Yanılmışsın translate English
223 parallel translation
Öyleyse yanılmışsın baba.
Daddy was wrong.
Belki Aralığın 9'unda evde ceviz kabukları ayıkladığın konusunda da yanılmışsındır.
Maybe you're wrong about being home shelling walnuts for your wife on December 9.
Yanılmışsın.
You're wrong.
Korkarım yanılmışsın Tom.
You made a mistake, Tom. He's still here.
Yanılmışsın.
You thought wrong.
- Demek ki yanılmışsınız.
- Well, you're wrong, you're wrong.
- Kadında yanılmışsınız sadece.
-... but you had the wrong woman.
- Evet, sen yanılmışsın.
- Yes, you're wrong
- Bay Sheldrake hakkında yanılmışsınız.
- You were wrong about Mr. Sheldrake.
İkiniz de yanılmışsınız.
Well, you and Daddy were wrong.
Yanılmışsın.
Well, you were wrong.
Belli ki, yanılmışsınız.
Evidently, you were mistaken.
O halde yanılmışsınız.
Then you understood wrongly.
Yanılmışsın.
You were wrong.
- Yanılmışsın.
- Not hardly.
Beni lekesiz zannettiysen yanılmışsın.
If you thought of me as unsullied, you were wrong.
Beni lekesiz zannettiysen yanılmışsın. "
"If you thought of me as unsullied... now you know you were wrong."
O zaman onun hakkında yanılmışsın, değil mi?
Then you were wrong about him, weren't you?
Yanılmışsın.
You're wrong!
Yanılmışsın...
You're wrong.
Yanılmışsın.
You presumed wrong, Brown.
Görünüşe göre, yanılmışsın.
Apparently, that is not correct.
Yanılmışsın çünkü burada olağandışı bir şey yok.
You must have been mistaken, because there is nothing going on here.
Sen yanılmışsın, hepsi bu.
You made a mistake, that's all.
O zaman yanılmışsınız çünkü Tanrı konuşur.
Well, you're wrong for God speaks.
- Yanılmışsın.
- You were wrong.
Yanılmışsın.
You were wrong...
Düşüncesizliklerinizle bundan kurtulabileceğinizi sandıysanız yanılmışsınız.
If you really thought you could get away with your indiscretions forever well, then, you were mistaken.
Görülüyor ki yanılmışsınız.
It appears you were wrong.
- Evet, şey, yanılmışsın.
- Yeah, well, you were wrong.
- Öyleyse yanılmışsın.
- Then you were mistaken.
Yanılmışsın Shakes.
Well, you were wrong, Shakes.
Çok acele bir yargıya varmışsın Niles ve üzgünüm, yanılmışsın.
Niles, you made a hasty judgment and I am sorry, but you were wrong.
- Anlaşılan yanılmışsın.
- Apparently not.
Sanırım kendin hakkında yanılmışsın.
He was wrong about you.
Kim olduğun hakkında yanılmışsın.
And you too.
Kral olmayı düşündüysen yanılmışsın.
And if you think to rule here you are mistaken!
Tabi ki yanılmışsın.
Of course.
Kesinlikle yanılmışsın.
You figured wrong.
Benim hakkımda yanılmışsın, Baba.
So I guess you were wrong about me, Dad.
Görünen o ki yanılmışsın.
Obviously you were mistaken.
Bana bir keresinde söylediklerini düşündüm de,... yanılmışsın.
I've been thinking about what you once told me. You were wrong.
E, öyleyse, yanılmışsın, değil mi?
Well then, you were wrong, weren't you?
Evet, şey, sanırım yanılmışsınız.
Yes, well I'm afraid you were wrong.
Yanılmışsın!
You thought wrong.
"Hapishanedeki Carozza denilen kadının yanına, " sanki siz de kumarhanede basılmışsınız gibi atılmanız için... "... gönüllü olmanız gerekecek.
" You would have to volunteer to join that Carozza woman in prison, as if you too had been raided in a gaming club.
Gazetelerin bahsettiğine göre seks ve şiddet eylemlerine karşı şartlandırılmanın yanında kasıtsız olarak müziğe karşı da şartlandırılmışsınız.
The newspapers mentioned in addition to being conditioned against acts of sex and violence you've inadvertently been conditioned against music.
Yanılmışsın!
Well, you're wrong!
Açıkçası, siz yanıltılmışsınız.
Clearly, you people have been misled.
Yanılmışsın.
- You were wrong.
Biliyor musun, yanılmışsın.
You were wrong.
yanılmışım 190
yanılıyorsun 708
yanıldım 24
yanılmıyorsam 96
yanılıyorsunuz 182
yanılıyor 29
yanıldın 34
yanılmıyorum 35
yanılıyorlar 22
yanılıyor muyum 134
yanılıyorsun 708
yanıldım 24
yanılmıyorsam 96
yanılıyorsunuz 182
yanılıyor 29
yanıldın 34
yanılmıyorum 35
yanılıyorlar 22
yanılıyor muyum 134