Zamandır translate English
28,753 parallel translation
Beyler, bunca zamandır yakalanmak ya da vurulmak için hasta numarası yapmadım.
Guys, I didn't pretend to be crazy all this time just to get caught or get shot.
Ne yani bunca zamandır onunla görüşüyordun da bize yalan mı söylüyordun?
Does this mean you've been seeing her and lying to us the whole time?
Steve ne kadar zamandır şu basamakları yazmak üzere uzakta.
You know, how long has Steve been away writing those rungs?
O kadar uzun zamandır buraya gelmedim ki.
I have not been here in so long.
Tüm bunların bunca zamandır tam da yanıbaşımızda olduğunu düşünmek insanı delirtiyor.
It's insane to think that this has all been sitting right next to us all this time.
Bunca zamandır kasanın içindeymiş.
It's been in the safe the whole time.
Çünkü bunca zamandır aslında o da işin içindeydi.
Because he was in on it the whole time.
Uzun zamandır içeridesin.
You doing okay? You've been in there a while.
Bak, anlıyorum sen benim uzun zamandır görmediğim bilmem nemsin durum böyle olduğu için üzgünsün en azından sonunda tanıştık.
Look, I get it... you're my long-lost whatever, you feel bad it came to this, at last we finally meet.
Uzun zamandır buradayız.
We've been here a long time.
Uzun zamandır bana böyle seslenmiyordun.
You haven't called me that in a long time.
Bize söyledikleri şeyler bunca zamandır yanlışmış.
What they told us was wrong all this time.
- Beni uzun zamandır tanıyorsun.
- Well, you've known me for the long
Sofia'yı ne zamandır tanıyorsunuz?
And how long have you known Sofia now?
Taşınmayı ne zamandır düşünüyordun?
How long you think till you move out?
Hayır, ama dışarıda biri olduğunu bildikleri için yaptıklarına emimin. Ki uzun zamandır söyleyip duruyorum.
No, but I'm sure it's because they know someone's out there, which I have been saying for a long time.
Buradaki, uzun zamandır burada gibi görünüyor. Bu ise oldukça yeni.
Well, this one looks like it's been here forever, and this one looks like it's brand new.
Bu toprakların yaratılış hikayesini kim bilir ne zamandır anlatıyorlar.
They've told the story of this land's creation for as long as anyone can remember.
- Burası ne kadar zamandır kapalı?
How long has it been closed?
Birbirimizi uzun zamandır tanımıyoruz.
We have not known each other that long.
Sex hayatımız uzun zamandır problemli, ve bunu biliyorsun.
Our sex life has been a problem for a while now, and you know that.
"Uzun zamandır istediğim yabancı sonsuz aşkım gibi sarılmıştı bana."
"The stranger that I'd craved for so long touched me with the familiarity of an eternal lover."
Seni 20 yıldan uzun zamandır tanıyorum.
I've known you for over two decades.
Şimdi belki de Rams'in o 36 milyon dolarlık teklifini kabul etmek için uygun bir zamandır ha?
You know, now might be a good time to think about taking that $ 36 million offer from the Rams, huh?
FBI arkadaşını ne kadar zamandır tanıyorsun?
So how long have you known your FBI friend?
Ne zamandır buradasın?
How long have you been here?
Ne zamandır böcekler hakkında endişeleniyorsun sen?
When did you start worrying about bugs?
Bunu ne zamandır sürdürüyordun, ha?
How long did you plan on keeping that up for, huh?
Ne zamandır burada?
How long he been there?
Üç sarmallı hayvanlar yüz yıldan uzun zamandır var ve biz neden yeni duyuyoruz?
If Triple-Helix animals have been around over a hundred years, why are we just hearing about them now?
Ne zamandır ona aşıksın?
How long have you been in love with her?
Ne zamandır seni aradığımı biliyor musun?
Do you know how long I've been looking for you?
Bu anı ne zamandır beklediğimi biliyor musun?
How long I've waited for this very moment?
- Ne zamandır?
- For how long?
- Uzun zamandır.
- Too long.
Uzun zamandır seni arıyorduk.
We've been looking for you for a long time.
Uzun zamandır arkadaşız Selina.
We've been friends a long time, Selina.
Bunca zamandır herkesi kahraman olduğuna inandırdın. Fakat kalbinin derinliklerinde gerçeği daima biliyordun sen.
All this time, you made everyone believe you were the hero, but deep down you always knew the truth.
Oldukça uzun zamandır.
For a long time.
Bunca zamandır cehennemi kurtuluşu olmayan bir yer sanıyordum.
All this time, I thought hell was a one-way ticket.
Bunca zamandır burnumun dibindeydi.
She's been right in front of me the whole time.
- Ne zamandır buradaymış?
How long has he been here?
Uzun zamandır takip ediyordum.
One I've been tracking for a long time.
Uzun zamandır Lucifer'in izindeyiz.
We have been on Lucifer's trail for a long time.
Bunca zamandır FBI ile birlikte gizli bir görevdeydin.
You've been undercover with an FBI task force on some kind of mission this whole time.
Ne zamandır mücadele ediyorsunuz?
How long have you been fighting?
Çok uzun zamandır başımı eğik tutuyorum,
I kept my head down for so long,
Biliyorsun, uzun zamandır bunu yapıyorum, Todd...
You know... I've been doing this a long time, todd...
- Peki, siz ne zamandır çıkıyorsunuz?
So, how long have you guys been dating? We're not dating.
Leo çok uzun zamandır yok.
Leo's been gone too long.
- Bunu ne zamandır biliyordun?
Um... how long have you known this? A few days.
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanlama 22
zamanım yok 137
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanlama 22
zamanım yok 137
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37
zamanımız azalıyor 34
zaman geldi 92
zamanın var 16
zamanım var 22
zamanım olmadı 22
zamanımız tükeniyor 18
zamanı geldi 236
zamanını boşa harcıyorsun 43
zamanı gelince 71
zamanımız azalıyor 34
zaman geldi 92
zamanın var 16
zamanım var 22
zamanım olmadı 22
zamanımız tükeniyor 18
zamanı geldi 236
zamanını boşa harcıyorsun 43
zamanı gelince 71