Yapacaktım translate English
2,322 parallel translation
- Yapacaktım ama...
Listen, I was gonna do it, but...
Sana şaka yapacaktım ama babam savaş yoluna İndiği için..
Well, I was going to punk you but since my dad is on the war path I thought you may need something to defend yourself.
Ne yani, bunca şeyi tek başıma mı yapacaktım?
What, you think I'm doing this all by myself?
Domuz etinden şapka yapacaktım.
I was going to make bacon hats.
Ne yapacaktım ki başka?
What was I supposed to do?
Ne yapacaktım yani? Kalemi elinden almak için bilek güreşi mi?
What was I supposed to do arm wrestle the pen away from him?
Şaka mı yapıyorsun, neredeyse çöp kutularında ay yürüyüşü yapacaktım.
You kidding? I almost moonwalked into some trashcans.
- Ne yapacaktım peki?
- What was I supposed to do?
Onu bulunca ona lezzetli bir yahni yapacaktım.
I was gonna make him a tasty stew when I find him
Sam'e anlatmayacaksın, değil mi? Sürpriz yapacaktım da.
You won't say anything about this to Sam, will you?
Aslında şey yapacaktım...
Well, I gotta, um...
Temizlik yapacaktım.
I've cleaning to do.
Ben o kadının bana yaptığı şeyi yapacaktım.
I was... I was going to do what that woman once did to me.
Ona poz verdin mi peki? Ona modellik yapacaktım, değil mi? Verdim.
So did you sit for him? You were going to model for him, right? I did.
Ben de sana lezzetli bir çorba yapacaktım ama artık tek başıma yerim.
I was going to make you a really delicious seafood soup... I'm going to eat it all by myself.
İyi bir açıklama yapacaktım ama önce telefona bakmalıyım.
I was going to give a clear explanation but I have a phone call to answer.
İstemese de ben de öyle yapacaktım.
That's how we were going to film it anyway.
Aslında yapacaktım!
I wanted to do it.
Öyle yapacaktım.
I also thought so.
Ben de öyle yapacaktım.
I was just going to.
Normalde iki tane yapacaktım ama insanları bugün televizyonda yayınlamak beni mutlu ediyor.
Usually, I do two, but people want it off, so I'm happy to cover for them on this day.
Zaten koşu antrenmanı yapacaktım!
I need the fucking road work.
Hafta sonu kafa izni yapacaktım güya. Başımıza yeni iş çıktı...
Why are you complaining about a weak neck,
Ne yapacaktım ki?
What the hell was I supposed to do?
Tabii ki, başka ne yapacaktım?
Of course, what else would I do?
Ne yapacaktım?
What was I supposed to do?
Henüz değil, ama yapacaktım...
Not yet, but I wanted to...
Çağrılarıma cevap vermedin. Ne yapacaktım ki?
You didn't return my calls, what am I supposed to do?
- Aslında babama yemek yapacaktım.
Oh, actually, I was gonna go cook my dad dinner.
Kötü oldu o zaman çünkü çok abartılı bir kahvaltı hazırlayacaktım. Ne isterseniz yapacaktım.
Well, that's too bad'cause I was gonna make a big deal about breakfast... you know, make you whatever you want.
Ne yapacaktım ki? Bir seferlik yemekhane gösterisi için mağazaya uğrayıp salak bir benekli şemsiye almak için işe geç mi kalacaktım?
What was I gonna do... go late to work so I could drive by the mall and buy a stupid polka-dot umbrella for a one-time lunch performance?
Bölme işlemi yapacaktım değil mi?
Um... I'm supposed to be chunking, right?
Yıllar önce yapacaktım bunu.
I should have done this years ago.
Ne yapacaktım ki?
What was I supposed to do?
Ne yapacaktım? Parayı hesabıma yatıracağını söyledi.
She said she'd put it in my account.
- Yapacaktım, ama sistemde kayıtlı değildi.
I would have, but... he wasn't in the system.
Şeker toplamaya 45 dakika kalmıştı, o yüzden ne yapacaktım ki?
There was only 45 minutes left to trick-or-treat, so what could I do?
Dün gece bir şeyler yapacaktık, yani hafta dönümü gibi bir şey,... ama sanırım 15. gün dönümünü kutlayacağız, biraz daha var...
We were gοing tο dο sοmething last night, like, yοu knοw, celebrate the week, but I think we're just gοing tο dο the fοrtnight thing, have it a bit...
Ben olmasaydım bile, başkası bunu yapacaktı.
If I didn't do it, somebody else would have.
Sizin ülkenizi sorumlu tutacağım ve Amerika buna misilleme yapacaktır.
I'm holding your country responsible and the United States will retaliate.
Bana bunu da mı yapacaktın.
How could you do this to me?
Devam eden bir soruşturmanın ortasında yorum yapacak değilim ama size şunu diyeyim NOPD, meselenin aslını öğrenmek için yetkisi dahilinde her şeyi yapacaktır.
I'm not gonna comment in the middle of an ongoing investigation. But I can tell you NOPD is gonna do everything in its power to get to the bottom of it.
Steve'i kaldıralım mı o yapacaktır..
Let's wake Steve. He'll- -
Onu kendi başına bırakırsak... ikimize de yaptıklarımızı ödetmek için elinden gelen... her şeyi yapacaktır.
And left to his own devices he will stop at nothing to return the favor to both of us.
Saat 07.00 gibi güvenlik gittiğinde istediğini yapacaktın.
You were gonna make your move around 7 : 00 p.m. When all the security went down.
- Elinden geleni yapacaktır.
I'm sure she'll bring it when she can.
Dürüst olucam, bunu yapacaktım, çoküzgünüm
No, no, dear. This has already happened. You can't.
Amir veya eşi Nazihah'ın, yanlışlıkla ülke içi terör eylemine karıştıklarına inanılırsa eminim ki ülkeniz, korkunç bir yanlış anlaşılmayı önlemek için elinden geleni yapacaktır.
And I'm sure that your country would do everything in its power to avoid a terrible misunderstanding if somehow Amir or his wife Nazihah were mistakenly believed to be involved in an act of domestic terrorism.
Ben de Amana'nın soğutucusunu çaldım. Bender'ın kıçıyla birleştirip soğutucu yapacaktık.
I stole amana's freon coil so we could hook it up to bender's ass and build a cooler.
Çalışma mı yapacaktınız?
You were going to study?
Şimdi, adli tabip uzmanı dostlarımı getireceğim ve burada neler olduğunu aydınlatacağız ve bu cahilliğin seni suç ortağı yapacaktır.
Now, I bring in my forensics boys and we find it did happen here well, with you so ignorant and all that makes you an aider and abettor.