English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ Z ] / Zamana

Zamana translate English

15,065 parallel translation
O zamana kadar kontenjan dolacaktır.
The school will be full.
Daha fazla zamana ihtiyaçları var.
They need more time.
O zamana kadar bekleyeceğiz.
We will stand by until then.
Dikişler bir hafta sonra alınabilir ama o zamana kadar yaranızı temiz tutun.
The stitches will be removed in a week. Until then, it needs disinfecting every day.
- Daha doğrusu ne zamana?
Or, more specifically, when?
O zamana kadar, polis korumasını kabul ettiğin için mutluyum.
Until then, I'm just glad you agreed to accept police protection.
Savaşına devam ediyorsun ne zamana kadar merak ediyorum?
So, you continue your fight, but for how long, I wonder?
Ne zamana kadar peki?
But for how long?
Sen Zaman Efendisi olabilirsin, bense zamana hükmediyorum.
You might be a Time Master, but I'm a master of time.
Herhangi bir zamana ve yere gidebiliyorsa şu anda herhangi birimizi öldürüyor olabilir.
If she can travel to any place at any time, she could be killing any of us right now.
Oculus Keşif odamız. Geçmişe, şimdiki zamana ve geleceğe en büyük penceremiz.
The Oculus viewing chamber, our most powerful window into past, present, and future.
Fakat Dalgagüdücü'nün hangi zamana gittiğini hesapladık.
- Yes, sir. But we've calculated when the Waverider is headed.
- Şimdiki zamana.
The present.
Bu şeyi nasıl yok edeceğimi öğrenmem için biraz zamana ihtiyacım olacak.
Take about two minutes to figure out how to self-destruct this thing.
Evet, hızlı yapılmasını istedi ama 100 bin bulabilmek için zamana ihtiyacı olduğunu söyledi.
- Yeah, he needed it to be done fast, but said he'd need time to get his hands on the 100K.
Televizyon röportajını ne zamana ayarlayabiliriz?
So, when can we set up the TV interview?
Pekâlâ, alarmlar etkisiz hâlde ama kilit için biraz daha zamana ihtiyacım var dostum.
Okay, okay. The alarms are disabled. But I'm just gonna need a little bit more time with this lock, bud.
O zamana kadar ise teşekkür edeceğim.
Until then, I'll just say thanks.
O zamana kadar karın patateslerin kabuklarını soyar.
So maybe your wife time to peel them.
Biz... kötü zamana denk geldik.
We... we have a bad time.
Ama cenaze alayı yürüyüşünü ve toprağa verilmesini daha az... gergin bir zamana erteleyebilirim.
I can delay the procession and the burial to a less... volatile time.
Şimdi, Peder Polis-katili'nin, Jon Barnes'ı hapisten çıkarmak için 10 bin dolar kefalet ödediği zamana gelelim.
Now, jump ahead to when Reverend Copkiller paid $ 10,000 bond to get Jon Barnes out of jail.
O zamana kadar bu, güvendiğimiz birinde kalmalı.
Until then, someone we trust should keep it.
Ne zamana kadar?
How much longer?
Gitmiş Üç saydığım zamana kadar.
By ihe time I count to three, you better be gone.
Zamana ihtiyacım var.
I need time.
Ben de çubuk şekerimi yerken yolda yürüyordum çünkü o zamana kadar duygularımı profesyonel seviyede tüketmiştim. Sonra onu karşıdan karşıya geçerken gördüm.
So I'm walking on the street eating a candy bar,'cause by then I already ate my feelings at a professional level, and I saw him crossing over.
Daha fazla zamana ihtiyacımız var ve ellerini tam kullanan bir öğretmene.
We need more time, and a teacher with full use of his hands.
O yüzden, o zamana kadar acaba karavanı sizin evinizin önüne çekebilir miyiz diye merak ediyorduk?
So, until then... we were wondering if we could pull the RV into your driveway?
Belki de biraz zamana ihtiyacı vardır?
Maybe he just needs some time, you know?
Ne zamana kadar arkasında bırakıyordu?
All behind him until...?
Yani ayak uydurmak için biraz daha zamana ihtiyacım olursa anlayışla karşılarsın.
So you'll understand if I need a moment to, um... Adjust.
Duke ile birlikte Highland Hall'a giden herkes o zamana kadar orada olan herkes şu anda ne yaptıkları ve nerede oldukları.
Everybody that went to highland hall with Duke, everybody that's been there since then, where they are now, and what they're doing.
Biraz zamana ihtiyacım var.
I just need some time.
- Belki o zamana kadar sizinle birlikte kalabilirler?
- Maybe they can stay with you until then?
Alan o zamana kadar evde olur.
Alan should be home by then.
Bankaya yatırdığım zaman öyle olacak ama o zamana kadar daha yapacak bir sürü iş var.
Well, it will be when I put it in the bank, but I got a ton of shit to do, so...
O zamana kadar bir yol gösterici, tamam mı?
Until then, it's a lead, okay?
İki günden az bir süre önce olduysa Moncin elbiseyi attığını zamana dair yalan söylüyordur.
And if it's less than two days old, then Moncin's lying about when he dumped it.
Eve dönmek için gerekli parayı ne zamana biriktirirsin?
When will you have saved enough money to go back home?
Sanırım... zamana ihtiyacı vardı.
Guess he had to let it... percolate.
O zamana dek yolda beklemesi için ona izin vereceğim.
Until then, I will allow him to wait on the road.
Çünkü biraz zamana ihtiyacım var Shawn.
'Cause I need some time, Shawn.
- Ne kadar zamana?
- How much time?
- Zamana işte Shawn!
- Just time, Shawn!
Jenya, biraz daha zamana ihtiyacım var.
Eugene, I need more time.
Planım sana uyar mı, yoksa düşünmek için zamana mı ihtiyacın var?
Are you in on my plan or do you need time to think about it?
Bu zamana kadar ağzımı açmadım çünkü Danny'den ötürü neler yaşadığını biliyorum hâlâ yaşıyorsun gerçi.
I haven't said anything until now because I know what you went through with Danny, and that you're still going through.
O zamana kadar, yöneticilere inanın ve sizi güvende tutmaya çalıştığımızı unutmayın.
Until then, have faith in the authorities and please know that everyone is working to keep us all safe.
Çünkü sizi daha fazla zamana ihtiyacımız var diye uyarmıştım.
Because I warned you that we needed more time.
O zamana dek...
- Until then...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]