Yerine translate English
61,343 parallel translation
Senin yerine ben yapayım.
I will do that for you.
Âşık olduğunu düşünmek yerine köpekle aklını meşgul ediyorsun.
Instead of it being how in love you are, you're just getting preoccupied with the dog.
Ne zaman getireceksin Senin güzel nişanlısın Bu cretin yerine mi?
When are you gonna bring that beautiful fiancée of yours in instead of this cretin?
Bunun yerine, gayrimenkul resim alıyorum.
Instead, I'm taking pictures of real estate.
Ve her ölüm sadece önlenebilir Başka bir kurban yerine koyarak Tam olarak aynı Ameliyat operasyonu, değil mi?
And each death can only be prevented by substituting another victim in exactly the same modus operandi, right?
Bu da beni, eski kodumuzu yeniden yazmak yerine, tonlarca kanal ve metadatadan sıyrılan yeni bir kodyayıcı yazmaya yönlendirdi.
Then it occurred to me, why rewrite our old code when I can build a new encoder that doesn't strip away a ton of channels and metadata.
Neyse. Richard, eve gidip şirketteki arkadaşlarına binlerce kullanıcısı olan böyle bir uygulama yerine başka bir şey deneyeceğini söyleyemezsin.
Anyway, Richard, you're not gonna seriously go home and tell the guys in your company that even though your user rates are skyrocketing that you wanna pivot.
Tam anlamıyla yapamadım. Yazmak yerine tırnaklarımı kemirmeyi tercih ettim.
Instead of typing, I just bite my fingernails.
Richard'ın yerine geçeceğine hara-kiri yapmayı tercih eder.
And Jared, he'd sooner commit hara-kiri than... replace little baby Richard.
Yani bu senin ve babamın, Richard'ın yerine kimin geleceğini belirleyeceksiniz demek oluyor. Şundan çok eminim, babam seni asla kabul etmeyecektir.
So, I think that means you and my dad would have to agree on who replaces Richard, and pretty sure my dad would, like, never approve you.
Seni kovup yerine Big Head'i getirecekler ama ben hiçbir şey yapamadım.
They want to ambush you and replace you with Big Head, but I had nothing to do with it.
Yavrusunun acı çekmesine müsaade etmek yerine adam ikisi için de sonu getirmiş.
And rather than let his little girl suffer, he ended it for both of them.
Canım, o kız yerine kafanı derslerine vermeni istiyorum.
Pumpkin, you need to keep your mind on your schoolwork instead of that girl.
İnsanların çoğu, kaybettikleri aşk ne olursa olsun aşkı kaybetmek yerine kayıp aşklarını bulmayı tercih ederler.
Many is the man who would take any version of his lost love rather than leave his love lost.
Göz yerine ateş, beyin yerine bok.
Fire for eyes, shit for brains?
Bilgisayar 20.000 fitin altında uçmama izin vermiyor Bir iniş yerine yakın değilsek.
The computer won't let me fly below 20,000 feet unless we're close to a landing base.
Emri tekrar yerine getirmek için buradayım.
I'm here to restore the order.
Şehrin her yerine yayılmışlar.
They're all over the city.
Yaralı bir şüpheliyi hastaneye götürmek yerine karakola getirdin çünkü onu sorgulamak istiyordun.
What about you? You brought a wounded suspect into the precinct instead of taking him to the hospital, because you wanted to interrogate him.
Birisi amcanı öldüren kurşunu çıkarıp yerine başka kurşun koymuş.
Someone removed the bullet that killed your uncle and replaced it with another one.
Beni aptal yerine koydun, Jim.
You made a fool of me, Jim.
- Şansın varken beni öldürmek yerine egonu şişirmeyi seçiyorsun.
You think I'm making a mistake? Instead of killing me when you had the chance, you've decided to feed your ego.
Kim olduğumuz yerine kim olabileceğimizi hatırlama şansını.
A chance to remember who we can be rather than who we are.
Neden oyun oynamayı bırakmıyoruz da aslında beni uykusuzlukla suçlamak yerine niye geldiğinizi söylemiyorsunuz Doktor Snow?
Why don't we stop playing games, Dr. Snow, and you tell me what you actually came for rather than accusing me of having insomnia?
Sıradaki hedefinin yerine dair fikri olan var mı?
Any idea where he might strike next?
Ama dava dosyasını yürütüp sayfaların fotoğrafını çektikten sonra yerine koyman gerekiyor.
But, um, actually, I need you to swipe his file on the case and photograph the pages and then put them back.
Cisco anlaşmanın üzerine düşen kısmını yerine getirecek.
Cisco will hold up his end of the deal.
- Yerine getirilmesi gerekir.
It should be honored. You know what?
- Harry'nin yerine geçen kişi.
He's Harry's replacement.
Solovar düşerse yerine ben geçerim.
Solovar falls. I take his place.
Gedik açmak için sen yoktun. - O da senin yerine Gypsy'yi kullanmış.
He didn't have you to open a breach, so he used Gypsy instead.
Şimdi de sözümü yerine getirmek için İlk Dünya'dayım.
And now I'm here on First Earth to make good on my promise.
Ama sen bunun yerine teknik destek olarak çalışmayı seçiyorsun.
But instead, you'd rather work as... tech support.
- Yunan mitolojisindeki yerine biri geçene kadar göğü bırakamayan Atlas gibi Wally de Hız Gücü'nde benim yerime geçti.
Like the Greek myth of Atlas, who could not put down the sky until someone took his place, Wally has taken my place in the Speed Force.
Yerine mi geçti?
He took your place.
Yerine benim geçmeme izin vermelisin.
You have to let me take his place.
Bu yüzden yerine benim geçmeme izin vermelisin.
That's why you have to let me take his place.
İkimiz de biliyoruz ki Wally'nin yerine bir hızcı geçmeli.
We both know that a speedster needs to take Wally's place.
O yüzden Hız Gücü Wally'nin yerine geçmeme izin vermedi ve Jay kendini feda etti.
It's why the Speed Force didn't let me take Wally's place, why Jay sacrificed himself to do it.
Bunu demek kimsenin moralini yerine getirmiş mi?
Has saying that ever made anyone feel better?
Her şey yerine oturmaya başladı. - Ama çok kötü bir şekilde.
It's all coming together... in the worst way.
Kabul ediyorum, oğlum yerine kızım olsaydı nasıl olurdu diye merak etmemek elde değil.
Look... I'll admit, it's been hard not to wonder what it would have been like to have a daughter instead of a son, but this is less about what happened than why it happened.
Sonra yerine geri koyarız?
We'll put it back.
Onun yerine, burada durup Elena merdivenlerden inerken ona aşık oluyordun.
Instead, you were standing right here, falling for Elena as she walked down those stairs.
Nişanlınla zaman geçirmek yerine bu hainle bana yarım ettin.
So you just opted to help me with this homicidal lunatic instead of spending a moment with your fiancé.
Hemen cevap vermeni öneririm, yada alevler senin yerine karar verecek.
I suggest you answer soon, or the flames will make the decision for you.
Çünkü biliyorsun, her seferinde stefan ve ben senin yerine onu tercih ederiz.
Because you know that Stefan and I both would choose her over you every time.
Ben sex on the beach yerine viski tercih ederdim.
Well, I mean, I prefer scotch in a lowball to sex on the beach... and the drink, I mean.
Kaderini yerine getir.
Fulfill your destiny.
Taşlar yerine oturdu.
It all fell into place.
"Gerçekten acı çekmesini istiyorsam onun yerine kızını öldürmeliyim."
I should kill his daughter instead. "