English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ Y ] / Yorgunluk

Yorgunluk translate English

479 parallel translation
Bu zorlu yolculuk nedeniyle, gökbilimcilerde yorgunluk belirtileri başlar.
The astronomers show signs of fatigue after the rough trip they have just had.
- Sadece yorgunluk, hepsi bu.
- Just a little tired, that's all.
- Sanmam. - Ya yorgunluk?
- I'm afraid not.
- Sadece tatlı bir yorgunluk.
- Only nicely tired.
Ama yorgunluk kroniklesirse, isleri biter.
But when the fatigue becomes chronic, they're usually through.
Schneider'ïn kronik-yorgunluk çizgisine dayandï.
Your Schneider hit the chronic-fatigue line this morning.
El yazısını bir ya da iki saat gizleyebilir belki daha uzun süre ancak yorgunluk başlar başlamaz gerçek el yazısına dönecektir.
He may be able to conceal his handwriting for an hour, two hours, maybe even longer, but as fatigue sets in, he will revert to his real handwriting.
Eğer kliniğine gelen bir adam sendeki semptomları gösterse... yorgunluk sonucu oluşan histerisinin sinirlerinin bozulmasından ötürü olduğu... teşhisini koymayacak mıydın?
If a man showing your symptoms came into your clinic... wouldn't you diagnose his case as nerves shot to pieces... hysteria cause by exhaustion?
Beni mazur görün, biraz yorgunluk hissediyorum.
If you'll excuse me, I'm feeling a little tired.
Birşey hissetmiyorum sanırım. Sadece yorgunluk hissediyorum.
I don't think I'm anything, really.
Bu yorgunluk hissini iyi bilirim.
I know that feeling of exhaustion only too well.
Ancak bir doktor ve psikiyatr olarak histeriye yaklaşan bir yorgunluk durumunda telkine karşı oldukça hassas olunduğunu kabul edersiniz.
But as a physician and psychiatrist... you will admit that in a state of exhaustion approaching hysteria... a man is highly susceptible to suggestion.
Ben de yorgunluk hissediyorum.
I'm beginning to feel the strain myself.
Biraz bile yorgunluk hissetmeden çok sıkı çalışabilirim.
I can work very hard without getting a bit tired.
Üzerimde acayip bir yorgunluk var.
I'm awfully tired.
Sabah kalktığınızda yorgunluk ve halsizlik duyuyor musunuz?
When you wake up in the morning, do you feel tired and rundown?
Kadınlarmızdan uzakta olmamız açlık, soğuk, yorgunluk.
being hungry, cold, tired.
Yorgunluk hissi.
Tirednes impinged.
Gözlerinin altında yorgunluk işaretleri var.
You've got marks of weariness under your eyes.
Ama çok hoş bir yorgunluk.
But in a very nice way.
Keşke ilk aşamalarda bedensel yorgunluk çok önemli olmasaydı.
I only wish that physical exhaustion wasn't so essential in the early stages.
Söyler misiniz? Annenizin yorgunluk şikayeti, ilk kez ne zaman başladı?
But tell me... when did your mother first complain of feeling tired?
Vücutta müthiş bir yorgunluk yaratıyor çok onur kırıcı bir tecrübe vesaire, vesaire, vesaire.
Causing embarrassing fatigue of body... degrading experience for soul... et cetera, et cetera, et cetera.
Zihinsel yorgunluk dığında bir şey olmayabilir.
It may be nothing more than just mental fatigue.
Bir adama tam anlamıyla büyük yorgunluk veriyor.
Wears a man right down to a frazzle.
Yorgunluk geçer, tatlım. Göreceksin.
Weariness passes, sweetheart.
Yorgunluk.
Fatigué.
Çadırıma gelip yorgunluk at.
Come into my tent and refresh yourself.
Oh, sadece biraz yorgunluk.
Oh, just a little tired.
Bir tür yorgunluk.
A kind of weariness.
Yılların verdiği yorgunluk, galiba.
SPREAD OUT OVER A FEW PHOTO ALBUMS.
Sadece şok, yorgunluk ve sigara sonrası etkiler.
Just shock and fatigue and the after effects of smoking.
Buranın baş kadını benim. Ön tarafta bir müşteriyle oturabilir ya da burada arka tarafta dostlarımla yorgunluk atabilirim.
I'm the leading lady around here, I can sit with the squares out front or I can relax back here with my friends.
... yorgunluk mu ölüm mü?
... exhausted or dead?
1 ) YORGUNLUK NEDENİYLE OLMUŞ BİR KAZA 2 ) MAFYA TARAFINDAN SUSTURULMA
1 ) ACCIDENT DUE TO FATIGUE 2 ) SILENCED BY THE MOB
- Bence yorgunluk.
- Exhaustion, I'd say.
Dr. Carroll, Russell'ın iki hafta boyunca her türlü yorgunluk ve heyecandan uzak durması gerektiğini söyledi.
One thing Dr. Carroll said was Russell was to have no undue excitement for at least two weeks because of his condition.
Çok derin bir yorgunluk hissi.
A profound sense of fatigue.
Sadece birazcık yorgunluk.
Just a little tired.
Mürettebattan bir kişi stres ve yorgunluk belirtileri gösteriyormuş.
A crewmember is showing signs of stress and fatigue.
Mesela, yorgunluk.
For instance, weariness
Direniş ve kendini savunma doruk noktasına ulaştığında insanlarda bitkinlik ve yorgunluk yaratıyor.
Resistance and self-defence, by reaching their culmination, expose the people to lassitude, with exhaustion.
Teşhisim, bu yorgunluk, aşırı çalışma ve suçluluk duygusuyla oluştu.
Well, my diagnosis is exhaustion brought on from overwork and guilt.
Joe, böyle konuştuğun zaman içimi büyük bir yorgunluk kaplıyor.
Joe, you just make me feel tired all over when you talk like that.
Bu olay ilk başladığında, yaşlı olanlar ya öldü ya da 3. aşamaya hemen geçtiler... Bilirsin, ışık körlüğü, albinoluk... Psikozlu yanılsamalar, geçici uyuşukluk, yorgunluk.
When it hit, the older people either died or went to the third stage fast... you know, blindness in light, albinism... psychotic illusions, occasional stages of torpor, like Matthias and the things there.
Adam yorgunluk ve ateşten hasta olmuş.
The man is suffering from exposure and dehydration.
Almanlar yorgunluk gösteriyor.
The Germans show signs of fatigue.
Yorgunluk, kötü hava veya görüş eksikliği.
Fatigue, bad weather... And finally, no visibility.
Hele ki yorgunluk ihtimalini asla göz ardı edemeyiz.
We can't exclude the possibility of weariness.
Beyin dalgaları çizelgesindeki böyle bir uyku göstergesi hastanın yorgunluk derecesine bağlıdır.
Sleep showing this kind of electroencephalogram reading depends from the level of the subject's tiredness.
Kronik yorgunluk.
Chronic exhaustion.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]