classroom, are you?
â ™ ª Müzikle bu kulüp yanıyor, hadi kabalaşalım â ™ ª â ™ ª Burada çıldırtan birşeyler var, sakinlemeyin, gazlayın â ™ ª... â ™ ª
♪ The club is on fire with the sound, get rough ♪ ♪ There's something crazy up, it's going down... ♪
Jameson'ın senin hakkında yanıldığını düşünmeye başlıyorum, Örümcek.
I'm starting to think Jameson's wrong about you, Spidey.
Hiç kimsenin çıkıp yanıldığını söylemeye götü yememiş ki.
It's just that nobody's got the balls to come right out and say it.
Doğru, çünkü o zaman yanıldığını kabul etmiş olursun.
That's right,'cause that would mean admitting that you're wrong, wouldn't it?
Az önce Chuck'ın yanından ayrıldım.
I just left Chuck.
Buraya Bayan Sorrel'in sorularını yanıtlamak için çağrıldınız, bize entellektüel maharetlerinizi sergilemek için değil.
You've been called here to answer Miss Sorrel's questions, not to give us a display of your intellectual prowess.
DNA'da yanlışlık olduğunu ve görgü tanığının yanıldığını söyleyebiliriz.
Now, we can argue that both the DNA and the eyewitness are wrong.
Yanıldığını gördük. Kibir bizi sonuca getirdi.
Turns out he was wrong.
Bunu yapmazsak ve federaller yanıldıysa ne olacak? Araştırma yapmadan Amerikan topraklarında Amerikan vatandaşlarını öldüremezler.
They can't kill Americans on American soil without some kind of review.
İşte yanıldığınız yer burası.
Well, that's where you'd be wrong.
Tatlım, sadece yanıldığını düşün, tamam mı?
Sweetie, let's just hope you're wrong, okay?
Yanıldığını arzu et.
Let's hope you're wrong.
En üst mertebeden aldığım vasfa dayanarak yanıldığını söyleyebilirim.
I have it on the highest authority that you're wrong.
John Galt Hattı boyunca yüz millik demiryolu döşediniz ve bu onların yanıldığını gösterdi.
You laid a hundred miles of track along the John Galt Line that proved them wrong.
Onun yanıldığını ispatlamalıyız.
We have to prove him wrong.
Eğer beni kandırdığını düşünüyorsa, büyükelçi yanıldığını anlayacak.
But if he thinks he's fooled me, Ambassador, he'll find he's wrong.
Yanıldığını gösterin. O herif de aynı bu cadı gibi yansın.
Show him to be wrong, the man will burn just like the witch.
Hepsi bir yıldızın üzerinde, hepsi de onun yanında,
♪ they all on a star, where they all in her sides, ♪
Seni ilk gördüğümde, Q genç Sue Sylvester'ı bana hatırlattığını düşünmüştüm ama şimdi karşımda oturan harikulade bayana bakınca yanıldığımı anladım.
You know, when I first laid eyes on you, Q, I thought you reminded me of a young Sue Sylvester, but looking at this amazing woman sitting across from me right now, I realize I was wrong.
Birkaç soru sorma zahmetine girseydin yanıldığını kanıtlayabilirdim.
Well, if you bothered to ask a few questions, maybe I could prove that wrong.
Sen haklıydın ben yanıldım. "
You were right, I was wrong. "
Benim yanımda takıldığın için şanslı saymalısın kendini, inek.
You're luck to even be hanging around me, nerd.
İşte yanıldığın kısım burası.
That's where you're wrong.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]